BU haftaki konuğumuz, kendisine "verginin gülen yüzü" denilen Prof. Dr. Şükrü Kızılot. Vergi gibi, karmaşık ve çok kişiye soğuk gelen bir konuyu, esprileriyle ısıtıp, herkesin anlayabileceği şekilde, basit olarak anlatabilmek, önemli bir olay.
Hürriyet’teki yazılarından ve TV’deki programlardan tanınan Prof. Kızılot, aynı zamanda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde öğretim üyesi ve Maliye Bölümü Başkanı.
Önce Ankara’dan başlayalım. Ankaralı vergi mükellefleri vergi ödeme yönünden nasıllar?
- Çok kişinin de bildiği gibi, Ankara bir memur kenti. Memurların vergisine gelince, bu konuda sorun yok. Onların vergisi, daha maaşlarını almadan, kaynakta kesinti yoluyla, peşin olarak alınıyor. Zaten ülkemizde ücretliler, toplam gelir vergisinin yüzde 50’sini ödüyorlar.
YÜZDE 13’Ü ANKARA’DAN
Peki, Ankara’da toplanan vergilere baktığımızda, Türkiye genelinde, toplanan vergiler ve tahsilat oranı bakımından Ankara’nın durumu ne?
- Ankaralılar, vergi borcunu ödeme bakımından, titizler. Yıllık bazda yüzde 87 tahsilat oranıyla, Ankara vergi tahsilatının en yüksek olduğu iller arasında yer alıyor. Türkiye’de toplanan vergiler bakımında değerlendirdiğimizde; Türkiye’de toplanan vergilerin, yüzde 13’ü Ankara’dan toplanıyor. Ankara, en çok vergi toplanan iller sıralamasında, İstanbul ve Kocaeli’nden sonra üçüncü geliyor. Kuşkusuz sağlanan başarıda, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı ve bağlı birimlerde çalışanların, başkanından memuruna kadar büyük payı var.
Ankara’dan, Türkiye’ye gelelim. Türkiye genelinde durum nasıl?
-Türkiye’de vergiler, maalesef dolaylı toplanıyor. Toplanan 100 birim verginin, yaklaşık 70 birimi, başta KDV ve ÖTV olmak üzere, dolaylı vergiden oluşuyor. Bir ülkede, dolaylı vergi oranının, dolaysız vergilerden fazla olması, o ülkede vergi adaletinin bulunmadığının kriteri olarak göz önüne alınıyor. Örneğin; AB ülkelerinde, toplanan 100 birim verginin 35 birimi dolaylı vergi. Türkiye’de ise 70 birimi!
Bildiğimiz kadarıyla, vergi gelirlerinin üçte biri, KDV’den oluşuyor. Bu yönüyle, KDV gelirleri, ülkemiz için çok önemli. 2007 vergi tahsilat rakamlarına baktığımızda, KDV yönünden de tahsilat gerilemişe benziyor. Galiba, KDV’de de tahsilat yönünden ciddi bir sorun yaşanıyor.
-Evet. 2007 yılında KDV tahsilat hedefleri tutturulamadı. Hedeflerde, 6 milyar YTL’nin üzerinde sapma oldu. Örneğin, ithalde alınan KDV tahsilatı, 2007 hedefinin 3 milyar YTL gerisinde. Dahilde Alınan KDV’de 20.2 milyar YTL tahsilat hedeflenirken, 16.8 milyar YTL toplanabildi.
Kuşkusuz, KDV tahsilatındaki gerilemeyi yalnızca ücretlilere vergi iadesinin kaldırılmasına bağlamamak lazım. 2007 Temmuz seçimleri nedeniyle, vergi denetimleri gevşetildi hatta birkaç ay bütünüyle kaldırıldı.
Seçim nedeniyle, piyasalarda bir durgunluk yaşandı. Döviz kurlarındaki gerileme, özellikle ithalatla ilgili gelir hedeflerinin tutmasını engelledi.
İsterseniz dolaylı vergilerle devam edelim. Bu konuda vergi oranlarının yüksekliği bakımından da çok sayıda dünya rekoruna sahibiz galiba... Biraz da bunlardan örnekler verebilir misiniz?
VERGİDE DÜNYA REKORU
-Hangi birisini anlatayım, o kadar çok ki Örneğin, akaryakıt fiyatında ve akaryakıttan alınan vergilerde, "dünya rekoru" Türkiye’ye ait... Komşumuz Yunanistan’da akaryakıt fiyatı Türkiye’nin yarısı kadar. Onlar da ithal ediyorlar biz de... Ancak bizdeki "insafsız vergiler" fiyatları yükseltiyor. Olay bu.
Otomobil alımında ödenen vergiler bakımından da "dünya rekoru" Türkiye’deÖ Toplam vergi oranı yüzde 61.6’dan başlıyor ve yüzde 117.1’e kadar çıkıyor. Bu arada ilginç bir durum; verginin de vergisi alınıyor. Örneğin, 2.000 cm3’ü aşan otomobillerden yüzde 84 Özel Tüketim vergisi alınıyor. Ardından bu yüzde 84’ün de yüzde 18 KDV’si alınıyor!... Cep telefonundan alınan vergiler bakımından, üstelik "açık ara farkla" dünya rekoru Türkiye’de... Cep telefonu ile yapılan görüşmeler nedeniyle, değişik adlar altında 7 çeşit vergi katkı payı ve fon alınıyor. Böyle olunca da oran yüzde 56’yı buluyor. Bizden sonra Zambia, Uganda gibi ülkeler geliyor. Bu ülkelerde bile vergilerin toplamı Türkiye’nin yarısı kadar. 60 YKr maliyeti olan sofra şarabından, yüzde 658 vergi alınıyor. Bu da ayrı bir "dünya rekoru."
BÖYLE OLACAĞI ÖNCEDEN BELLİYDİ
Sadece KDV gelir hedefinde, 6 milyar YTL’nin üzerinde bir sapma olması, gerçekten çok önemli. Peki... Örneğin; 2007 yılında, ücretlilere vergi iadesi kaldırıldı. Bunun, KDV tahsilatına bir etkisi oldu mu?
-Olmaz olur mu... Ücretliler vergi iadesi kaldırılınca, insanlar fiş isteme konusunda, istekli olmadılar. Bu gerçeği hep beraber yaşadık. Hatta bazı işyerleri, fiş isteyenlere "Fiş toplama kaldırıldı. Artık vergi iadesi yok" diye, hatırlatma yaparak, fiş vermeye yanaşmadılar. Açıkçası, verilmeyen fişin KDV’si, vermeyenin cebine gidiyor. Olay bununla da bitmiyor. Fiş veya fatura verilmeyen satış, gelir de kaydedilmiyor. Böyle olunca, kazancın gelir ya da kurumlar vergisi de ödenmiyor. Bunun böyle olacağı önceden belliydi. Ücretlilere vergi iadesi kaldırılmadan, Hürriyet’teki yazılarımla, TV ve panellerdeki konuşmalarımla ilgilileri uyardım. Sadece ben değil çok kişi aynı uyarıları yaptı ama aldırış edilmedi.
ARTI KDV DİYE BİRŞEY YOK
Bu açıklamalarınızdan, yüksek oranlı vergilerin, vergi gelirlerini artırmadığı aksine kayıtdışılığı artırdığı sonucu ortaya çıkıyor. Peki... Yakın zamanda vergi oranı düşürülmüş buna karşılık vergi geliri azalmış, somut bir örnek var mı?
Var tabii. Çok canlı bir örnek olarak Kurumlar Vergisini verebilirim. Kurumlar Vergisi oranı, yüzde 30’dan yüzde 20’ye indirildi. 2007 yılı için hedeflenen Kurumlar Vergisi gelirinde, hedefin 2 milyar YTL üzerinde artış oldu.yabancı ülkelerde de bu konuda somut örnekler var.
Çok kişi merak ediyor, Türkiye’de fiş-fatura pazarlığı niye oluyor?
-Bunda, vatandaşın bilgi eksikliğinin de büyük payı var. Mevzuat "bir mal satılıyorsa KDV onun içindedir" diyor. Levhalar "KDV fiyatlara dahildir" diyor. Alışveriş alıcının "ne kadar?" sorusuna satıcının cevabı "30 Lira + KDV" ya da 100 Lira + KDV" ve hemen cümlenin devamı: "Eğer fiş almazsanız KDV’yi düşerim." oluyor. Alıcı da, "ne yapacağım ben fişi, düşün" diyor.
Maliye Bakanlığı’nın televizyonlarda, gazete ilanlarında, panolarda örnekler vererek, bazı mizanseller yaparak, "KDV fiyatın içindedir, aksini kimse söyleyemez, itibar etmeyin" deyip, baskı yapması lazım. Türkiye’de kayıtdışının önemli nedenlerinden biri "+KDV"dir. KDV fiyatlara dahildir. "+KDV diye bir şey söylenemez, söyleyenler suç işliyorlar ama ülkenin maliyesi bu konuda sessiz kaldığı için insanlar "+KDV" diye bir şey var zannediyorlar. Halbuki ’kaldır kafanı kardeşim, bak levhaya, fiyatlar KDV’ye dahildir.’ yazıyor." demek kadar basit.
Türkiye’de kaçağın en önemli nedeni "+KDV"dir. Üstelik bunu çözmekte çok basit, kanun çıkarmaya bile gerek yok. Bir müdahale ile olay çözülür, kayıtdışının önü kesilir.
VATANDAŞ VERGİ UZMANI DEĞİL
Vatandaş "vergi uzmanı" olmadığı için bu ayrıntıyı bilmiyor, saf saf "Peki fatura almayayım" diyor. Bu konuda yeni bir düzenleme yapılıp, tüm satışlar ve hizmetler için bedelin "+KDV" şeklinde belirtilmesi önlenmeli. Hatta vergi mükelleflerine yapılan satış ve hizmetlerde de KDV, bedelin içinde yer almalı. Malın ya da hizmetin bedeli açıklanırken "+KDV" denilmesi önlenirse, bir de fiş ve faturalara "kazı-kazan" getirilerse, belgesiz satışlar ve kayıtdışılık büyük ölçüde engellenmiş olur.
Şarabın yüzde 70’i kaçakİstemiyoruz dediğiniz "dünya rekoru" vergilerin, kayıtdışını olumsuz etkileme yönü var mı ?
- Olmaz olur mu? En somut olanı şarapta. Türkiye’de şarap üretiminin yüzde 70’i kaçak yani kayıtdışı üretilip, kayıtdışı satılıyor. Kaçak akaryakıt, yılların sorunu ve burada ifade edilen kayıp, 2.5 milyar YTL. Cep telefonundaki dünya rekoru vergiler, başka yöntemler geliştirilmesine neden oldu. 22 milyon kişi internet üzerinden haberleşiyor. Böyle olunca Maliye; yüzde 25 Özel İletişim Vergisi, yüzde 18 KDV gibi vergileri, Hazine de yüzde 15 Hazine Payı’nı alamıyor.