Güncelleme Tarihi:
Büyük deprem felaketinin yaraları sarılmaya devam ederken, Ankara Kent Konseyi’nden (AKK) ‘başkente bir deprem müzesi kurulması’ önerisi geldi. AKK Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, farkındalık oluşturmayı ve yaşanan felaketin gelecek nesillere aktarılmasını amaçlayan müze için çalışma yaparak ilgili kurumlarla temasa geçeceklerini söyledi. Yılmaz, müze önerilerinin detaylarını şöyle anlattı:
İNSANLARIN DUYARLILIĞINI ARTTIRMALIYIZ
“Deprem konusunda farkındalığı gelecek kuşaklara aktarmak, depremde yaşananların ve yazılanların da toplanacağı, ihmallerinin de esere dönüştürüleceği bir deprem müzesi yapmak lazım. Çünkü insanlar görerek anlıyorlar. Bu konuda yazılmış binlerce esere zaten bakmış olsaydık, bugün ibret alırdık. Dere yatağına bina yapmazdık, kumun içerisinde çakılımız olurdu. Bina altına oto galeri yapmak için sütun kesmezdik. Dayanıklı beton yerine ‘100 lira daha aşağı’ diye ucuz beton satın almazdık. Demir donatısına dikkat ederdik. Kanunlar, yapı denetim büroları, belediyelerin disiplini, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yaptırımı yeterli olmuyor. İnsanlarımızın duyarlılığını arttırmamız lazım. Bu da kanunla değil, çocukluktan başlayarak eğitimle, farkındalıkla ve toplumsal baskı ile olur.
DEPREMİ ALFABE GİBİ ÖĞRENMEK ZORUNDA
Yüz ölçümünün yarısı deprem kuşağında olan bir ülke, anaokulundan itibaren depremi alfabe gibi öğrenmek zorunda. Bu toplum alfabe ile beraber deprem farkındalığını ve afeti de öğrenmek zorunda. Toplumun bu konudaki denetimini açık hale getirmemiz lazım. İyiliği ahlak haline getirmemiz lazım. Hepimizin birbirini denetlemesi lazım. İçerisinde oradaki yaşanmışlıkları anlatan fotoğraf kareleri olmalı. Tevfik Fikret’in, Yaşar Kemal’in tarihte bu ülkede yaşanmış depremlerle alakalı harika yazıları var, bunlara yer verilmeli. 14 milyon kişinin etkilendiği bu olayın içerisinden on binlerce yazı çıkacak. Bilimsel makaleler, tartışmalar olacak. Toplanan enkazların bir an önce toprağın altına sürüklenmesi bu konuyla ilgili farkındalığımızı engeller. O en kötü hikâyeleri, en kötü yapıları, insan hatasından kaynaklanan hikâyelerin tamamının kesitlerini alıp müzenin konusu yapmak zorundayız.
BÜTÜN HİKÂYELERİ YAŞATMAK ZORUNDAYIZ
Bölge acılarını yaşarken biz de burada o acıyı anlatıp gelecek kuşaklara farkındalık bırakmak için bu sorumluluğu almak zorundayız. Yazılan bütün yazıları, orada kaybolan bütün hikâyeleri, mektupları, takdirnameleri, başarıları, gömdüğümüz bütün hikâyeleri yaşatmak zorundayız. Ailelerin tamamı kaybolduysa o depremde, biz o ailelerin hikâyelerini toplu olarak yaşatmak zorundayız. Bunun için de bir müzeye hatta müzelere ihtiyaç var. Dünyanın ve Türkiye’nin her yerinden gelen insanların ziyaret edip yaşananları ibretle görebileceği bir müze olmalı. Ülkelerin başkentleri o ülkenin bütün hikâyesinin sergileneceği yerdir. Ulusal farkındalığımızın gelişmesi, 84 milyonun bütün acısının, kederinin yaşanacağı yer olacağı için Ankara Milli Mücadele’nin karargâhı olarak farkındalığın da karargâhı olmak zorunda. Bununla ilgili içerik çalışacağız, ilgili kurumlarla temasa geçeceğiz, bu konunun Ankara’da bir müzeye dönüşmesi için adım atacağız.”