Avrupa sahnelerinde çeyrek sesli Türk
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Haziran 20, 2011 00:00
“Çeyrek sesli” Selva Erdener, Belçikalı besteci Wim Henderickx’in yeniden düzenlediği dünyaca ünlü Medea Operası’na solist olarak seçildi. Erdener, eserin dünya prömiyerinde beğeni topladı.
OPERA sanatçısı Selva Erdener, Belçikalı besteci Wim Henderickx’in yeniden düzenlediği dünyaca ünlü Medea Operası’na solist olarak seçildi.
Doğu gırtlağına sahip ve çeyrek ses kullanabilen bir solist olduğu için tercih edilen Erdener, eserin dünya prömiyerinde ve sonraki temsillerinde sergilediği performansla beğeni topladı. Sanatçı, önümüzdeki yıl 10 temsille Avrupalı seyircinin karşısına çıkacak.
Erdener, 16 yaşından bu yana müzikle iç içe olduğunu belirterek, önce konservatuvara daha sonra operaya girdiğini söyledi.
Doğulu bir karakter
Belçikalı besteci Wim Henderickx’in yeniden düzenlediği dünyaca ünlü Medea Operası için doğulu bir ses ararken kendisini bulduğunu anlatan Erdener, “İnternetten ‘Sen sen sen’ adlı albümümü dinlemişler ve çok beğenmişler. Medea, doğulu bir karakter. Özellikle buradan bir ses aradılar, birkaç seçim de yapmışlar sopranolar içinden” dedi.
Daha sonra iletişime geçtiklerini ve Nisan ayında Hollanda’ya gittiğini belirten Erdener, “Eserin dünya prömiyerini yapacaktık ve solist olarak beni seçmişlerdi. Besteci özellikle Türk enstrümanlarını tercih ettiğini söyledi. Orkestranın oturma biçiminin bile aynı olmasını istedi. Biraz doğuya meraklı bir besteci” diye konuştu.
Eserin batı ile doğunun bir sentezi olduğunu dile getiren Erdener, sözlerini şöyle sürdürdü:
21.yüzyılın operası
“Türk enstrümanlarının çoğu vardı. Ben de oraya Türk sesi olarak gittim. Operacı kimliğimi bir tarafa koydum, bestecinin nasıl bir beklentisi olduğuyla ilgilendim. Eserde bugüne kadar kullanmadığı çeyrek sesler vardı. Besteci özellikle bunu yazmıştı çalışma açısından zordu. Alaturkacı arkadaşlarımdan rica ettim ve bu sesleri özellikle duymak istedim. Piyanoda bu sesler yok, batılı bir sopranonun bunu söylemesi çok zor.
Muhteşem bir dünya prömiyeri oldu, tek solisttim, 1 saat 45 dakika boyunca sahnedeydim. Eser dört adet monologdan ve bir solistten oluşuyor. Müzik tiyatrosu gibiydi. Belçika’da ‘21. yüzyıl operası’ başlığında 18 Mayıs’ta eseri sahneledik. Burada üç temsil yaptım. Sonra Roterdam Opera Günleri’nde iki temsil yaptık. Sonra da Denhart’ta Yeni Müzik Festivali’nin açılışını yaptık. Benim için bugüne kadar yapmadığım, yepyeni bir iş oldu. Çok heyecanlı bir başlangıçtı.”
Yeni bir şarkı söyleme biçimi
DUYGULARINI, “Hayal etmediğim bir şey değildi, çok uzun zamandır bunun için çaba harcıyorum, yeni bir şarkı söyleme biçimi yaratmak için kendi adıma çaba harcıyorum, hiç sürpriz olmadı” sözleriyle ifade eden Erdener, önümüzdeki yıl 10 temsille seyirciyi selamlayacaklarını söyledi.
Aldıkları eleştirilerin çok olumlu olduğunu ifade eden Erdener, “Ne tepki vereceklerini bilmiyordum, selama çıktığımda alkış yükseliyordu” dedi.
Doğu gırtlağına sahip ve çeyrek ses kullanabilen bir solist olduğu için tercih edilen Erdener, eserin dünya prömiyerinde ve sonraki temsillerinde sergilediği performansla beğeni topladı. Sanatçı, önümüzdeki yıl 10 temsille Avrupalı seyircinin karşısına çıkacak.
Erdener, 16 yaşından bu yana müzikle iç içe olduğunu belirterek, önce konservatuvara daha sonra operaya girdiğini söyledi.
Doğulu bir karakter
Belçikalı besteci Wim Henderickx’in yeniden düzenlediği dünyaca ünlü Medea Operası için doğulu bir ses ararken kendisini bulduğunu anlatan Erdener, “İnternetten ‘Sen sen sen’ adlı albümümü dinlemişler ve çok beğenmişler. Medea, doğulu bir karakter. Özellikle buradan bir ses aradılar, birkaç seçim de yapmışlar sopranolar içinden” dedi.
Daha sonra iletişime geçtiklerini ve Nisan ayında Hollanda’ya gittiğini belirten Erdener, “Eserin dünya prömiyerini yapacaktık ve solist olarak beni seçmişlerdi. Besteci özellikle Türk enstrümanlarını tercih ettiğini söyledi. Orkestranın oturma biçiminin bile aynı olmasını istedi. Biraz doğuya meraklı bir besteci” diye konuştu.
Eserin batı ile doğunun bir sentezi olduğunu dile getiren Erdener, sözlerini şöyle sürdürdü:
21.yüzyılın operası
“Türk enstrümanlarının çoğu vardı. Ben de oraya Türk sesi olarak gittim. Operacı kimliğimi bir tarafa koydum, bestecinin nasıl bir beklentisi olduğuyla ilgilendim. Eserde bugüne kadar kullanmadığı çeyrek sesler vardı. Besteci özellikle bunu yazmıştı çalışma açısından zordu. Alaturkacı arkadaşlarımdan rica ettim ve bu sesleri özellikle duymak istedim. Piyanoda bu sesler yok, batılı bir sopranonun bunu söylemesi çok zor.
Muhteşem bir dünya prömiyeri oldu, tek solisttim, 1 saat 45 dakika boyunca sahnedeydim. Eser dört adet monologdan ve bir solistten oluşuyor. Müzik tiyatrosu gibiydi. Belçika’da ‘21. yüzyıl operası’ başlığında 18 Mayıs’ta eseri sahneledik. Burada üç temsil yaptım. Sonra Roterdam Opera Günleri’nde iki temsil yaptık. Sonra da Denhart’ta Yeni Müzik Festivali’nin açılışını yaptık. Benim için bugüne kadar yapmadığım, yepyeni bir iş oldu. Çok heyecanlı bir başlangıçtı.”
Yeni bir şarkı söyleme biçimi
DUYGULARINI, “Hayal etmediğim bir şey değildi, çok uzun zamandır bunun için çaba harcıyorum, yeni bir şarkı söyleme biçimi yaratmak için kendi adıma çaba harcıyorum, hiç sürpriz olmadı” sözleriyle ifade eden Erdener, önümüzdeki yıl 10 temsille seyirciyi selamlayacaklarını söyledi.
Aldıkları eleştirilerin çok olumlu olduğunu ifade eden Erdener, “Ne tepki vereceklerini bilmiyordum, selama çıktığımda alkış yükseliyordu” dedi.