Güncelleme Tarihi:
İnşaat Müdhendisleri Odası (İMO) Ankara Şubesi Su Çalışma Grubu, Başkent’te son zamanlarda etkili olan yağışların sebep olduğu su baskınlarıyla ilgili Ankara Hürriyet’e önemli açıklamalarda bulundu.
Oda’dan yapılan açıklamada su baskınlarının en önemli sebebi olarak Ankara’nın kentsel teknik altyapısının yetersizliği gösterilirken, diğer sebepler de şöyle sıralandı:
* Ankara’nın genelde kentsel teknik altyapısı, özelde kentsel drenaj sistemi (yağmursuyu ve pissu kanalizasyon ağı) yetersizdir.
* Kentsel drenaj, birleşik sistem ağırlıklı olduğundan taşkın sırasında evsel atıksu ve pissular yüzeye çıkarak, sel sularına karışmaktadır.
* Yapılaşma yatayda ve dikeyde çok büyük alanlar kaplamıştır.
* Yoğunluğu artan alanların ulaşım, su, kanalizasyon, elektrik, gaz vb. ihtiyaçlarına koşut altyapı planlaması ve yapımı gerçekleştirilememiştir.
* Fosil yakıtların aşırı kullanımından, artan karbon salınımından ve iklim değişikliğinden dolayı yağışlar düzensiz ve aşırı olamaya başlamıştır.
* Ankara çanağı içerisinde yeşil alan azalmıştır.
* Eski yeşil alanları bina, kule ve iş merkezleri’nin çatıları örtmüştür.
* Ankara toplu taşımanın değil, otomobillerin kenti durumuna dönmüştür.
* Bunun sonucu yeni yollar açılmış, her yol asfaltlanmış; açık toprak, akışa geçecek suyu emecek yeşil alan kalmama noktasına gelmiştir.
* Kaldırımlar yollara, yollar asfalta dönmüştür. (Sadece 2013’te Ankara’da dökülen asfalt 7 milyon 500 bin tonu bulmuştur.)
YEREL YÖNETİM SORUMLU
Yaşanan su baskınlarından yerel yönetimleri sorumlu tutan oda yetkilileri, “Eğer derelerin, çayların, akarsuların üzerini kapatır, kesitlerini daraltır, altlarına beton döküp toprakla temasını engeller, üstünden yol geçirir, çevresini imara açarsanız gün gelir su, kendi mülküne sahip çıkar” ifadelerini kullandı.
FARKLI KAVRAMLAR
Su baskını, sel ve taşkın olaylarının farklı kavramlar olduğunun da belirtildiği açıklamada, şöyle denildi:
“Sel, tıpkı deprem gibi doğal bir olaydır. Taşkın, sel sonucu meydana gelen akımın, oluştuğu havzayı drene eden akarsuyun normal yatağının dışına taşması ile çok daha geniş bir alanı etkisi altına almasıdır.
Su baskını ise, insan faaliyetlerinin sürdüğü, sürdürüldüğü konut, otopark, alt-üst geçit, sanayi ya da ticaret alanları gibi mekânların; işlevlerini yerine getiremeyecek biçimde can ve mal emniyeti açısından riskli durumların oluşmasına neden olan su ile kaplanmasıdır.”
HAZİRAN YAĞMURLARI
Başkent’te, haziran ayında etkili olan yağışlar nedeniyle çok sayıda ev ve iş yerini su bastı, kavşaklar göle döndü, araçlar mahsur kaldı, vatandaşlar boğulma riski yaşadı. Hafızalarda kalan olaylardan bazıları şunlar:
* 4 Haziran’da etkili olan sağanak yağış sonrası Yenimahalle’de ASELSAN Kavşağı olarak da bilinen Bağdat Caddesi ile 296. Cadde’nin kesişimdeki kavşak, gölete döndü. Yoldan geçmeye çalışan vatandaşlar, mahsur kaldırkları araçlarından kendi çabalarıyla kurtuldu.
* 4 Haziran’da, Keçiören’deki Fatih Köprüsü’nün altındaki yolda da su baskını nedeniyle çok sayıda mahsur kaldı. Elmadağ’da ise bazı dükkan ve bodrum katları su bastı.
* 5 Haziran’da, Keçiören’e bağlı Güçlükaya Mahallesi’nde bir istinat duvarı, yanında bulunan apartmandaki üç dairenin balkonunu çökertti ve evleri çamur bastı.
* 12 Haziran’daki yağmur sonrası ise, Mamak’a bağlı Durali Alıç Mahallesi’nde yaşanan su baskını sebebiyle Neşet Ertaş Caddesi’ndeki dükkanları su bastı, cadde üzerindeki araçlar sürüklendi ve caddenin Samsun Yolu ile kesiştiği Boğaziçi Köprülü Kavşağı göle döndü. Kavşak su nedeniyle sürüklenen onlarca araç ve molozla dolarken, Samsun Yolu’nda da uzun araç kuyrukları oluştu.