Ankara'da bir kral

Güncelleme Tarihi:

Ankarada bir kral
Oluşturulma Tarihi: Aralık 25, 2006 00:00

Birinci Lig’de Ankaragücü, Galatasaray ve PTT’de top koşturdu. İki kez Türkiye gol kralı oldu. 7’si A milli olmak üzere, 21 kez Ay-Yıldızlı formayı giydi. Dürüstlüğü, insancıllığı ve sıcak yaklaşımı ile gönüllerde ayrı bir taht kurdu.

YAŞI 68... Maşallah zıpkın gibi... Uzun boyu ve iri vücudu ile çok heybetli... Kendisini, aldığım çikletlerden bilirdim. Döneminin en ünlü futbolcularından biriydi. Çocukluk yıllarımda çikletlerin içinden, fotoğrafı çıkardı. İki kez, gol krallığı tahtına oturdu. O müthiş golcülüğünün yanı sıra, dürüstlüğü, insancıllığı ve sıcak yaklaşımı ile gönüllerde ayrı bir taht kurdu. Hep sevildi, sayıldı. Mütevazı yapısını her daim korudu.

Evet, Ertan Adatepe ile hoş bir sohbet yaptım. İnanılmaz keyifli oldu. Adatepe, bilinmeyenleri ve ilginç olayları tek tek ortaya koydu. Buyurun okuyun, beğeneceğinizden eminim.

- Türk futbolunun çok önemli isimlerinden biri olduğunuzu biliyorum. Ama genç nesil için, kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

- Birinci ligde Ankaragücü, Galatasaray ve PTT’de top koşturdum. İki kez Türkiye gol kralı oldum. 7’si A milli olmak üzere, 21 kez Ay-Yıldızlı formayı giydim.

- Sizin döneminizde gol kralı olmak da, her babayiğidin harcı olmasa gerek. Galatasaray’da Metin Oktay gibi bir efsane vardı.

- Metin Oktay’ın en iyi olduğu dönemde, iki kez kral tahtına çıktım. 1965-66 sezonunda 19 golle, 1966-67 sezonunda ise 29 golle, krallık koltuğuna oturdum. Hatta bir keresinde rahmetli Metin Oktay, gol krallığını kendisine bırakmamı istedi.

- Nasıl yani?

- Rahmetli beni aradı ve ’Sezon sonunda kitap çıkartacağım. Eğer kral olursam, kitabım daha çok satar. O bakımdan izin verirsen, kral ben olayım’ dedi.

- Herhalde, kabul etmediniz.


- Eder miyim! ’Olabiliyorsan, sen ol’ dedim. Olamadı. Bu yüzden de kitabını çıkartamadı.

- Peki başa dönelim, futbola nasıl adım attınız, nasıl popüler oldunuz?

- Mahalle arasında oynuyordum. Dönemin ünlü isimlerinden Vahap Özaltay, futbol okulu açtı. Ben de kaydoldum. Bir gün, Güneşspor antrenörü Avni Bulduk geldi ve ’Bizde oynar mısın’ dedi. Heyecanlandım, ’Tabi gelirim. Ama benim ayakkabım yok’ dedim. Rahmetli de bunun üzerine ’Sana bir futbol ayakkabısı. Gel bizde forma giy’ karşılığını verdi.

- Transfer ücreti olarak, futbol ayakkabısı!


- Teklif böyleydi. Avni hocanın bu sözü karşısında şaşırdım. Cevap veremedim. Ama transferim olmadı. Başka bir gün Kazım Türesin, ’Bak Ertan, Hacettepe-Beşiktaş maçı var. Bu karşılaşmada sen, Hacettepe formasını giyeceksin. Hadi göreyim’ dedi.

- Herhalde, o maçta kendinizi kanıtladınız.

- Ne gezer! Bana bir ayakkabı verdiler ve yedek soyundurdular. Son yirmi dakika ’hadi gir oyuna’ dediler. Girdim. Ama bendeki heyecanı görmelisiniz. İnanılmaz. Çünkü Beşiktaş’ta öyle bir savunma vardı ki, anlatmam mümkün değil. Eşref, Ali İhsan, Nusret... Öyle ki, ben onları çikletlerden tanıyordum. Çikletlerin içinden, fotoğrafları çıkıyordu. Ben bu fotoğrafları biriktiriyordum. Nasıl heyecanlanmam! Onları birden karşımda görünce titremeye başladım. Oynayamadım. Sahada hayalet gibi gezdim. Zaten gencecik bir çocuğum. Bu transfer macerası da hüsranla sonuçlandı.

- Önemli bir fırsatı kaçırmışsınız.

- Fikret Bilal vasıtasıyla, Ankaragücü genç takımına gittim. Menajerliğimi de eniştem Raşit Giray yaptı. Kısa süre sonra genç milli takıma seçildim. Daha sonra da Ankaragücü A Takımı’na yükseldim.

İtfaiye ışığında gece maçı

- Ayakkabım yoktu dediniz..

- Yoktu. Bir gün 19 Mayıs Stadı’nda gece maçı oynayacağız. Tabii o zamanlar, şimdiki gibi ışıklandırma falan hak getire. İtfaiye arabası geldi, arabanın ışıklarını duvara verdi, saha o şekilde aydınlatıldı. Ama benim ayağımda beyaz lastik ayakkabı vardı. Utandım. O beyaz lastik ayakkabıyı, siyaha boyadım ve öyle oynadım.

- İnanamıyorum.


- Ankara’da Posta caddesinin orada Devrim ilkokulu vardı. Bu okul daha sonra yıkıldı, Modern çarşı yapıldı. İşte ben bu Devrim ilkokulunun sahasında yetiştim. Sahanın yanında Yeni Hamam vardı. Topu, hamamın duvarlarına vurdururdum. Bıkmadan usanmadan binlerce kez vururdum. Bileklerim ağrırdı. Top tekniğimi, gücümü, stilimi böyle geliştirdim. Bunun mükafatını, ilerleyen yıllarda gördüm.

- Şimdi ki futbolcular ’idman bitse de, bir an önce duşa girsek’ hesabı yapıyorlar.

- Maalesef. Güç kazanayım diye, atletizm sahasında Ekrem Koçak ve Muharrem Dalkılıç gibi ünlü sporcularla antrenman yapardım. Ailem fakirdi. Annem ayakkabı alırdı, üç günde altı eskirdi. Tabii futbol oynamaktan. Sonunda At Pazarı’na gittim. Bir asker postalı aldım. Ne de olsa postalın altı çok kalın. Bu şekilde postalla top oynadım.

- Sizin bir de Galatasaray maceranız var.

- 1956-57 sezonunda Ankaragücü’nde forma giyiyordum. Mithatpaşa Stadı’nda Galatasaray’a karşı oynuyorduk. Galatasaray’ın kalesinde Turgay Şeren vardı. Deniz tarafındaki kaleye doğru bir akın yaptık. Topa çok sert bir vurdum, gol oldu, top iç direkten döndü. Galatasaray’ı o dönem çalıştıran İngiliz teknik adam George Dick, benim için ’hemen bu oyuncuyu alın’ demiş.

- Aldılar mı?

- Aldılar. O yıl, Kadri Aytaç da astronomik bir para karşılığı Galatasaray’dan Karagümrük’e gitti. Beni, Kadri Aytaç’ın yerine aldılar. Ama Galatasaray’ın kadrosunda Metin Oktay vardı. Kolay mı, Metin Oktay’ı yedek bırakmak. Uyum sağlayamadım. İki sene kaldım, 10 maç ya oynadım, ya oynayamadım. Ankara’ya geri dönmek istedim. Ama Gündüz Kılıç bana haber yolladı. O günlerde Feriköy’ü çalıştıran Gündüz hoca, ’Bir yere ayrılma. Seneye ben Galatasaray’a geleceğim. Metin Oktay ise Palermo’ya gidecek. Ben de seni banko oynatacağım’ dedi. Nitekim Gündüz hoca Galatasaray’a geldi, Metin Oktay, Palermo’ya gitti. Ama ben Ankara’ya döndüm.

- Peki iki kez gol kralı olmanıza rağmen, niye sadece 7 kere A milli olabildiniz?

- O zamanlar A milli takım, İstanbul’un tekelindeydi. Kolay mıydı öyle, A Milli Takım’a gitmek. Şimdi basit. O dönemler Lefter, Can, Kadri gibi inanılmaz futbolcular vardı.

Hırs yaptım kral oldum

- Ankaragücü’nden, PTT’ye transferiniz sırasında biraz heyecan yaşadığınızı duydum.

- Gol kralı olduğum sezon, Ankaragücü beni satmak istedi. MKE yöneticileri, sırf para için böyle yaptı. Çünkü bana da, kulübe de 60’şar bin lira verilecekti. Ama ben gitmek istemiyordum. Bu yüzden yöneticilerime, ’Bana 35-40 bin lira verin, PTT’ye gitmeyeyim’ dedim. Kabul etmediler. Günlerce ağladım. Ağlaya ağlaya PTT’ye gittim. O hırsla da PTT’de gol kralı oldum. Ankaragücü ise küme düştü. Beni satanlar, Ankaragücü’nü küme düşürenler ise kulüpten kaçtı.

- Peşpeşe iki yıl gol kralı olan ender futbolculardan birisiniz.


- PTT’de teknik direktörümüz Bülent Giz idi. Kadroda da Tamer Güney, Yılmaz Yücetürk, Yusuf gibi müthiş isimler vardı. Ama Bülent hoca, beni kaptan yaptı. ’Kaptan olursan, sorumluluk alırsın, gol kralı olursun’ dedi. Haklı çıktı.

- Sizin futbol oynadığınız dönemde imkanların çok kısıtlı olduğunu biliyorum.

- Çamurların içerisinde futbol oynardık. Bileğimize kadar batardık. Çamurun içinden ayağımızı zor kurtarırdık. Futbol ayakkabısı da yoktu. Hatta bir gün bunu Rıdvan Dilmen’e söyledim, ’eskiden olsaydın, oynayamazdın’ dedim. ’Haklısın abi’ dedi.

- 100’ler kulübüne üyesiniz, değil mi?

- Birinci ligde 122 gol attım. Haliyle üyeyim. Ayrıca, 6-1 biten Ankaragücü-İzmirspor maçında 5 kez fileleri havalandırdım.

- Sorması ayıp değilse, çok para kazandınız mı futboldan?


- 1966 yılında Ankaragücü’nden, PTT’ye transfer olurken 60 bin lira aldım. O zaman için müthiş paraydı. Bu para ile Bahçelievler’den bir daire aldım. Halen bu dairede oturuyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!