Güncelleme Tarihi:
"Ankara’yı iyi bilmeyenler, çok fazla da Ankara’da yaşamak istemezler.
Özellikle de İstanbullular. Bizim İstanbul Milletvekilleri olduğu gibi gelir, hemen İstanbul’a geri giderler."
n Ankara’yı hayatında görmemiş birisi, sizden kentinizi tarif etmenizi isteseydi neler anlatırdınız?
- Ankara her şeyden önce Başkent. Ankara’nın en özel kimliği, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkent’i olması. Her şeyden önce onu anlatırdım. Başkentlere insanlar dışarıdan gelince, şehir dışından ya da ülke dışından, biraz daha fazla kravatlı insan görürler. Aslında bunu her başkentte, hangi ülkenin başkentine gitseniz görürsünüz. Ankara, eskiden daha çok öyleydi. Tabi şimdi büyüdü, artık sanayisi de var ticareti de var. Ama genelde de şöyle bir şey var doğrusu, Ankara’yı iyi bilmeyenler, çok da iyi anlamazlar. Çok fazla da Ankara’da yaşamak istemezler. Özellikle de İstanbullular’ı kastediyorum. Bizim İstanbul Milletvekilleri olduğu gibi gelir, hemen İstanbul’a geri giderler. Ben Ankara’da geçirdim ömrümü, Ankara’yı çok iyi biliyorum. Mahallelerini, sokaklarını, caddelerini, nerede ne var, çevre ilçelerini, köylerini... Ankara, her büyük şehirde olduğu gibi her şeyin bulunduğu, her zevkin bulunduğu, her mekanın bulunduğu, kim ne arıyorsa aradığını bulabileceği lezzetle yaşanacak bir şehir diye bakıyorum.
KİTAPLARIMI KIZILAY’DANALIYORUM
n Doğal olarak yoğun bir tempo içindesiniz. Ankara’da bu temponun yarattığı stres ve yorgunluğu üzerinizden atmak için gittiğiniz bir yer var mı?
- Çok var. Ankara’nın ilçeleri zenginliklerle doludur. Sadece Beypazarı biliniyor, bu ilçemiz tabi ki güzel. Beypazarı çok donatıldı, zenginlikleri var ama, diğer ilçelerimizin hepsinin de kendine göre zenginliği var. Dediğiniz gibi boş vakti az olan birisiyim. O kıymetli boş vakti, kültür ağırlıklı harcamaya çalışırım. Kitapçılarda ya da çok iyi bir film varsa sinemada. Bilkent ortamı Ankara’ya yeni bir zenginlik getirdi ve genellikle orayı tercih ediyorum. Kitapçılar için de farklı yerler var, ağırlıkla Kızılay çevresindeler. Oraları da tercih ediyorum. Ama şunu da söyleyeyim, bizim öğrencilik dönemimiz biraz ’Eski Ankara’ ağırlıklı geçti. Zaten o zaman Ankara, ’Eski Ankara’ idi daha doğrusu. Kızılay yeni gelişiyordu, bu dediğim 60’lı yıllar. Çankaya, Gaziosmanpaşa tarafı, henüz yok denilebilecek durumdaydı sosyal hayat olarak. Ben Cebeci’ye çok giderim. Ankara Hukuk Fakültesi mezunuyum. Öğrenciler için o çevre, çok önemlidir. Hala o dönemden kalan çizgiler de vardır.
İSTANBULVE ANKARA ARASINDA ÇEKİŞME VAR
n Hükümette sizinle birlikte beş bakanımız hukuk fakültesinden mezun. Diğer Bakanlarımız İstanbul Hukuk mezunu ve Ankara Hukuk’ta okuyan sadece siz varsınız. bir çekişme ya da şakalaşmaya konu oluyor mu bu durum?
- Yok olmuyor, daha doğrusu burada fakülte kökenleri falan çok da fazla gündeme gelen şeyler değil. Ama o eski yıllarda, bizim öğrencilik yıllarımızda Türkiye’de iki tane hukuk fakültesi vardı. Birisi İstanbul, diğeri Ankara. Şimdi sayıları çoğalsa da, o zaman başka yoktu. Dolayısıyla Ankara ve İstanbul arasında daima biraz çekişme vardı. Hatta üniversiteye girmeden önce tercih yaparken zor verilen bir karardı, (İstanbul mu, Ankara mı?) denirdi. Öyle bir çekişme vardı. Hukuk fakültesi mezunu da çoğaldı artık. Diğer fakülte veya üniversite mezunlarının arasındaki dayanışma gibi, hukuk fakültesi mezunları arasında fazla bir dayanışma da yok sanırım.
Merkez Bankası Başkent’e yakışır
n Sohbetimizin başında Ankara’nın en hakim özelliğinin ’Başkent olması’ olduğunu söylediniz. Merkez Bankası ve bazı finans kurumlarının merkezlerinin İstanbul’a taşınması, uzun süre konuşuldu. Tepkiler ortaya kondu. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?
- Onlar çok erken değerlendirmeler. Henüz çok ileri bir niyet, ileri bir karar söz konusu değil. Çok ortalıkta konuşulan, tartışılan bir konu da değil. Ama hassasiyeti sebebiyetiyle Ankaralılar, bunun duyulmasını bile önemsediler. Ben de önemsiyorum tabi o manada. Doğrusu işin finans boyutu ya da uluslararası gelişmelere paralel olarak bu kurumların nerede olması gerektiği ile ilgili kanaatlere saygı duyarım. Onları daha iyi bilecek insanlar var.
Ama biz Ankaralı olarak Ankara’yı artık hem iş merkezi, hem ticaret merkezi, hem finans merkezi, yani bir metropol olarak da görüyoruz. Yani ’Eski Ankara’ değil artık. Bu değerlendirmeler yapılırken biraz öyle bakılmalı. Ama Ankara daha kuru bir başkent, resmi kurumların ağırlıkta olduğu ve hayatı onların adeta şekillendirdiği bir kent olarak gündemdeydi. Öyle değerlendirilirdi. Şimdi öyle değil. Ankara’da çok ciddi bir sanayi potansiyeli var, mevcutlar ve yeni kurulanlar. Ticaret olarak öyle. Nüfusu zaten 4 milyonun üzerine çıkmış, bir metropol haline gelmiş. Özellikle merkez bankaları biraz da başkentlerdedir genelde. Bu hükümet içinde veya resmi çevrelerde çok ileri seviyede bir tasarı ya da konu değil henüz.
Çinçin Bağları’nda hayat aynen devam ediyor
n Peki o günlerden bugünlere hiç değişmeyen bir şey var mı Ankara’da size göre?
- Ankara’da hiç değişmeyen belki, (ki şimdi yeni başladı değişmeye) o yılların gecekondu bölgeleridir. Cebeci’den öbür taraftır, benim de şimdi seçim bölgem. Biliyorsunuz Çinçin Bağları çok meşhurdur. Çinçin bağları ile Gülveren, Ankara’nın en eski gecekondu bölgeleridir. Ve hala, inanın o eski hayat, neredeyse aynen devam eder. Ufak tefek oralarda konutlarda değişiklik olmuştur. Oraların şartları değiştirilmiştir. Altındağ Belediye Başkanımız yoğun bir çaba sarf ediyor. İlk defa Çinçin’de yıkımlar ve yeni konutlar, yeni caddelerin yapımına başlandı. Onun dışında Ankara doğrusu çok değişti, yani eski yapıları bulamıyorsunuz artık.
O zamanlar Kızılay’da, öğrencilik yıllarında iyi sinemalar, iyi filmler vardı. Bunların hepsi yok oldu. Farklı iş merkezleri oldular ya da kapalı çarşı haline geldiler. Bunu daha önce de çeşitli yerlerde söylemiştim. İsmi ve köftesinin kalitesi değişmeyen bir tek ’Bizim Köfteci’ var Cebeci’de. O bizim öğrencilik yıllarımızda da ’Bizim Köfteci’ idi. Sahipleri falan değişti ama, orası öğrencilik yıllarının tadını bugüne dek getirdi. Lezzetleri hep aynı, bizim yerel damak tadı dediğimiz köfteyi onlar yaparlar.
ASKİ köylere de açıldı
n Ankara’da sizi çok şaşırtan bir şey var mı?
- Çok şaşırtan bir şey yok. ’Sizin için en büyük sorunlardan birisi nedir?’ diye sorarsanız, bizim kenar mahallelerimizin alt yapıları. Büyükşehir Belediye Başkanı ile sık görüşüyorum. Tabi daha çok ASKİ’nin görev alanı bu alt yapı. Kenar mahallelerdeki hayatla merkezdeki hayat, fizik altyapı olarak da sosyal alt yapı olarak çok farklı.
n ASKİ’nin ana faaliyet konusu olan alt yapı yerine, asfalt çalışmalarına yönelmiş olması da zaman zaman eleştirilen bir konu.
- Asfaltı ASKİ döküyor, epeyce yapıyor. Bunu şöyle değerlendirmek lazım. Büyükşehir Kanunu ile büyükşehirin alanı genişledi. Çevresinde 50 kilometrelik alan içindeki köy, belde hepsi büyükşehir içine girdi. Oraları da asfalt bekliyor şimdi, altyapı bekliyor. ASKİ, oralara da açıldı.
YARIN
2. BÖLÜM
Osman Gökçek’in Çankaya adaylığına nasıl bakıyor?
Muzaffer Eryılmaz için neler söyledi?
Ankara’nın hangi sorunları çözüldü?
Başkentliler, kentlerine sahip çıkıyor mu?