Ayakkabı Dünyası’ndan 4 bin parçalık ayakkabı müzesine

Güncelleme Tarihi:

Ayakkabı Dünyası’ndan 4 bin parçalık ayakkabı müzesine
Oluşturulma Tarihi: Mart 16, 2011 00:00

Beypazarı’nda çarık, yemeni ve mes imal eden dedesinin ve babasının yanında ticarete atılan ve kurduğu Aayyakabı Dünyası’yla Türkiye’nin dört bir yanında mağazalar açan Mehmet Akbacakoğlu, 4 binden fazla ayakkabının bulunduğu koleksiyonunu açacağı müzede sergileyecek.

BİR ayakkabı sevdalısı olan Mehmet Akbacakoğlu, “Gelecek nesillere, torunlarıma bırakabileceğim en güzel miras” dediği, dünyada sadece İtalya ve Fransa’da bulunan “Ayakkabı Müzesi”ni Türkiye’de de açabilmek için çalışmalarının sürdüğünü söyledi.

Ailesinin Ankara’da 4 kuşaktır ayakkabıcılıkla uğraştığını anlatan Akbacakoğlu, şu an 4 bin adetten fazla olan ayakkabı koleksiyonunu yapma fikrinin, yıllar önce babasının yaptığı bir ayakkabıyı, bir arkadaşının dükkanında bulmasıyla başladığını belirterek, “1950’li yıllarda babamın diktiği ayakkabıyla karşılaştığımda büyük bir heyecan duydum. Daha sonra bu bende bir merak haline geldi. Dünyanın çeşitli yerlerinde antikacıları gezerek ayakkabılar topladım. O kadar çok ayakkabı biriktirdim ki, sonunda ayakkabının tarihteki serüvenine herkesin şahit olmasını istedim ve ayakkabı dünyası müzesini kurmaya karar verdim” dedi.

Şaşmaz’da geçici müze

Akbacakoğlu, Ankara Şaşmaz’daki Ayakkabı Dünyası Genel Müdürlük Binasında geçici olarak sergilenen ayakkabıların, Müzeler Genel Müdürlüğü’nün yer göstermesinin ardından İstanbul’a taşınarak halkın ziyaretine açılacağını dile getirerek, şunları kaydetti:

“Müzede ayakkabıların ilk örnekleri olan çarıklar, gümüş ve sedef işli saray takunyalar, kader mahkumlarının yarım yüzyıl önce işlediği boncuk terlikler, Türk filmlerinde kullanılan apartman topuklu sandaletler, ilk yerli üretimlerimizden olan ‘Soğukkuyu’ lastik ayakkabıları, kopçalı mesler, Afgan gelin ayakkabıları, Erzurum yöresine ait altı çivili ayakkabılar, Eskimoların giydiği botlar, dünyaca ünlü sporcuların ayakkabıları, balık derisinden yapılan ayakkabılar, Hollanda köylülerinin giydiği sabolar ve yemenilere rastlamak mümkün.”

Çanakkale Savaşı’nın ruhu bu ayakkabılarda

ÇANAKKALE Savaşı’nda subayların giydiği çizme ile askerlerin giydikleri çarığın, müzenin en önemli eseri olduğunu kaydeden Akbacakoğlu, “Ecdadımızın hangi zorluklardan geçtiğini anlamak isteyen bu ayakkabıları görmeli. Ayakkabının eskiyen tabanı otomobil lastiğiyle kaplanmış, kenarları çivilerle tutturulmuş. Askerlerimiz bu çarıkları aç kaldıklarında ıslatıp yemişler. Çanakkale’nin ruhunu, savaşın hangi imkansızlıklarla kazanıldığını görmek isteyenler kesinlikle bu ayakkabıları görmeli” diye konuştu. Akbacakoğlu, müzede bulunan en eski ayakkabının, antika pazarlarında gezerken bulduğu, parmak arası terliklere benzeyen deriden yapılan bir terlik olduğunu dile getirerek, ağaç tabanlı ve hala sağlam olan bu terliğin, nereden geldiğini, kime ait olduğunu bilmediğini kaydetti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!