Güncelleme Tarihi:
1-Son zamanlarda daha sık şekilde arabuluculuk kelimesini duyar olduk, arabuluculuk nedir?
Aslına bakarsanız arabuluculuk çok eski çağlardan beri Anadolu dahil olmak üzere, dünyanın çeşitli coğrafyalarında kullanılmış bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Hatta pek çok kültürde arabuluculuk alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemi değil, temel bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak kullanılmıştır. Örneğin, Kapalıçarşı’da yüzyıllardır devam eden ve çarşı esnafı arasındaki uyuşmazlıklara dostane çözümler bulan bir sistem halen de kullanılmaktadır. Dolayısıyla arabuluculuğun yeni bulunmuş barışçıl bir çözüm sistemi olmadığı açıkça söylenebilir. Burada yeni olan, arabuluculuğun, ayrı bir kurum, usul ve meslek olarak düzenlenmesidir. Modern anlamda arabuluculuk, Amerika Birleşik Devletleri’nde 1960’lı yılların sonundan itibaren sıklıkla kullanılmaya başlanmıştır. Bugün ABD’deki hukuk uyuşmazlıklarının tamamına yakını arabuluculuk ve benzeri alternatif yöntemlerle ve kısa sürelerde çözümlenmektedir. Arabuluculuk kurumunun Avrupa’ya gelişi ise 1990’lı yılları bulmuştur. Nihayet 2008 yılında Avrupa Birliği’nde konuya ilişkin ‘İlk Direktif’ kabul edilmiştir. Ülkemizde arabuluculuk mevzuatına baktığımızda, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 22.06.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş, ardından 01.01.2018’den itibaren iş uyuşmazlıkları, 01.01.2019’dan itibaren ticari uyuşmazlıklar ve 28.07.2020 tarihinden itibaren de tüketici uyuşmazlıkları dava şartı arabuluculuk kapsamına alınmıştır.
Dava şartı arabuluculuk, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması ve arabuluculuk sürecinin tamamlanmış olmasının, zorunlu olması anlamındadır. Başka deyişle iş hukukundan, ticari konulardan veya tüketici uyuşmazlıklarında ilgili mahkemeler nezdinde dava yoluna gidilmeden önce arabuluculuk sürecinin işletilmesi ve arabuluculuk sürecinde taraflar arasında anlaşma sağlanamaması durumunda yargı yoluna gidilmesi öngörülmüştür. Bu uyuşmazlıklarda arabuluculuk kurumunun işletilmemiş olması davanın ilk aşamada reddine yol açmaktadır.
3-Hangi aşamada arabuluculuğa gidilebilir?
Arabuluculuk yolu ile uyuşmazlığın çözüm yolu, taraflar arasında uyuşmazlığın ilk filizlenmeye başladığı andan yargılamanın sonuna kadar her aşamada uygulanabilmektedir. Başka deyişle arabuluculuk yolu ile uyuşmazlık çözüm yoluna(dava şartı uygulamaları hariç olmak üzere) gerek dava yoluna gitmeden önce gerekse yargılamanın her aşamasında başvurulabilir. Bu şekilde taraflar arasındaki uyuşmazlığın derinleşmesini önlemeyi ve uyuşmazlığı tarafların katılımı ile bulacakları barışçıl çözümlerle sona erdirmeyi hedeflemektedir. Bu çözüm yolu, taraflar arasında bozulan iletişim kanallarını da onardığından, tarafların ticari ve/veya kişisel ilişkilerinin çok daha sağlıklı bir şekilde devam edebilmesine de katkı sunar. Arabuluculuk yolu ile uyuşmazlık çözüm metodunun önemli bir özelliği de taraflar arasındaki ticari ve/veya şahsi sırlara saygı göstermesidir. Bu yolda gizlilik her aşamada korunmaktadır.
4-Arabuluculuğun avantajları nelerdir?
Arabuluculuk, uyuşmazlık çözümünde tarafların ortak menfaatlerini bularak, onlara kaybedeni olmayan çözüm modelleri getirmektedir. Çünkü bildiğiniz gibi klasik yargılama süreçlerinde büyük çoğunlukla her davanın bir kazananı bir de kaybedeni olmaktadır. Halbuki uyuşmazlıkların arabuluculuk yöntemiyle çözümünde tarafların ortak menfaati ortaya çıkartılmakta ve her iki tarafın da benimsediği ve mutlu olacağı çözümler ortaya çıkarılabilmektedir. Bu durumun da sosyal barışın tesis edilmesine katkı sağladığı bilinmektedir. Yine bu yöntem, tarafların birbirleri ile kişisel, ticari ve sosyal ilişkilerini uyuşmazlık sonrasında da sürdürebilmelerine imkân sağlamaktadır. Bu kişisel ve sosyal faydaların yanı sıra arabuluculuk yöntemi, yargı yolunda son dönemlerde yaşanan ve mahkemeleri ve yargı sistemini zorlayan miktarlara ulaşan dava dosya sayısını azaltmak konusunda da ciddi fayda sağlamıştır.
5-Arabuluculuk Türkiye’de benimsendi mi? Belirttiğiniz faydaları sağladı mı?
Biraz önce belirttiğim gibi, bu konuda Adalet Bakanlığı’na bağlı faaliyet gösteren Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın yayınladığı istatistiklere baktığımızda son derece olumlu sonuçlar alındığını görmekteyiz. Örneğin 01.01.2018 ile 04.05.2022 tarihleri arasında iş hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklardan dava şartı arabuluculuk yöntemi işletilen toplam 1 milyon 481 bin 761 adet dosyanın yüzde 58’inde tarafların arabulucu önünde anlaşmaya vardıklarını, sadece yüzde 42’sinde anlaşma sağlanamadığını görüyoruz.
6-Kimler arabulucu olabilir?
Arabuluculuk Daire Başkanlığı, avukatlar arasında beş yıllık kıdemini dolduran, Temel Arabuluculuk Eğitimi’ni tamamlayarak, Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından yapılan sınavda başarılı olan avukatlar arasından arabuluculuk yapma yetkisini kazanmış kişilerin sicillerini tutmaktadır. Dolayısıyla Türkiye’de resmi olarak arabuluculuk yapma yetkisi sadece sicile kayıtlı arabuluculardadır.
7-Türkiye’de arabuluculuğun geldiği noktayı nasıl özetlersiniz?
Biraz önce de belirttiğim gibi, özellikle 01.01.2018 tarihinden itibaren iş hukuku uyuşmazlıklarında arabuluculuk yönteminin dava şartı olarak uygulanmasının yürürlüğe girmesinden itibaren Türkiye’de arabuluculuk ciddi anlamda farkındalık yaratmış ve toplum nezdinde bilinirliği ve tanınırlığında artış yaşanmıştır. Bu konuda Adalet Bakanlığı ve özellikle Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın çalışmalarının son derece kıymetli olduğunun altını çizmek isterim. Yine ilk aşamadan itibaren faaliyet gösteren arabulucuların bu konuya ilişkin kendilerini geliştirmek, bilgilerini sürekli tazelemek ve özellikle psikoloji gibi alanlarda bilgi ve deneyimlerini arttırabilmek amacıyla uzmanlık eğitimleri aldığını, bu eğitimlerin yine Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından yürütüldüğünü belirtmek isterim. Bu anlamda arabuluculuğun başarılı şekilde köklenmesi için faaliyet gösteren arabulucular kadar, resmi kurumların da ciddiyetle çalışmalar yürüttüğünü ve yapılan istatistiklerin de aradan geçen dört yıllık sürede, yapılan çalışmaların karşılığının toplumda görülmeye başlandığını ortaya koymaktadır. Tüm bu gelişmeler dünya çapında bu düzeyde yapılan çalışmaların ilki olup, diğer devletlerin hukuk sistemleri(özellikle Avrupa) tarafından da yakından izlenmektedir. Bu anlamda önemli bir yol katedilmekle birlikte, henüz yolun sonuna gelinmediğini ve halen çalışılması ve iyileştirilmesi gereken alanlar olduğunu teslim etmek gerekmektedir.
8-Gelecekte Türkiye’de ve dünyada arabuluculuk alanında neler bekliyorsunuz?
Elbette yaşanan pandemi süreci tüm dünyayı ekonomik, sosyal, psikolojik, sosyolojik olarak birçok konuda dönüştürdüğü gibi, tüm alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerini ve arabuluculuk süreçlerini de geri dönülmez bir şekilde etkiledi. Tüm dünyada ve Türkiye’de yaşanan pandemi kısıtlamaları; arabuluculuk, tahkim gibi uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin yürütülmesinde teknolojinin daha fazla kullanılmasının, bu anlamda online görüşmelerin daha etkin bir şekilde kullanılmasının önünü açtı. Teknolojik gelişmeler sayesinde ilgili evrakların hazırlanması, imzalanması süreçlerinde de yine daha etkin bir şekilde teknoloji kullanımına imkân sağlandı. Ancak pandemi süreci ve buna ilişkin kısıtlamaların rahatlamasıyla birlikte hibrit yöntemlerin kullanımının daha sıradanlaştığı bir geleceği öngörmek mümkün görünüyor. Elbette bu aşamada pandeminin tsunami dalgaları olan ekonomik etkilerinin yine tüm dünyayla birlikte ülkemizde de etkilerinin normalleşmeye başlamasını ülkemiz açısından en kısa zamanda diliyorum. Pandemi sonrası dönemde dünya genelinde bir ekonomik genişleme söz konusu olduğunda hukuki uyuşmazlıkların hızlı ve ucuz çözümü olan etkin arabuluculuk sisteminin oturmuş olması ülkemizle iş yapmak isteyen, yatırım yapmak isteyen yabancı iş insanlarını teşvik edecektir. Tabi, son olarak arabulucuların vasıflı, hukuk eğitimi almış ve arabuluculuk etik kurallarına saygılı uzman kişilerden oluşması tüm sistemin ön şartıdır.