Güncelleme Tarihi:
Ezgi Şenler... O bir Ankaralı... 9 yaşında Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin Çocuk Balesi Bölümü’ne iki yıl eğitim aldı. 11 yaşında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Klasik Bale Bölümü’ne girmeye hak kazandı. Üniversite eğitimini ise Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Modern Dans Bölümü’nde tamamladı. Çocukluğundan beri eğitimini aldığı bale kariyerini noktaladıktan sonra oyunculuğa yönelen ve birçok başarılı yapımda rol alan 23 yaşındaki Ezgi Şenler, Hürriyet Ankara’ya konuştu. Yeni neslin yıldızları arasına adını yazdıran güzel oyuncu, Ankara’da geçen yıllarını ve pandemi sürecindeki yaşantısını da anlattı.
* Oyunculuk kariyerinizde planladığınız ya da hayalini kurduğunuz yerde misiniz ya da kat edecek daha çok yolunuz var mı?
Oyunculuk hayalimin içindeyim şu an. Kat edecek tabii ki çok fazla yolum var. Ben çok yeni ve genç bir oyuncuyum. Ders almaya ve kendimi geliştirmeye hayatım boyunca devam edeceğim. Oyunculuk asla ‘ben oldum’ denilecek bir meslek değil. Her zaman yeni şeyler öğrenmeli ve üstüne kata kata yola devam etmeliyiz.
* Peki sizin ailenizde senfonik müzik, opera ve bale yapan birçok sanatçı var. Baleyi bırakıp oyunculuğa yönelmeniz aile içinde nasıl karşılandı?
Ailem her zaman fikirlerime ve hayatıma saygı duydu. Oyunculuk yeteneğim olduğunu bale yaparken fark ettiler zaten ama ben çok kulak asmamıştım. Seneler sonra gelen oyunculuk kararımı duyunca çok sevindiler ve desteklediler.
* Biraz eksiye gidersek, bir bale okulu kurma hayaliniz vardı. Bu hayal hâlâ var mı?
Evet, eskiden böyle bir hayalim vardı ama sanırım artık o hayalim köreldi. Baleye yönlendiririm tabii ki genç arkadaşlarımızı ama okulunu kurmak şu an hayallerim arasında değil. Belki başka hayallerimi gerçekleştiririm zamanla...
* Son yıllarda baleyi bırakıp oyunculuğa yönelen birçok isim oldu. Sizce bunun nedeni nedir?
Genç yaşta başladığımız bir eğitim sistemi var balede. Daha ne olmak istediğini bilmezken 11-12 yaşında konservatuvarda karar verip ‘ben balerin olacağım’ diye eğitime başlıyorsunuz. Bunu devam ettiren ve sevenler oluyor ama yolda sakatlanan ve sanattan kopamayan, hayatına sanatın bir dalıyla devam etmek isteyenler oluyor. Sanırım en yakın dal olduğu için de oyunculuğu seçiyorlar sanırım. Bale, tiyatro, müzisyenlik... Bunların hepsi farklı görünse de temeli ve duygusu birbirine çok benzeyen meslekler aslında.
* Balenin oyunculuğunuza etkisi nedir?
Disiplin ve vücut dili.
* Tekrar sahneye dönmek isteseydiniz hangi eserde, hangi rolü dans etmek isterdiniz?
La Bayadere’de Nikiya.
ANKARA SANATSEVER BİR ŞEHİR
* Ve gelelim Ankara’ya... Ankara’da büyümenizin kariyer anlamında size katkısı ne oldu?
Ankara sanat şehri. Ankara sanatsever bir şehir. Sanatla iç içe büyüttü beni. Ve sanatla yaşamaya devam ediyorum.
* Ankara’ya sık gidip geliyor musunuz? Ve tabii Ankara’da yapmaktan en keyif aldığınız şeyler nedir?
Evet tabii ki. Ankaralıyım ve evim Ankara’da. Kopamıyorum memleketimden. Ailem, arkadaşlarım, çevrem, anılarım hep Ankara’da. Arkadaşlıklar daha samimi Ankara’da. İnsanlar egosuz. Herkes çok şeffaf. O sıcak ruhunu özlüyorum Ankara’nın. İstanbul’da kaos var. Ankara daha sakin ve huzurlu benim için. Arkadaşlarımla Tunalı’da gezmeyi, Atakule’ye gidip bir şeyler içmeyi, Ayrancı’dan Tunalı’ya yürümeyi çok özledim.
* Ankara’da en çok nereyi seviyorsunuz?
Tunalı’yı ve Seğmenler Parkı çevresini çok seviyorum. Ayrancı’da oturuyorum zaten. Bahçelievler ve Bilkent’i severim ama genelde Ankara’da olduğum zamanlarda Tunalı’dan çıkmam.
* Biraz da özel yaşantınıza girersek, form tutmak için neler yapıyorsunuz? Mesela evde bale dersleri yapıyor musunuz?
Bale artık hayatımda değil. Sadece izlemeyi tercih ediyorum. Ekstra bir çabam yok form tutmak için, zaten zayıf bir insanım. Yoga ve pilates yapıyorum.
* Pandemi sürecinin ilk ayları sizi nasıl etkiledi ve bu zor süreci nerede/kiminle geçirdiniz?
Ankara’da ailemle geçirdim. Zor bir süreçti tabii ki ama ben kendimi yogaya ve meditasyona verdim. Çok can sıkıcı bir süreçten geçiyor dünya ama sonunda dersler alarak ve dünyayı daha çok severek çıkıcağız bu süreçten umarım.
* Pandemi size ne(ler) öğretti?
Sevginin, ailenin, sarılmanın ne kadar güzel ve değerli olduğunu, dünyaya insanların ne kadar zarar verdiğinin ve insanlar yok olursa dünyanın ne kadar güzel bir yer olduğunu gördüm. Dünya olmasa biz yaşayamayız, ama o bizsiz çok iyi yaşamaya devam ediyor. Doğayı, hayvanları, dünyayı sevmemiz gerektiğini ve gezegene zarar vermememiz gerektiğini öğretti. Dünyaya biz insanlardan başka zarar veren yokmuş görmüş olduk.