Güncelleme Tarihi:
Yaşamında ilk kavgayı orada verir. Küfrün gönül yelpazesi olduğunu orada öğrenir. İlk masum hırsızlığı, komşu bahçesindeki ağaçtan kopardığı erikle yapar. Hayatın acı tatlı birçok olayına hep o sokaklar şahit olmuştur. Bir sabah uyandık; başkentte sokaklar cadde, caddeler sokak oldu. Şaşırdık. Görüntü olarak sokakta bir değişiklik yok. Yani ulaşımda, altyapıda, imarda hiçbir farklılık yok. Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nde alınan bir kararla sokaklar cadde, caddeler ise sokak olmuş. Bu karar ise cadde ve sokakların “ölçüm büyüklüğüne” göre alınmış!
OBJEKTİF BİR KURUL OLUŞTURULMALI
İsim kültürümüz önemlidir çünkü hepimiz adımızın anlamıyla gurur duyarız. Geleneksel yaşamda ad koyma törenleri bile vardır. Türklerde Dede Korkut’tan beri var olan bir gelenektir. Hepsinde ayrı bir ritüel canlanır ve isimlendirme içeriği vardır. Büyük ad verme törenleri bile yapılmıştır. İslamiyet’in kabulüyle birlikte ad koyma törenlerinin içeriği de değişmiştir. İsimler sözlüğü çok satılan kitaplar arasındadır. Kimisi kutsal kitapta bulur ismini, kimisi bir siyasetçide ya da doğada, bir romanın sayfalarında, bir sinema filminde... Bunları günlük yaşama da uyarlayıp sokağa caddeye taşımışız. Sokak ve cadde isimlendirmeleri konusunda keyfiyet son bulmalı. “Gelenin siyaseti” ya da “gidenin politikası” türünden isimlendirme istekleri ortadan kalkmalı. Tarafsız, objektif bir kurul oluşturulmalı. Kurumsal bir ilke oluşturulmalı.
YAŞAM ÖYKÜLERİ SESLİ ANLATILMALI
Bir yönetim, diğerinin koyduğu ismi kaldırıyor. Bu çağa yakışmıyor. Sokak, cadde ve tesis isimlerinde bile ayrışma var. Her bölgenin yetişmiş ünlü bir ismi var. Edirne’de yetişmiş bir ünlü isim Edirne’ye, Ankara’da yetişmiş bir isim başkentte ölümsüzleşmeli. Türk Dil Kurumu uzmanlarından ve halk bilimcilerden oluşan ya da değişik bilim çevrelerinden oluşacak bir kurul belirlenmeli. Siyaset, isimlendirmelerden elini çekmeli. Yazılı kriterler belirlenmeli. Ahde vefa ve saygı gereği birçok parka; siyasetçilerimizin, sanatçılarımızın ve edebiyatçılarımızın adını verdiler. Adı verilen şahsiyetlerin isimlerini biliyoruz fakat kişiliklerini, sanatlarını, yaşamlarını bilmiyoruz. Bence parklara isimleri verilenlerin öz yaşam öyküleri bir bant kaydıyla sesli olarak banklara, kamelyalara, park içindeki toplu dinlenme yerlerine sesli olarak aktarılmalı, dinletilmeli. Unutulmazlıklarına önemli katkı olur.
HER ŞEYİN BİR HİKÂYESİNİ GÖRÜRÜZ
Başkentin sokak isimleri sadece bir isim olmakla kalmamış, Ankara’nın tarihini, kültürünü, edebiyatını, yaşamını yansıtır hale gelmiştir. Şimdilerde “kent belleği” diye anılan hafıza o tabelalara nakşedilmiştir. Kimi zaman karşınıza bir devlet büyüğü olarak çıkar, kimi zaman bir tarihi anlatı olarak çıkar, kimi zaman memleketimizde çok sevdiğimiz bir il adı olarak çıkar. Aslında başkentte değil sadece, tüm dünyada sokak levhaları bu şekilde karşımıza çıkar. Yabancı bir ülkede Oxford Street, London Center diye çıkan sokak tabelaları; Kızılay Meydanı, Ulus Anafartalar Caddesi, Tunus Caddesi, Tunalı Hilmi Caddesi, İzmir Caddesi, Necatibey Caddesi olarak karşımıza çıkar... Sokaklardaki o tabelalarda her şeyin bir hikâyesi, kahramanı, olay örgüsü görmek mümkündür. Anılar, kentin sokak lambalarıdır, o anılar bizleri aydınlatır. Sokak tabelaları da bu tanım içindedir. Kent mobilyaları içinde sayılırlar. Hepimize adresi buldurur, kargodan eşyaların bize ulaşmasını sağlar, navigasyonumuza yön verir. Pusulamız ve kılavuzumuz olurlar.
MAVİ BEYAZDAN KIRMIZI BEYAZA
Ankara’yı önceleri siyah beyaz, mavi beyaz ve şimdilerde ise kırmızı beyaz renkli tabelalar süslemiştir. Kızılay’ın ya da Ulus sokaklarının ve Çankaya’nın caddelerinin tabelalarında çok şey görmekteyiz. Şehirlerde bir hikâye anlatılır. Bu sokak tabelalarında, geçmişten bugüne geleneğimiz içinde bulunan yaşanmışlıklara şahit oluruz. Bir gerçeklik aynasıdır. Dünya ülkelerine baktığımızda Londra’da beyaz ve siyah tabela, Venedik’te beyaz ve sarı, Paris’te mavi üzerine beyaz tabelalar... Roma’da ise imparatorluğun izlerini mermer tabelalarda görmekteyiz. Gelin Ankara’da bu tabelalara bir göz atalım. Önceleri mavi zemine beyaz olarak tanımlanan tabelaların altına ilçe ve mahalle adı yazılıydı. Örneğin, Denizciler Caddesi tabelası bu şekilde, yine çaprazındaki Çanakkale Sokak da bu şekilde tabelada yer alıyor. İleride Anafartalar Caddesi de bu şekilde şimdilerde yenilenmiş tabelalar kırmızı metal üzerine daha ince ve uzun beyaz bir yazı ile adlandırılmış en alta ilçe adı yazılmış ve mahalle de yazılmış. Altındağ, Çankaya, Mamak gibi kırmızı üzerine beyaz...
SAYI YERİNE İSİMLENDİRMEK ÖLÜMSÜZ KILIYOR
Örneğin Ulus’ta Kedi Sevenler Sokağı Yunus Emre Enstitüsü binasından başlar Sanayi Caddesi’ne kadar uzanır... Yine bu semtte ünlü Anafartalar Caddesi var. Ankara’nın her yerinde bir tasnif yapılsa ne isimler çıkar bu tabelalardan ne kahramanlar... Tarihimizin büyük isimlerinden ülke isimlerine, çiçek isimlerinden şair adlarına, siyasetçilerden dünyanın ünlü devlet adamlarına, birçok mesleklere kadar ismi bu levhalarda görebiliriz. Dediğim gibi daha önceleri mavi ve beyaz belediye armalı sokak tabelaları şimdilerde kırmızı ve beyaza dönüşmüş durumda. Mahalle ve ilçe adı da alt bölüme eklenmiştir. Sokakları sayılarla adlandırmak yerine, isimlendirmek sokağı “ölümsüz” kılıyor... Celal Bayar Bulvarı... Cinnah Caddesi... Taşkent Caddesi... Atatürk Bulvarı gibi... Sizlere Ankara’da fotoğraflarını çektiğim sokak ve cadde isimlerini sunuyorum. Hepsi Türkiye hepsi Ankara hepsi tarihimiz ve kültürümüz... Geçerken sadece bir sokak tabelası olarak bakmayalım hikâyesini, kahramanlarını da unutmayalım...