Yalçın GÖKÇEBAĞ
Oluşturulma Tarihi: Ekim 18, 2011 00:00
OKULLAR açıldı, çocuklarımızın bazıları okula yeni başladı, bazıları ise bir üst sınıfa devam ediyor. Onların zeki, yetenekli birer birey olarak yetişmelerini elbette hepimiz çok arzu ederiz.
İşte bu yazı, onların gelişmelerini doğru yönde nasıl sağlarız? Sorusuna cevap olarak kısa da olsa elimden geldiği kadar açıklamak, anne, baba ve öğretmenlerimize anlatmak istiyorum.
Zannederim oğlum Gökçen 5-5,5 yaşındaydı. Ben resim yaparken yanıma gelip oturdu. Galiba hasat konulu resim yapmaya çalışıyordum. Resim de bitmek üzereydi. Son rötuşlarla uğraşıyordum. Gökçen yaptığım resme baktı, baktı, bana dönüp;
-Baba sana birşey söyleyeyim mi?
-Söyle yavrum.
-Biliyor musun, sen hiç iyi resim yapamıyorsun!
Donup kalmıştım.
Bilenleri bilir. Çocuklar resim yaparken asla yetişkinlerin gördüğü gibi dünyayı görmezler, hayal ettikleri gibi görürler. Çünkü çocuklar her şeyi şeffaf (transparan) görürler. Bu şu demek:
Çocuğumuza haydi bir ev resmi yap dediğimizde; O önce evi kapısı, pencereleri, bacasıyla çizer. Çizdikten sonra içine koltukları, sehpaları, televizyonu kısacası evde kullanılan bütün eşyaları teker teker hiç birini ihmal etmeden çizer. Bunu kesinlikle yadırgamamamız gerekir. Hele hele “öyle olmaz, böyle olur” deyip ona bir perspektifle filan, hani hep bildiğimiz, hep çizdiğimiz, bizimle alakası olmayan o ünlü dik çatılı, kapısının üstünde yuvarlak bir penceresi bulunan. Evi çizdiğimizde emin olun ki o da büyüdüğünde çocuğuna bu evi çizecektir.
Diğer bir olayda şu;
Hepimizin bildiği gibi, evde otururken çocuk heyecanla gelip annesine;
-Anne bana bir insan resmi yapar mısın?
Anne eline çocuğun getirdiği kalem kağıdı alıp özenle çizmeye başlar. Profilden (yandan görünüm) kalkık burunlu, uzun kirpikli göz, düz bir alın ve uzun saçlı bir kız resmi çizer. İş gövdeye gelince onu beceremeyeceğinden çizmeye gerek görmez. Artık çocuğumuz yıllar yılı hep bu profilden kız resmini çizecektir.
Çocuklar resim yaparlarken gökyüzüne iki adet yatay parantezin birleştirilmesinden meydana gelen kuşları yaparlar. Oysa kuş asla yukarıda yapılan resim gibi değildir. Gagası, gözü, ayağı ve özellikle kanatları olan bir canlıdır. Ki çocuğun kuş resmini böyle yapması gerekir. Ancak büyüdüğünde başka türlü çizemez çünkü o büyüklerinden öyle görmüştür. Çocuklara yardım olsun diye onların resmini yapıvermek çocuğa yapılacak kötülüklerdendir. Eğer bizden yardım isterlerse yapmadığı bir şey varsa (ki çok nadirdir) onlara nesneyi ayrıntılarıyla anlatmamız gerekir. Eğer yakınımızda bir şey ise göstererek tanımlamak çok yararlı olur.
Daha önceki yazılarımdan birinde söz ettiğim gibi, çocukların resim yapmaları gelişmeleri bakımından çok ama çok önemlidir. Aşağıdaki iki unsura katkısı büyüktür.
1- Çocuğun ZEKA gelişimi,
2- Çocuğun YETENEK gelişimi.
Eğer çocuklarımızın zeki ve yetenekli olmasını istiyorsak onların resim yapmalarını muhakkak teşvik etmeli ve desteklemeliyiz. Onlara bol ve değişik malzemeler alıp, yaratıcı güçlerinin gelişmesine yardım etmeliyiz. Peki malzeme nasıl ve neler olmalı? Bu formülü bir daha önemle tekrar etmek istiyorum. Çocuğa verilecek malzeme: Yaşı ile Ters Orantılıdır. Yani çocuğun yaşı küçükse büyük malzeme, yaşı büyükse küçük malzeme. Asla 12 yaşına kadar küçük malzeme vermemeliyiz. Hele eline bir tükenmez kalem bir de A4 boyutlarında kağıt verip resim yapmalarını istemek, onun aşırı zorlanmasına yol açar ki, bu da büyüdüğü zaman “ben çöp adam bile çizemem” demesine yol açar. Çünkü çocuklar resim yaparken bizler gibi parmaklarını kullanıp ince çizim yapamazlar. Onlar parmaklarını, bileklerini, hatta daha küçükse dirseklerini bile kullanamazlar. Hareketlerini kollarıyla oluştururlar ve bu yüzden küçük çizimler yapamazlar.
Ayrıca resim yapmak çocukların hayal gücünü geliştirir. Onları düşünmeye, düşündüklerini uygulamaya sevk eder ki, bunun zeka gelişimine olan katkısı inkar edilemez. Özellikle matematik derslerinde başarılı olması resim yapması sayesinde artar. Örneğin hepimiz lise yıllarında geometri okuduk. Özellikle uzay geometrisinde çok güçlük çektiğimiz bir gerçektir. Çünkü bu derste başarılı olmak için boşlukta bir prizmayı hayal etmemiz gerekir. Eğer bunu kafamızda canlandıramazsak iç açılarının toplamının kaç derece olduğunu ezberlemezsek anlamamız mümkün değildir.
Güzel bir fıkra ile yazımızı sonlandıralım.
Müfettiş ilkokulda öğrencilere sormuş;
- Bir üçgenin iç açılarının toplamı kaç derecedir?
Önce öğrencilerden cevap çıkmaz. Uzun sessizlikten sonra öğrencinin biri parmak kaldırır. Müfettiş;
- “Evet söyle bakalım“ der.
Öğrenci cevap verir;
- Üçgenine göre değişir efendim...