Oluşturulma Tarihi: Şubat 18, 2007 00:00
Patron patrona köşemizin bu haftaki konuğu bir öğretim üyesi. Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümü Başkanı Prof. Dr. İhsan Sabuncuoğlu. Prof. Sabuncuoğlu; geleceğin yöneticilerini ve patronlarını yetiştiren çok aktif, girişken, üretken ve iş dünyası ile çok yoğun ilişkileri olan bir bilim adamı.
VELİ SARITOPRAK : Endüstri Mühendisliği nedir? Endüstri mühendisleri ne yapar?
Prof.Dr. İHSAN SABUNCUOĞLU : Endüstri mühendisliği insan, makine, malzeme, bilgi, enerji ve parasal kaynakların en etkin bir şekilde kullanımını sağlayarak ürün ve hizmetlerin üretiminde kullanılan sistemlerin tasarımını, işletilmesini ve yönetilmesini sağlayan bir mühendislik dalıdır.
Endüstri Mühendisliğini günümüzün modern matematik ve istatistik ve yöntemlerini bilişim teknolojileri ile birlikte etkin bir şekilde kullanarak firmalara para kazandıran bir mühendislik dalı olarak düşünebiliriz.
Bilkent Endüstri Mühendisleri Bölümünün iş dünyasına ne tür katkıları oluyor? Bu bölüm mezunlarının Türkiye ve dünyadaki yeri nerededir?
Aralarında Arçelik, Man, Knauf, Ors, Doğadan, Türksat,
Aselsan, Efes, TAI, Tepe, Türk Traktör ve STS gibi Ankara’da kurulmuş bulunan şirketlerinde olduğu bir çok firmaya proje yaparak sanayi ve iş dünyasının karmaşık problemlerini çözüyoruz. Son 10 yılda 175’in üzerinde proje gerçekleştirilerek firmalara her biri 250-750 bin dolarlık katma değer sağlayan işler yapıldı ve halen 23 proje devam etmektedir. Projeler öğrencilerimizle birlikte gerçekleştiriliyor. Bu sayede öğrencilerimiz eğitimleri sırasında elde ettikleri bilgileri uygulayabilme şansını yakalayabildikleri gibi gerçek hayat projesi nasıl gerçekleştirildiğini, ekip çalışmasını öğreniyorlar, rapor yazma, sunum yapma becerilerini ve insan ilişkisi ile çevresiyle iletişim kurma becerilerini geliştiriyorlar
Dünyada eğitim kurumlarının kalitesini ölçen en yaygın ve kabul görmüş olan sistem ABD’nin Accreditation Board of Engineering and Technology (ABET) adlı kuruluşunun verdiği Akredite Eşdeğerliğidir. Bunu Türkiye’de ilk kez alan endüstri mühendisliği bölümü biziz. Ülkemizde bu önemli akreditasyonu ikinci kez almış bizim dışımızda başka bir mühendislik bölümü de yoktur . Bugünlerde üçüncüsünü alamaya çalıştığımız bu belge aslında bizim Bilkent’te öğrencilerimize sunmuş olduğumuz kaliteli eğitimin bir göstergesidir.
Siz, TÜBİTAK’ta "Makine ve İmalat Teknolojileri Alan Komitesi" üyesisiniz. Bu komite neler yapıyor? Bugüne kadar desteklediğiniz projeler neler?
Biz TUBİTAK içinde Makine ve İmalat teknolojileri grubu olarak AR-GE desteği alacak projeleri belirlemeye çalışıyoruz. Bu kapsamda şu anda Dünya pazarlarında satılan bir çok yenilikçi ürünler tarafımızdan desteklenerek geliştirilmiştir. Bugüne kadar firmalara sağlanan TUBİTAK tarafından sağlanan ARGE desteği yarım milyar dolara yaklaşmıştır.
Üniversite-Sanayi işbirliği konusunda ne düşünüyorsunuz?
Üniversite ve sanayi işbirliği konusunda ülke olarak çok gerideyiz. Gerek sanayi kuruluşları ve gerekse üniversiteler birbirlerinde çok uzak ve farklı beklentiler içerisindeler. Sanayici çok kısa vadeli veya günlük düşünüyor. Üniversiteler ise genellikle uzun vadeli ve daha çok kalıcı işler yapmak istiyorlar. Ayrıca üniversiteler yapıları gereği organize olup sanayicinin ihtiyaçlarına hızlı bir şekilde cevap verebilecek durumda değiller. Genellikle sanayici üniversiteyi kendilerine eleman yetiştiren kurum olarak görüyor. Birlikte AR-GE yapabilecekleri ortakları olarak görmüyorlar. Böyle olunca birbirinden kopuk iki toplum ortaya çıkıyor. Üniversite ve sanayinin arasındaki kopukluğa çok üzüldüğünü söyleyen Prof. Sabuncuoğlu bu konuda uzun bir zamandır araştırma yaptığını ve yakın bir gelecekte konuyla ilgili elde ettiği tespitleri, düşünce ve önerilerini bir raporla akademik ve iş dünyası ile paylaşacağını söylemiştir.
Ankara’nın geleceği ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Rektörümüz Prof. Dr. Ali Doğramacı’nın da söylediği gibi Ankara bir bilim ve kültür şehri. Türkiye’nin en iyi eğitim veren ve araştırma yapan mühendislik, tıp, hukuk, fen ve sosyal bilimler fakülteleri Ankara’da bulunmaktadır. Bana göre eğitim için ülkemizin en uygun şehri diyebiliriz. İstanbul gibi çok ciddi
trafik sorunu olmayan daha ekonomik ve kolay yaşanabilir bir şehir. Velilerin de çocuklarını gönül rahatlığıyla okutabilecekleri güvenli ve temiz bir şehir.
Sanayi ve iş dünyası penceresinden baktığımızda Ankara’nın çok stratejik bir konumunda olduğunu görüyoruz. Önümüzdeki 10 yıl içinde Ankara’nın ekonomimizdeki rolünün giderek artacağını düşünüyorum. Çünkü artık batıdaki pazarlar büyük oranda doymuş bulunuyor. Esas pazarlar doğuda yani Ankara’nın doğusunda. Doğu ve güney Anadolu bölgesi, Orta Asya cumhuriyetleri, İran, ve Irak gibi ülkeler firmalarımız için çok büyük fırsatlar yaratıyor. Bu durumu önceden gören firmalar daha şimdiden Ankara ofislerini açarak doğudaki pazarlara erişmeye çalışıyorlar. Çünkü Ankara bu firmalara gerek maliyet açısından ve gerekse doğuya hızlı lojistik sağlama adına büyük avantajlar yaratıyor. Açıkçası Ankara gelecekte tam bir sıçrama noktası olacak. Özellikle yeni havalimanının etkin kullanımıyla Ankara ülkemizin iş ve ticaret hayatındaki etkisini daha fazla hissetireceğini. Zaten var olan kaliteli üniversiteleriyle ve teknoparklarıyla iyi yetişmiş insan gücü bu noktada Ankara’nın diğer önemli bir avantajı olarak ortaya çıkıyor.
MS-Veli SarıtoprakEsas pazarlar doğuda yani Ankara’nın doğusunda. Doğu ve güney Anadolu bölgesi, Orta Asya cumhuriyetleri, İran, ve Irak gibi ülkeler firmalarımız için çok büyük fırsatlar yaratıyor. Bu durumu önceden gören firmalar daha şimdiden Ankara ofislerini açarak doğudaki pazarlara erişmeye çalışıyorlar. Çünkü Ankara bu firmalara gerek maliyet açısından ve gerekse doğuya hızlı lojistik sağlama adına büyük avantajlar yaratıyor. Açıkçası Ankara gelecekte tam bir sıçrama noktası olacak.
Patronlara önerilerArtık eskisi gibi patron olabilmek için zengin olmak gerekmiyor! Günümüzde bilgili olmak ve bu bilgiyi iyi kullanmak çok daha önemli hale gelmiştir. Geleceğin patronlarına aşağıdaki özeliklere sahip olmalarını öneriyorum:
1. Çok iyi matematik ve analitik düşünme yeteneğini kazanmış olmak
2. Mesleğindeki gelişmeleri yakından takip edebilecek bir temeli oluşturmuş olmak
3. Bilgi teknolojilerini çok iyi kullanmak
4. Lider
5. Girişimci olmak
6. Kontrollü bir şekilde risk alabilmek
7. Modern yönetim tekniklerini bilmek
8. İnsan ilişkileri ve çevre ile iletişim kurabilmek
Türkiye AB’ye girmelidirYUNANİSTAN’ın Ankara Büyükelçisinin eşi Athina Yenimata-Kritiku, Türkiye’nin AB üyeliğinin desteklenmesi ve Türkiye’nin AB’ye girmesi gerektiğini söyledi. Yunan sefire, Türkiye’deki yaşamını, düzenlediği sosyal etkinlikleri ve çalışmalarını A.A muhabirine değerlendirdi. Türkiye’nin AB’ye üyeliğiyle ilgili bir soru üzerine, "Türkiye’nin AB üyeliği desteklenmeli ve Türkiye AB’ye girmelidir" diyen sefire, siyasetle sıradan bir insan kadar ilgilendiğini ve hayatında insani boyutun daha derin olduğunu söyledi. Athina Yenimata-Kritiku,
SİYASETEDAHİLOLAMADIM "Eğer eşimle tanışmamış olsaydım, ’Sınır Tanımayan Doktorlar’a katılacaktım. Benim için siyaset başka bir alan, sıradan bir insan kadar ilgilendim ama, hiçbir zaman dahil olmadım" dedi. Türkiye’ye gelmeden 5 gün önce evlendiğini anlatan Yunan sefire, "Amacım tamamen yeni bir ülkeyi ve halkı tanımaktı. Türk insanını tanımanın yolunun diplomatik hayatın biraz dışında kalabilmek olduğunu düşünüyorum" dedi.
Paris önerildi ama Ankara’ya geldiYunanistan Büyükelçisi Yorgo Yenimatas’ın Ankara’ya atanmadan önce, kendisine önerilen Paris Büyükelçiliğini reddettiğini ve tamamen kendi tercihiyle Ankara’ya atandığını kaydeden sefire, "Eşime öncelikle Paris önerildi. Eşim, Paris’i reddetti ve Ankara’ya gelmek istedi" diye konuştu. Bu seçimin uzun yıllar Fransa’da yaşamış olduğu için ilk aşamada kendisini şaşırttığını belirten sefire, "Ancak daha sonra Ankara’nın benim için en iyi
seçim olacağını, çünkü Türkiye’nin tamamen yepyeni bir ülke olduğunu düşündüm" dedi.