Güncelleme Tarihi:
Başer, “‘Gözüm 7 yaşında kapandı. Bir bacım vardı, gezdirirdi her yeri, gördüğünü anlatırdı bana’ derdi. Sol gözünde bazen ışık olduğunu söylerdi. Hiç isyan etmezdi. ‘Gözlerini açalım’ demişler, ‘hayır istemem’ demiş. ‘Ben şimdiye kadar görmedim, şimdiden sonra açtırsam ne olacak, bana dünya hep ışık’ demiş” ifadelerini kullandı.
‘GELİN ÇOCUKLAR HALAY ÇEKELİM’ DERDİ
Babasıyla olan ilişkileriyle ilgili ise Başer, “Babam içine çok kapanıktı. Bir sırrı 70 sene saklar kimseye demezdi. Çok akıllı bir insandı. Çocuklarının saçlarını tarar, boylarını ölçerdi. Bizimle her zaman oyun oynardı. 'Gelin çocuklar halay çekelim' derdi. Türkü söylerdik biz, o da dönerdi, yüreğiyle görürdü. Aklına şiir geldiği zaman yazdırırdı babam” diye konuştu.
SESİNDEN, SAZINDAN BİLGİSİNDEN ETKİLENMİŞ
Anne ve babasının evlilik hikâyelerini de anlatan 84 yaşındaki Zehra Başer, şunları söyledi: “Babam, annem Gülizar ile evlenmek istiyor; ama ailesi vermiyor. Annem ‘alacağım Aşık Veysel’i diyor. Ailesi ‘çift süremez, ekemez, gözleri görmüyor, gurbet ellere vermeyiz’ diyor. Ama annem, babamla evleniyor. Babamın sesinden, sazından, bilgisinden etkilenmiş annem. Aşık olmuş, evlenmişler. Annem hep derdi ki ‘Aşık Veysel’im var, 6 çocuğum var, evim var, bu dünyada benden mutlu kimse yok’. Babam da annemi ‘6 çocuğumun anası’ der severdi.”