Güncelleme Tarihi:
Eski eşyalarla vakit geçirme tutkusu, 8 yaşında babasının yanında çırak olarak çalışmaya başladığı dükkânda antikalarla tanışan Emin Can Terzioğlu’nun (35) peşini bırakmadı. Çocukluğu, Ankara Kalesi’ndeki antikacı ve koleksiyonerler arasında geçen Terzioğlu, bugün babasından devraldığı Antika ve Kültür Sanat Kafe’yi işletiyor. Bir eserin antika sınıfına girip kıymetlenmesinde nadirliğin etkili olduğunu belirten Terzioğlu, “Ben çırakken dükkânda çok sayıda ‘gülaptan’ denilen ve gül suyu ikramında kullanılan şişelerden vardı. Koleksiyonerler bunları yavaş yavaş almaya başladı. Üretimi de olmadığı için zamanla nadir bulunmaya başladı. 10 yıl önce 200 TL’ye el değiştiren ‘gülaptan’ bugün 3 bin TL’ye kadar alıcı buluyor. Malzemenin ne olduğunu önemi yok. Eserde işçilik olması ve nadir bulunması onu kıymetli hale getiriyor” dedi. Antikacılık ve yeni sanat eseri üretiminin hiçbir zaman son bulmayacağını savunan Terzioğlu mesleği hakkında şunları söyledi:
REZİDANS, DAİRE BİRİKTİRİYORLAR
“Bu meslek Roma döneminde de vardı, günümüzde halen var. Antikacılık hakkında yapılan ‘Eskimeye yüz tutmuş bir meslek değil’ yorumu doğru değil. Çıraklık dönemimde müşteri gelip ‘Cristopher takım istiyorum, şu dönemin ürünü olsun’ derdi ve alırdı. Bütçeleri uygun olmasa dahi taksit yaptırırlardı. Antikacılık ve koleksiyonerlik bir kültür işi. Kültüre verilen değerin azaldığı dönemlerde antikacılığın önü tıkanıyor. Günümüzde varlıklı insanlar antika yerine rezidans ve daire biriktiriyor. Antikacılığın bazı zaman dilimlerinde iniş ve çıkışları olabiliyor. Şu anda uzun süredir devam eden bir iniş döneminden geçiyoruz. Fakat nadir olan her zaman kıymetlidir. Antikacılık yeniden yükselişe geçecektir.
SANAT ESERİNİN VERGİSİ YOK
Ankara Kalesi’nde sanat galerisi de bulunan bir işletmeyiz. Galerideki eserlere yönelen ilgi beklediğimizin altında. Burada bir sergi açtığımızda gelen yüzler, Çankaya’daki sergilerde gördüklerimiz ile aynı. Kaleye galeri açarken amacımız yeni bir koleksiyoner kitlesi oluşturmaktı. Fakat henüz başaramadık. Sanat eserinin gerçek mânada kârlı bir yatırım aracı olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Örneğin sanat eserinin aylık, yıllık vergisi yok. Yatırım amacıyla küçük bir arsa alsanız dahi emlak vergisi ödemek durumundasınız fakat sanat eserine sadece alım satım sürecinde vergi ödeniyor.”