Oluşturulma Tarihi: Mart 26, 2010 00:00
Ankara Uluslararası Film Festivali nedeniyle Ankara’ya gelen oyuncu Mert Fırat ile Ankara ve senaryosunu yazıp başrolünü oynadığı Başka Dilde Aşk filmi üzerine konuştuk. Ankara Hürriyet’in sorularını yanıtlayan başarılı oyuncu Fırat, Ankara’dan kopamadığını belirtti.
MERT Fırat, çocukluk ve gençliğinin geçtiği gönlündeki Ankara’yı ve neden bu kentten kopamadığını anlattı. Binbir Gece dizisinde canlandırdığı Burak karakteriyle tanınan, ardından Kapalı Çarşı dizisiyle de adından sıkça söz ettiren başarılı oyuncu Fırat, sanatla tanıştığı şehir olan Ankara’nın hayranı olduğunu söylüyor.
Ailem istemedi
Ankara Hürriyet’in sorularını yanıtlayan Fırat, Ankaralı izleyicilerin seçici ve mesafeli olduğunun altını çizdi.
Ankaralı olduğunuzu biliyorum. Bunun dışında kimdir Mert Fırat? Sizi tanıyalım biraz.
Liseden sonra Rus Dili’ni kazandım Konya’da ama gitmek istemedim. Sonra bir arkadaşımın vasıtasıyla İsveç’e gittim. Orada Radyo?Televizyon?Medya Yönetimi okudum. Ama mezun olamadan 2001 yılında tekrar Ankara’ya döndüm.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü Oyunculuk Anasanat Dalı Bölümü mezunusunuz. Tiyatroyla tanışmanız nasıl oldu peki?
Ortaokuldan beri vardı ilgim. Şöyle ki; okuduğum o yıllarda bir hocamız vardı, bizi iki gruba ayırmıştı. Her hafta bir oyun ve skeçler yazmamızı istedi, hem de İngilizce olarak. Bu şekilde farkında olmadan adım atmış oldum aslında. Ve lise yıllarında ‘Ben oyuncu olmak istiyorum’ dedim. Ama ailem ilk önce karşı çıktı. ‘Önce üniversite oku sonra oyunculuğunu yap’ diyerek.
Ankara seyircisi daha seçici
2006’da okulum bitmişti. Ankara’da Ekin Sahnesi ve Ankara Sanat dışında çok fazla özel tiyatro seçeneğim yoktu. Hayallerimden birisi de İstanbul’da Oyun Atölyesi’nde çalışmaktı. Oyun Atölyesi sınav açmıştı. Sınava girdim, ‘Hırçın Kız’ oyunu için seçildim. Gidip gelmek zor olacaktı, İstanbul’a yerleştim.
Tiyatro sektörünü değerlendirecek olursanız eğer, Ankara ile İstanbul arasındaki farklılıklar neler?
Sektör İstanbul’da, Ankara’ya oranla daha hareketli. Seçeneğiniz çok fazla. Ankara seyircise daha seçici ve mesafeli. Fakat şöyle bir şey var; Ankaralı her fırsatı değerlendirmesini çok iyi biliyor. Eğer yılda 10 festival oluyorsa Ankarayı bunun en az sekiz tanesine gidiyor. İstanbul’da durum tam tersi.
Çok fazla festival düzenleniyor ama İstanbul seyircisi bunun sadece yarısına ilgi gösteriyor.
İletişimsizliği tersine kurmak
Bİraz da Başka Dilde Aşk filminizden bahsedelim. Filmin, hem senaristi hem de başrol oyuncususunuz. Filmin senaryosu alışılmışın dışında. Yazmaya nasıl karar verdiniz?
Oyunculuk yapmak istediğim tek şeydi. Orta okulda yazdığım ufak tefek skeçler olmuştu ama hiçbir zaman yazdıklarımı saklamak aklıma gelmemişti. Sonra kafamda böyle bir aşk hikayesi yazma planı vardı. Tesadüfen İlksen Başarır’la tanıştım. birlikte oturduk ve senaryomuzu yazdık.
Bu öykü yakınlarınızda yaşandı mı peki?
Ortaokuldayken işitme engelli bir arkadaşım vardı. Onların bizlerle kurmaya çalıştığı iletişim hep ilgimi çekmişti. Bu yüzden o dünyayı iyi biliyorum. Bir de dizilerde ve filmlerde tüm karakterlerin idealize edilmiş olması benim canımı sıkıyordu. Bana gerçekçi gelmiyordu yani. Onur’u idealize edilenin tersine kurdum.
Onur da biraz ideal bir karakter olmuş ama...
Hiçbir problemi olmayan insanlar idealize ediliyor. Biz ise tersini yapıp, bir işitme engelliyi idealize ettik. Kızın çağrı merkezinde çalışması da bu sebepten ötürüdür. Amacımız çağımızın sorunu olan iletişimsizliği tersine kurmaktı, bir paradoks yaratmak.
Onur da ideal bir karakter olmuş ama...
Genelde hiçbir problemi olmayan insanlar idealize ediliyor. Biz ise tersini yapıp, bir işitme engelliyi idealize ettik. Kızın çağrı merkezinde çalışması da tam da bu sebepten ötürüdür. Amacımız çağımızın sorunu olan iletişimsizliği tersine kurmaktı, bir paradoks yaratmak.
Eğitilmesi gereken aslında bizleriz
Başka Dilde Aşk’a, basit bir aşk filmi demek mümkün mü?
Biz hep aşk filmi diye tanımlıyoruz. 21. yüzyılın aşkı nasıl olur diye soruyoruz. Filmin cümlesi hiç konuşmadan anlaşabilir miyiz? İletişimin çok şekli ve yönü var ama o da bir yerde tıkanıp kalıyor. Yine anlaşamıyorlar, yine problem yaşıyorlar. Tam da bu noktadan hareketle alternatif bir iletişim yolu bulduk ve insanlara bunu anlattık. En ilkele döndük, insanların birbirini izleyerek anlaşabileceğini anlattık. Başka Dilde Aşk’ta ötekileştirilen her şeye karşıyız biz.
Role hazırlanırken sizi en çok etkileyen şey ne oldu?
Bir kere işitme engelliler tüm hissettiklerini mimiklerine yansıtıyorlar. Asla riya yok. Çok samimi, kısa ve öz konuşuyorlar. O dünya beni çok etkiliyor. Bazen hayatta öyle zamanların yaşanmasını istiyorum. Yapmacık sevgiler bir süre sonra kendisini ele veriyor. Filmde böyle şeylere yer vermemeye özen gösterdik. Eğitilmesi gereken aslında engelliler değil bizleriz. Bu problemle onlar yaşıyor zaten.
Yüzleşmeliyiz
Senaristliğe devam etmeyi düşünüyor musunuz?
Evet, hatta ikinci senaryomuzu yazdık. Filmin ismi Atlı Karınca. O da Türkiye’de sıklıkla yaşanan ensest ilişkiyi anlatıyor. Kaçtığımız her şeyle yüzleşmek istiyoruz. En azından ben yazdığım senaryolarda özellikle bunun üzerine düşüyorum.
Ankaralı olarak, Ankaralılara söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Ankara’ya aşık bir adamım. Bazen İstanbul’da sırtımı denize dönüp oturuyorum. Sektör buraya kayarsa koşa koşa gelirim. Ankaralı seyircilerden istediğim şey ise, lütfen seçici olsunlar. Hangi filme ya da oyuna yatırım yaptıklarını iyi bilsinler.