Aygün,
aslen nerelesiniz, nerede doğdunuz? Ben 1959 Ankara doğumluyum. Aslen Gümüşhane Kelkitliyim. Bir kız kardeşim var. Ben memur çocuğuyum. Demirlibahçe İlkokulu, Demirlibahçe Ortaokulu, daha sonra Başkent lisesi, daha sonra da Gazi Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum. Üniversite yıllarında ticarete çok büyük ilgim vardı. Ortaokuldan beri her yaz çalışmışımdır. İlk ticaret tecrübem o zamanlar Cebeci’de İsmet Yılmaz Balabanlı’nın yanında çalışıyordum, televizyon anteni takıyordum.
Lise ikiye kadar üç yıl her yaz orda çalıştım. Oradan aldığım harçlıkla okul ihtiyaçlarımı karşılıyor, babama yük olmuyordum. Üniversite ikinci sınıfta babamın emekli olmasının ardından inşaat malzemesi işiyle uğraşmaya başladım, Ayrancı’da Hoşdere Caddesi’nde. Daha sonra 1984’te askerliğimi yaptım. 1985’te Ulus Rüzgarlı sokağa geçtim ve Rüzgarlı Sokak’ta devam ettim.
İnşaat malzemesi işleriyle ve inşaat müteahhitliğiyle uğraşıyorum. Hayatımın hiçbir döneminde devletle hiçbir taahhüt işine girmedim. Devletle iş yapmadım. 1997 yılından beri de aşağı yukarı 10 yıllık süreç içerisinde ATO yönetim kurulu başkanlığı görevini yapıyorum. Çok renkli bir hayatımız yok. Mazbut bir Anadolu ailesiyiz. Mütevazi bir aile yaşantım var.
GENİŞ AİLE
Annem babam biraz yaşlandığı için aynı evde beraber yaşıyoruz.. Onlar benim için çok önemli, benim uğurum, benim güç kaynağım. Her sabah onları görmeden, hayır dualarını almadan işe gitmem mümkün değil. Akşam da eğer geç gelirsem, gençlik yıllarımdaki gibi benim bekliyor buluyorum onları. Yaşım 47 oldu hala "nerede kaldın merak ettik" diyorlar. Eve geç geldiğim zaman onların hallerini hatırlarını sorarım, biraz sohbet ederim, yarım saat bir saat onlarla otururum.
BİR PANTOLONU 5 YIL GİYERDİK
Çocukluğunuz mücadele içinde geçti anladığım kadarıyla.
Tabii ki mücadele içinde geçti. O zamanki Türkiye şartları öyleydi, ailelerin şartları öyleydi. Bir pantolonu 5 yıl, bir çeketi üç yıl giyerdik. Pençesiz ayakkabım olmadı diyebilirim. Şimdi bakıyorum pençe diye bir şey kalmamış. Ama günün şartları onu gerektiriyordu. Bunu iyiki de yaşamışım diyorum. İnsan yokluğu yaşayınca, varlığın kıymetini daha iyi anlıyor. Yokluğu hisseten insan varlığına sahip çıkıyor, kıymetini biliyor.
Mutlu bir evliliğim var. Eşimle çok uyumluyuz. Bütün samimiyetimle söylüyorum eşimin benim annem ve babamı benden biraz daha çok sevdiğini hissedebiliyorum. Eşim annem ve babamla çok yakından ilgilenir, zaten aynı evde yaşıyoruz, onların ne derdi olsa koşar. Annem ve babam da eşimi bir evlatları gibi görmüş, öyle kabul etmişler. Aile yaşantımız bu, mutlu bir yaşantımız var.
İŞLERİMİ EŞİM TAKİP EDİYOREşinizle nasıl tanıştınız? Eşim benim üniversiteden arkadaşım. Üniversite birinci sınıftayken tanıştık, son sınıfa geldiğimizde nişanlandık ve mezun olunca da evlendik. Eşim üniversiteyi bitirince bir müddet öğretmenlik yaptı, sonra bıraktı. Ancak boş durmuyor. Ben Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanlığı’na başladığımdan bu yana, benim yaptığım işlerle o ilgileniyor. İnşaatları takip ediyor, onların dekorasyon işlerini yapıyor.
Ayrıca sivil toplum örgütlerinde görev alıyor. Gençlik ve Kadın Platformu’nun Başkanvekilliği görevini yürütüyor şu anda. Dernek olarak hayır işleriyle uğraşıyorlar. Örneğin Gaziantep’te okulları boyadılar, Adıyaman’da okullara tuvalet yaptırdılar. Çalışmaları sürüyor.
Neredeyse benim kadar yoğun. Sabah evden çıkıyor, akşam ancak girebiliyor. Bir kızım var. Üniversite son sınıfta öğrenci, inşallah önümüzdeki sene bitiriyor. Kızımı da geçtiğimiz günlerde sözledik.
Bereket isminde bir damadım var. Damadım da iş aleminden. Strafor işiyle uğraşıyor. Bursa’da, Kayseri’de, Ankara’da fabirkaları var. Damadımı da seviyorum, bunu da açık bir şekilde söyleyeyim. Zaten Anadolu ailesi, Trabzonlular. Böyle yaşayıp, koşturup gidiyoruz.
UYUM İÇERİSİNDE ÇALIŞIYORUZ Yakın arkadaşlarınız kimlerdir? İş aleminden çok yakın arkadaşlarım, dostlarım var. Odalar Birliği Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu çok yakın arkadaşım, yakın dostum. Türk Ocakları Genel Başkanı var Sayın Nuri Gürgür onlar bizim yakın dostumuz. Tabii ki yönetim kurulu üyelerim var, burada büyük uyum içerisinde çalışıyoruz. Yönetim kurulu üyelerimizle hem burada diyaloğumuz var, hem arkadaşlığımız var hem de ailecek diyaloğumuz var.Başkan vekillerimle çok iyi anlaşıyoruz. Yakın dostlarım yine çevremizdeki insanlar.
BAHÇELİ’Yİ ÇOK BEĞENİYORUM Sizin için politikaya girecek DYP ile anlaştı, CHP’ye söz verdi, MHP’de politika yapacak sözlerini sık sık duyuyoruz. Politikaya atılacak mısınız?
Bunları ben de sık duyuyorum. CHP’li arkadaşlarım var, Sayın Baykal’la çok sık görüşüyoruz. Sayın Bahçeli takdir ettiğim bir siyasetçi, özellikle son dönemdeki tavrını çok beğeniyorum. Ülkeyi germeyen, kaosa sürüklemeyen bir tavrı var, iyi bir devlet adamlığı sergilediğine inanıyorum. İnsanları sokağa değil sükünete davet ediyor.
POLİTİKAYA ATILACAK MI?Sayın Bahçeli, art niyetli olsa, bir işaretiyle bütün gençliği sokağa dökebilir ancak Sayan Bahçeli bunu yapmıyor. Çünkü Türkiye’nin bundan büyük zarar gördüğünü, göreceğini çok iyi biliyor. Sayın Mehmet Ağar’ı 1988 yılından, Ankara Emniyet Müdürlüğü döneminden beri tanırım, dostumdur. İlişkimiz hep devam etmiştir. Emniyet Genel Müdürlüğü, Valilik, Bakanlık döneminde de sürmüştür diyaloğumuz. Kendisini hep yakın dostum olarak görmüşümdür. Sayın Ağar, bu ülkeye emek vermiş, ülkeye hizmet etmiş insanlardan biridir.
"Siyasete atılacak mısınız" sorunuza gelince. Ben zaten siyasetin içindeyim. Siyasetin içinde olmak illa bakan olmak, milletvekili olmakla olmaz. Bunlar sadece ayrıntıdır, titrdir. Benim bunlara hiçbir zaman ihtiyacım olmadı. Eğer bize ihtiyaç duyulursa, Türkiye’ye bir faydam olursa siyasete girmeyi düşünürüm. Ancak şu anda görevimin başındayım.
TOBB Kanunu’na göre 2008 yılına kadar görevimi sürdürüyorum. 2008’den sonra da yine 4 yıl bu görevi sürdürme hakkım var. Bu hakkımı kullanabilirim ancak siyasette ihtiyaç olursa, ülkenin ihtiyacı olursa siyaseti de düşünebilirim. Yani şu anda böyle bir düşüncem yok. Zaman ne gösterir bilemiyorum.
FAYDALIİŞLERYAPIYORUMBen her zaman söylerim. ATO Başkanlığını bir bakanlığa değişmem. Şu anda bulunduğum konumda gerçekten çok daha faydalı işler yaptığıma inanıyorum. Önümüzdeki dönem ihtiyaç olursa hiçbir parti gözetmem, ülke için çalışacağına inandığım, el kaldırma makinası olmadığına inandığım bir parti olursa, olabilir. Ama açıkçası ülkeye faydam olacaksa olur.
EŞİMİ VE ÇOCUĞUMU ÖZLÜYORUM Eşiniz bu yoğun tempodan şikayetçi oluyordur değil mi? Zaman zaman oluyor. Ama aramızda sorun haline gelmiyor. Çünkü eşim de bana çok inanıyor, burada yaptığımız çalışmaları takip ediyor, yaptığımız yardımları görüyor. Ülke için yaptığımız çalışmaları görüyor. İnanıyorum ki benimle gurur ve onur duyuyor o yüzden problem yaşamıyoruz.
İŞİMİ ÇOK SEVİYORUMBu enerjiyi nereden buluyorsunuz, vitamin alıyor musun?
Vitamin almıyorum, beslenmeme de öyle büyük özenler falan göstermiyorum. Peki bu enerjiyi nerden buluyorsunuz diyorsanız, cevabını vereyim. Yaptığım işi çok seviyorum. İslamın şartı beş biliyorsunuz. Ben diyorum ki altı, altıncısı halka hizmet etmek, çalışmak. İnsan nasıl ramazanda aç duruyor, sigarasız duruyor, o maneviyatla nasıl irade gösteriyorsa, ben de çalışırken böyle hissediyorum.
Dört ay önce ceviz suyu içiyordum, şimdi maydonoz suyu içiyorum. Öğlenleri ne
yemek varsa yerim, seçmem. Saat dörtle beş arasında yarısı nar suyu yarısı portakal suyu olmak üzere bir karışım içiyorum.
MS Veli SARITOPRAKÖz sermaye yatırımı Yeni yatırım için önerileriniz olacak mı? Yatırım yapacaklarsa şayet kendi öz sermayeleriyle yatırım yapsınlar. Faizle para alıp yatırım yapmasınlar. Ankara memur şehri görünümünden çıkmaya başladı. Ankara eskiden memur şehriydi, bakanlıklar vardı. Zaman içerisinde hem ticari hayat hem de sanayi gelişti Ankara’da. İş merkezleri yapıldı, sanayi bölgeleri inşa edildi, yollar ona göre genişledi, yeni yollar açıldı. İncek-Çayyolu, Eskişehir yolu, havaalanı yolu, Ankara’da farklı bir hava kattı. Ticari hayat da tabii ki gelişti. Eskiden Kızılay ve Ulus’tu merkez. Şimdi her semt bir ticari merkez nerdeyse. Artık her semtte her şeyin satıldığı mağazaları bulmak mümkün.
ÜRETİMGELİŞİYORİş ve alışveriş merkezlerinde aranılan herşeyi bulmak mümkün. Ankara’da üretim de gelişiyor. 125 bin ticari işletmenin yanı sıra 3 bini aşkın sanayi tesisi var bugün Ankara’da Metal eşyadan gıda sanayiine savunma sanayiine kadar pek çok alanda üretim yapılıyor. Son yıllarda zaten Ankara’nın çehresi değişti.
Bunda Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Melih Gökçek’in büyük katkıları oldu tabii ki. İstanbul’a gidiyorum zaman zaman o keşmekeşten çıkıp Ankara’ya geldiğim zaman düzenli bir şehir görüyorum. Bu yüzden o ünlü dizeleri Ankara’ya çevirip "İstanbul’a gitmenin en güzel yanı Ankara’ya dönmek" diyorum. Ankara’nın neresine giderseniz gidin 20 dakika sürüyor. Bağlantı yolları yapıldı, köprülü kavşaklar yapıldı, 4, 5, 6 şeritli yollar yapıldı. Bu yapılanlar Ankara trafiğini rahatlattı.
UYUMLU ÇALIŞIYORUZ
Eskiden havaalanına gitmek bir saat zaman alıyordu, şimdi 20 dakikata çok rahatlıkla gidilebiliyor. Eskişehir yolu öyle keza. Çayyolu İncek yolu keza öyle. Yani Ankara valisiyle belediye başkanıyla ilçe belediye başkanlarıyla büyük uyum içerisinde çalışıyor. Artık Ankara memur şehri olmaktan çıkıp , bir ticari başkent ve sanayi şehri olmaya başladı. Sanayi Odası Başkanımız Sayın Zafer Çağlayan, organize sanayilere çok büyük önem veriyor.
BİZHALKINSESİYİZOnlarla beraber Ankara’nın sanayisi bir gelişme aşamasına girdi. Zaten Sanayi Odası başkanımızla bütün Türkiye’nin kıskanacağı şekilde çok uyumlu çalışıyoruz. Her ne kadar şu andaki mevcut siyasiler bizi muhalefet yapıyor gibi görse de biz Türkiye’nin gerçeklerini söylüyor, ikazlar yapıyoruz. Bundan önceki hükümetlere de ikazlarda bulunduk, 57. hükümete de uyarılarımızı söyledik. Yüzde 56
oy oranları vardı. Yüzde 14’le gittiler. Demek ki bizim söylemlerimiz doğruymuş. Biz halkın sesiymişiz.
DAVALARIMIZI KAZANDIK
Onlardan aldığımız tepkileri iktidarlara iletiyoruz. İşte Sosyal Güvenlik Yasası, karşı çıktık, Anayasa Mahkemesi iptal etti. Sağlıkta vaka başı uygulama konusunun yanlışlığını dile getirdik, dava açtık ATO olarak kazandık, Halkbankası’nın satılmasına karşı çıktık, yine dava açtık kazandık. Ben bir vatandaş olarak devletimi dava ederken çok üzülüyorum. Ama bakıyorsunuz davaların yüzde 40’ı devletle millet arasındaki davalar. Millet devleti dava eder mi, ama mecbur kalıyor dava ediyor. Uyarı görevimizi yapıyoruz.
Esnafa 2007 tavsiyesi:Fazla borçlanmayIn2007 için esnafa, tüccara ve iş dünyasına tavsiyeleriniz neler olacak. Çok fazla borçlanmasınlar. Ayaklarını yorganlarına göre uzatsınlar. Bankadan faizle para alıp iş yapmasınlar. Merkez bankası başkanının ikazları var. Dövizle borçlanmayın, döviz borcunuz varsa kapatın çünkü dalgalı kur sistemindeyiz, "dalganın ne boyutta olacağı, nasıl bir dalga olabileceği belli değil" diyor
Merkez Bankası Başkanımız. Kendi öz sermayeleri neyse, öz sermayelerini döndürmeye çalışsınlar. Kesinlikle dışardan faizle para alıp, özellikle yatırım yapmasınlar, işyeri açmasınlar. Çünkü bu ülkede bu faizlerin altında hiçkimse barınamaz. Çünkü enflasyon 9’lu rakamlara düştüğü halde şu anda bankadan kredi kullandığınız zaman yüzde 26-27 faiz uyguluyor ki, bu enflasyonun üç katı bir faiz demektir. Bunun altından kimse kalkamaz. Faizden uzak dursunlar.
Stok maliyetleri konusuna da değinmek istiyorum. Eskiden stok tutmak iyi birşeydi, çünkü aldığın stok kendi kendine enflasyon nedeniyle yükseliyordu, şimdi stok maliyeti diye bir maliyet bindi ancak malın fiyatı yükselmiyor. Ama paranın değeri yükseliyor. Eğer mal alıp stoklamaya kalkarlarsa, bir yılda malın değeri yüzde 10 artar. Faize yüzde 25-30 para verirler malın üçte biri ellerinden çıkar. Benim tek tavsiyem faizden ve dövizden uzak dursunlar.
Okudu ve çalıştı
ATO Başkanı Sinan Aygün, Ankara’da Demirlibahçe İlkokulu, Demirlibahçe Ortaokulu ve Başkent Lisesi’ni bitirdikten sonra, Gazi Üniversitesi İngilizce bölümünden mezun oldu. Ortaokuldan beri de her yaz çalışan Aygün’ün ilk ticaret tecrübesi Cebeci’de oldu.