Güncelleme Tarihi:
Mustafa Kemal Atatürk, 1938 yılının başlarında iştahsızlık ve halsizlik hissetmeye başladı. Vücudunun çeşitli yerlerinde de kaşıntılar meydana gelmişti. Burun kanamaları ise güçlükle önleniyordu. Vücuttaki kaşıntıların Çankaya Köşkü’ndeki karıncalardan meydana geldiği düşünüldü ve köşk detaylıca ilaçlandı. Atatürk de özel bir kür tedavisi için Yalova Termal Otel’e geçti. Otelde Atatürk’ü muayene eden ve karaciğer rahatsızlığından kuşkulanan Dr. Nihat Reşat Belger, ‘siroz’ teşhisini koydu. Başbakan Celal Bayar, ‘Avrupa’dan doktor getirmeyi’ önerdi ama Atatürk, gündemde Hatay konusu olduğu için hastalığının dışarıda duyulmasının iyi olmayacağını düşünerek bu öneriyi kabul etmedi. 6 Mart 1938’de beş Türk doktor tarafından Çankaya Köşkü’nde Atatürk’e konsültasyon yapıldı ve bir kez daha ‘siroz’ teşhisi konuldu. Bu kez Başbakan Celal Bayar’ın tavsiyesiyle Fransa’daki Académie Nationale de Médecine’den Prof. Dr. Noel Fiessinger Ankara’ya davet edildi. Atatürk’ü muayene eden Fiessinger de Türk doktorların teşhis ve tavsiyeleriyle örtüşen bir tanı-tedavi ortaya koydu.
19 MAYIS KUTLAMALARINA KATILDI
Atatürk’ün rahatsızlığı ve özellikle Avrupa’dan doktor getirtilmesi, dış basında büyük yankı buldu. ‘Ölmek üzere olduğu’ ve ‘siyasi mirasını kime bırakacağı’ yönünde haberler çıktı. Hastalığı hakkında yayılan bilgilerin etkisini de dikkate alarak Samsun’a çıkışının 19’uncu yıl dönümünde, tarih 19 Mayıs 1938’i gösterdiğinde Ankara Stadyumu’nda Gençlik Bayramı kutlamalarına katıldı. Hastalığına rağmen gençlerin gösterilerini izlemeye giden Ata’ya ilgi büyüktü. O gün o kutlamaya katılan Ankaralılar, bunun Ata’yı son görüşlerinin olduğunu bilemeyecekti. O günün anısına Ankara Stadyumu’nun adı da ‘19 Mayıs Stadyumu’ olarak değiştirildi.
19 Mayıs 1938
19 Mayıs 1938
19 Mayıs 1938
ANKARA’YA ÇEKİLEN O TELGRAF
Atatürk aynı gün törenin ardından hem Hatay konusunda Türkiye’nin kararlılığını göstermek hem de muhataplarına mesaj vermek düşüncesiyle Ankara’dan güney illerine doğru seyahate çıktı. Önce Mersin’e ardından Adana’ya geçti. Buradaki askeri geçit törenlerine katıldı. Askeri geçit törenleri ile ‘ordunun başındayım’ mesajını verdi. Atatürk’ün bu görünürlüğü dış basında hakkındaki ‘hastalık’ ve ‘ölüyor’ söylentilerini kesti. Fakat güney illerine seyahat Atatürk’ün hastalığını iyiden iyiye arttırdı. Atatürk ziyaretlerde iyice yorulmuştu. Ayakta durmakta zorlanırken ateşi de iyice yükseliyordu. Bindiği tren Adana’dan hareket etmeden önce Ankara’ya bir telgraf çekildi; “Geliyoruz, yürüyemeyebilir, stop!”
FALİH RIFKI ATAY ANLATIYOR
Atatürk’ü getiren tren 25 Mayıs 1938’de Ankara’ya ulaştı. Trenden yavaşça indi ve adımlarını atmakta güçlük çekiyordu. O sırada Atatürk’ü karşılayanlar arasında Şükrü Saraçoğlu ile Falih Rıfkı Atay da vardı. Atay o karşılamayı şöyle anlatıyordu; “Ankara istasyonunda son defa selamlamaya gitmiştik. Güneyden gelen trenden indi, garın salonuna kadar güçlükle geldi, ayakta duramayarak oturdu. Yanımda bulunan Saraçoğlu: ‘Falih, Atatürk’ün derisinin rengine bak. Bu bir ölü rengi’ dedi. Daha önce Bursa’da bir kriz geçirdikten sonra vapura binerken Ali Fuat Cebesoy’a ‘Bu bir başka hastalık. Bildiğimiz hastalıklardan değil bu. Akşam şerifler hayırlı olsun’ dediğini işitmiştim. Bu bir ayrılık çeşmesi vedası idi. Atatürk’ü bir daha geri gelinmeyen sefere yolcu ediyorduk.”
ATA’NIN ANKARA’DAN SON AYRILIŞI
Takvimler 26 Mayıs 1938 Perşembe gününü gösterdiğinde Atatürk artık Ankara’dan ayrılacaktı. O gün, Atatürk’ün Ankara’daki son günüydü. Devlet kademesi Ankara Garı’ndaydı. Uğurlamaya gelenler, bu uğurlamanın ‘Ata’nın Ankara’dan son ayrılışı’ olacağını bilemiyorlardı. Atatürk, son tren yolculuğuna çıkarken başkent ilan ettiği Ankara’ya ve Cumhuriyet’i birlikte kurduğu dostlarına da veda ediyordu. Tren, Ankara Garı'ndan 18.30’da İstanbul’a doğru yola çıktı. 27 Mayıs 1938’de İstanbul’a ulaştı. Atatürk, Ankara’da Cumhuriyet’in 15’inci yıl dönümü etkinliklerine katılmayı çok istiyordu. Atatürk’ün Ankara’ya gitmeyi çok istediğini söyleyen tarihçi Koray Şerbetçi bu durumu, “Hatta kıyafetlerini bile seçmişti. ‘15. yılda törenlerde muhakkak orada olalım’ diyordu. Doktorları değil Ankara’ya gitmek, yatağından çıkmasını bile kabul etmiyorlardı. Çok hüzünlendi” diye anlatır. Atatürk, sağlığı iyice bozulduğu için çok sevdiği Ankara’ya bir daha geri dönemedi. 26 Mayıs 1938 Perşembe günü Ankara Garı’ndan uğurlanan Atatürk, 20 Kasım 1938 Pazar günü Ankara Garı’na bu kez Türk milletinin gözyaşlarıyla, Türk Bayrağı’na sarılı olarak geldi...
26 Mayıs 1938
26 Mayıs 1938
26 Mayıs 1938’de Atatürk İstanbul’a giderken Ankara’dan son ayrılışında kendisini uğurlayanlara veda ediyordu. O anları Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk foto muhabirlerinden olan Cemal Işıksel de ölümsüzleştirmişti.
GAZETELERDE ANKARA VEDASI
Atatürk’ün Ankara’daki son günü, uğurlama fotoğraflarıyla beraber gazetelerde de yer almıştı.