Bağımsız denetim olmazsa yerelde temizlik olanaksız

Güncelleme Tarihi:

Bağımsız denetim olmazsa yerelde temizlik olanaksız
Oluşturulma Tarihi: Mart 17, 2011 00:00

CHP Parti Meclisi’nin yeni simalarından, ekonomi yazarı İrfan Hüseyin Yıldız’la yerel yönetimleri, siyaseti ve ekonomiyi konuştuk. Yıldız, daha sağlıklı bir yerel yönetim için vazgeçilmez şartın ‘uluslararası bağımsız dış denetim’ olduğunu söylüyor.

EKONOMİ yazarı İrfan Hüseyin Yıldız, belediyeleri denetleyen Sayıştay’ın bu görevinin yerindelik denetiminden çıkarılıp performans denetimi haline getirilmesinin sakıncalarına işaret etti, “Özellikle belediye şirketleri uluslararası bağımsız dış denetim kuruluşlarınca denetlenmelidir” dedi.

BİT’ler denetlenmeli

Ankara Hürriyet’in Yıldız’a yönelttiği sorular ve cevapları şöyle:

Bir ekonomist olarak yerel yönetimlerin kaynaklarını doğru kullandıklarını, sağlıklı biçimde denetlendiklerini düşünüyor musunuz?
Yerel yönetimlerin denetimi denildiğinde, akla ilk önce Sayıştay geliyor. Ancak bu denetim son dönemde yerindelik denetiminden çıkarılıp performans denetimi haline getirildi. Bu bana göre büyük bir yanlıştı. İkincisi de, özellikle Ankara gibi büyükşehir belediyelerine baktığınızda, hemen hepsinin ciddi şekilde iktisadi faaliyetlerle uğraştıklarını görüyoruz. Bu tabloda, partizanca fazla personel çalıştırılması, kamu kaynaklarının israf edilmesi, verimsiz kullanılması ve bir yerlere kaynak aktarılması dikkat çekiyor. ‘BİT’ dediğimiz ‘belediye iktisadi teşekkülleri’nin önemli oranda denetim dışında olduğunu görüyoruz. Bunlar kendi iç denetimlerinde siyasi dayanışma içinde olduklarından var olan olumsuzluklar hasır altı edilmektedir. Bu nedenle BİT’lerin mutlaka uluslararası bağımsız dış denetim kuruluşlarınca denetlenmesi ve her yıl bu denetim raporları ile kendilerini ibra etmeleri lazım. Oralarda ne yazık ki böyle bir yapı yok. Ya yönetim kurulu üyelikleri arpalık gibi dağıtılıyor ya da oralarda kimlerle alışveriş yapılıyorsa, onlar zengin ediliyor.

Hayata geçirilmeli

Böyle bir denetim sisteminin yanlış sonuçlar ortaya çıkarması mümkün değil mi?
Kamu yararının korunabilmesi için kaliteli bir denetimin mekanizmasının çalışıyor olması gerekir. Bağımsız dış denetim kuruluşları Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yetkilendirilmiş kuruluşlardır. Hatta bunların bir kısmının bütün dünyada uluslararası bağımsız dış denetim yapma yetkileri bulunuyor. Bunların verdikleri raporlarla ilgili sorumlulukları vardır. Bütün dünyada bağımsız dış denetim, kamu yararını gözeten önemli bir enstrüman olarak kabul edilir. Objektif, tarafsız bir fotoğraf ortaya koyar. Bunu başaramayan kuruluşlar ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalır. Bunu hayata geçirmek öyle zor bir şey de değildir. Küçük bir yasal düzenleme ile BİT’lere bağımsız dış denetim yaptırma mecburiyeti getirilebilir. Yeter ki niyet, belediyelerin iktisadi faaliyetlerine şeffaflık getirmek ve hesap verilebilirliğin sağlanması olsun.

Sosyal yaşama darbe

Biraz da kent ekonomisi ve sosyal yaşam arasındaki bağlardan söz edebilir miyiz? Siz bu iki kavram arasındaki ilişkiyi nasıl görüyorsunuz? Geçmiş yıllarla bugün arasında bir mukayese yapabiliyor musunuz?
Ankara biliyorsunuz memur ve öğrenci kenti olarak algılanır. Memurlar başta olmak üzere çalışanların gelirlerindeki erime ve bu erimenin doğal olarak öğrenciye yansıması, sosyal yaşama da büyük darbe vuruyor. İnsanlar sosyal yaşamı terk ediyor ve unutuyor. Üniversite öğrencilerinde de eski heyecanları göremiyorum. Bakın size çarpıcı bir örnek vereyim. Eskiden bir öğretmene kız vermek çok önemli bir olaydı. Oysa bugün o öğretmenlerimiz, memurlarımız gece taksicilik yaparak, işportacılık yaparak hayatta kalmaya çalışıyor. Ailesini geçindirmek zorunda, başka şansı yok. Bütün bunlara baktığımızda, kent yaşamının da daha güzel olması mümkün olmuyor maalesef. Üç milyar lirayı aşan bir borcun altına girerek belediyenin yapmış olduğu alt geçit ve üst geçitler yetmiyor. Bir kent için referans olan, içinde yaşayan insanın mutluluğu. Ankaralılar eskiye göre daha mı mutlu yoksa mutsuz mu ona bakmak lazım.

Tadı kaçmış 1 Nisan şakası

Ankara’yı yakından izleyen bir kişi olarak, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in çalışmaları ile ilgili düşünceleriniz nedir?
Melih Bey’i en son Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ile son yerel seçimlerden önce katıldığı televizyon programından hatırlıyorum. Pek çok konuda Ankaralılar’a karşı şeffaf olmadığını düşünüyorum. Ardından balon patlatıp komik komik şeyler yaptı ve daha bir sürü şey. Son olarak internete merak sardı, sabahlara kadar twitter’ın başından kalkmıyor. Adeta tadı kaçmış ‘1 nisan şakası’ gibi bir başkan profili sergiliyor. ‘Bir daha aday olmayacağım’ diyordu, şimdi ‘bir dönem daha’ diyor. Bu gidişle hükümet yasa değiştirip, “Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ölene kadar seçilir” hükmünü getirmek zorunda kalacak. AKP Ankara’da yıllardır bir komedi senaryosunun filmini çekiyor.

Siyaset kamu sorumluluğudur

Neden siyaset? Daha doğrusu siyaset yaşamınıza yeni giren bir kavram mıdır?
Aslında farkında olmasak da hepimiz bir siyasi tutum içindeyiz. Bu anlamda, aktif siyasetle uğraşmamak da bir siyasettir diyebiliriz. Siyasetçilerin yönettiği bir ülkede, yönetilenlerin bundan etkilenmemesi mümkün müdür? Temsili demokrasilerde en azından her birey, genel ve yerel seçimlerde oy kullanarak siyasete katılır. Kendi temsilcilerini takip eder ve sorgular. Çünkü siyasetçilerin üstlendikleri sorumluluk, en basitinden kamusal bir sorumluluktur. Benim aktif siyasetle ilgilenmem tam da bu noktadadır. Topluma ve ülkeme duyarlılıklarım, siyasete dair düşüncelerim, uzmanlıklarım, bilgim ve becerim doğrultusunda hizmet etmek istiyorum. Gerçekte aktif siyasetle 18 yıldır ilgileniyorum. Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanlığı görevimden istifa ettiğimin ertesi yılı, 1993 yılında gidip CHP Kadıköy İlçesine kayıt oldum. O günden beri her kademede görev yaptım diyebilirim.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!