‘Altındağ’ demek ‘Ankara’ demektir

�

HÜRRİYET ANKARA KENTİNİ YAŞIYOR

Hürriyet Ankara, ‘Altındağ’ı Keşfet’ turuna çıktı. Altındağ Belediye Başkanı Asım Balcı’nın ev sahipliği yaptığı programda, başkentin kalbi Altındağ’ın tarih, kültür-sanat ve lezzet duraklarını gezdik.

ALTIN ROTA OLUŞTURULDU

“Ankara, Altındağ’da kurulmuştur. Bu nedenle ‘Altındağ’ demek, ‘Ankara’ demektir. Altındağ Belediye Başkanı Asım Balcı, ilçesini bu sözlerle özetliyor. Başkentin cazibe merkezlerinden tarihi Ankara Kalesi başta olmak üzere tarihi ve kültürel birçok mekâna ev sahipliği yapan Altındağ Belediyesi, turizme ivme kazandırmak amacıyla kentin ilk dijital turizm rehberi olan ‘Altın Rota’ mobil uygulamasını hayata geçirdi. Yaptıkları çalışmalarla, Altındağ’ın artık Ankara’ya yolu düşenler için ‘gezilecek yerler listesi’nin başında yer aldığını söyleyen Başkan Asım Balcı, ‘Altın Rota’yı anlattı:

ANKARA KALESİ’Nİ DAHA ÇOK ANLATMAMIZ GEREKİYOR

“Tarihi belgelere baktığınızda, tarih boyunca Ankara’nın Altındağ bölgesinde kurulmuş ve yerleşim bölgesi haline gelmiş olduğu açıkça görülür. Ankara, Altındağ’da kurulmuştur. Bu nedenle ‘Altındağ’ demek, ‘Ankara’ demektir. Ankara’yı Ankara yapan neredeyse tüm değerler Altındağ’da yer alır. Bu yüzden Altındağ, ‘eski Ankara’ olarak bilinmektedir. Altındağ, Ankara’da yaşayanlar veya Ankara’ya yolu düşenler için ‘gezilecek yerler listesi’nin başında yer alıyor artık. Listenin en başında ise Ankara Kalesi bulunuyor. Bizim, kaleyi Ankaralılara daha çok anlatmamız ve tanıtmamız gerekiyor. Kale; sokakları, hanları, müzeleri, camileri ve konaklarıyla âdeta yaşayan tarih. Hep birlikte bu tarihe sahip çıkmalıyız ve yaşatmalıyız. Biz buradaki potansiyelin farkındayız. Kalede hayata geçirdiğimiz dönüşüm çalışmaları ile de bölgeyi geleceğe en güzel şekilde hazırlıyoruz.

ANKARA TURİZMİ İÇİN ÖNEMLİ BİR AÇIĞI KAPAMIŞ OLDUK

Altındağ Belediyesi olarak Türkiye Belediyeler Birliği’nin de desteği ile başkentin ilk dijital turizm rehberini oluşturduk. Bu sayede Ankara turizmi için de önemli bir açığı kapamış olduk. Altın Rota’yı akıllı telefonuna indiren biri, oluşturduğu kültür, sanat ve tarih dolu rotalarla Ankara’nın aslında gri bir şehir olmadığını, keşfedilmeyi bekleyen bir hazine olduğunu görebiliyor. Ben hem Ankaralıları hem de Ankara’ya gelen misafirlerimizi Hacı Bayram Veli’nin ahilik kültürüyle yoğurduğu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet’imizi ilan ettiği, milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’mızı kaleme aldığı ve binlerce yıldır Frig, Roma, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapan kentimizi Altın Rota ile keşfetmeye davet ediyorum.”

TURİSTE REHBER OLUYOR

Altın Rota yerli ve yabancı turistlere, bulundukları konum veya beklentilerine göre alternatif rotalar sunuyor. Uygulama sayesinde, turizm rotalarının güzergâh ve içerikleri belirleniyor, bu bilgiler yabancı dil seçeneğiyle de ziyaretçilere aktarılıyor. Bir kullanıcı, bilgilendirme notları ve kısa film gibi uygulamalar aracılığıyla, ziyarete geldiği noktayı daha iyi tanıyabiliyor. Uygulamada mimari yapıdan müzelere, spor tesislerinden otellere, kaybolan eserlerden sinemalara kadar detaylı bilgiler yer alıyor. Ankara tarihinin büyük bir kısmını oluşturan Altındağ bölgesinde bulunan ve günümüze ulaşmış tarihi mekânların derlendiği Altın Rota’da müze ve diğer yerlere ilişkin puanlama ve yorumlar da bulunuyor.

TÜM ANKARALILARI BAŞKENT MİLLET BAHÇESİ’NE BEKLİYORUZ

Altındağ’ın ‘gezilip görülebilecek’ o rotalarından bazıları ise şöyle:

ANKARA KALESİ KÜLTÜR VE SANAT EVİ

* Ankara Kalesi’nde bulunan Altındağ Belediyesi Kültür ve Sanat Evi, geleneksel sanat dallarını icra eden birbirinden değerli sanatçılara ev sahipliği yapıyor. Sanat Evi’nde linol baskıdan minyatüre kadar pek çok değişik sanat dalı, başarılı sanatçılar tarafından icra ediliyor. Usta eller burada hem yeni eserler ortaya çıkarıyor hem de geleneksel sanat dallarıyla tanışmak ve sanata katkıda bulunmak isteyen herkese eğitim veriyor.

ALTIN MEKAN KÜTÜPHANESİ

* Başkent Millet Bahçesi’nde Altındağ Belediyesi tarafından Ankara’ya kazandırılan Altın Mekan Kütüphanesi, başkentin dört bir yanından gelen ziyaretçilerin büyük beğenisini topluyor. Kütüphane, her yaştan kullanıcı tarafından çok beğenilse de burayı en çok kullananlar arasında gençler başı çekiyor. Ders çalışan, sınavlara hazırlanan, araştırma yapan ya da sadece okumak isteyen gençler, gün boyu Altın Mekan Kütüphanesi’nde kaliteli zaman geçiriyor. Üstelik çalışma salonunu kullanan öğrenciler için günün belirli saatlerinde çay, kek, poğaça ve simit ikramı da var.

CENAB-I AHMET PAŞA CAMİİ

* Ulucanlar Caddesi’ndeki Cenab-ı Ahmet Paşa Camii, 500 yıldır ayakta duran, çok değerli ve çok önemli bir tarihi miras. Mimar Sinan’ın Ankara’daki tek eseri. Ayrıca klasik Osmanlı mimarisinin Ankara’daki tek temsilcisi. Tarihi bilgilere göre Kanuni Sultan Süleyman’ın vezirlerinden olan Cenab-ı Ahmet Paşa adına yaptırılan bu camii Altındağ’ın ilgi gören tarihi yapılarından.

ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ

* Türkiye Cumhuriyeti’nin serüvenine en başından beri tanıklık eden birkaç yer varsa bunlardan en önemlisi hiç kuşkusuz Ulucanlar Cezaevi... 1925’te cezaevi olarak inşa edilen, infazlara ve mahkûm isyanlarına tanıklık eden, Türk siyasi ve edebi hayatının önemli isimlerinin kaldığı Ulucanlar Cezaevi, koridorlarında artık kültürü, sanatı ve yeni umutları ağırlıyor. Soğuk koğuşlarında Bülent Ecevit’ten Muhsin Yazıcıoğlu’na, Kemal Tahir’den Necip Fazıl Kısakürek’e, Ahmet Arif’ten Cüneyt Arcayürek’e, Nazım Hikmet’ten Osman Yüksel Serdengeçti’ye kadar pek çok tanınmış ismi konuk eden Ulucanlar Cezaevi bugün ziyaretçilerine yaşanmışlıkları aktarıyor.

BAŞKENT MİLLET BAHÇESİ

* 29 Ekim 2021 tarihinde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan Başkent Millet Bahçesi, Ankara’daki çok önemli bir boşluğu doldurdu. Millet bahçesinin hem Altındağ hem de Ankara için çok önemli bir değer olduğunu belirten Belediye Başkanı Asım Balcı, “Millet bahçeleri projesi, son yıllarda şehircilik adına atılmış en önemli adımlardan biri. Ankara’nın en büyük millet bahçesi Altındağ’da açıldığı için hem mutlu, hem de gururluyuz. İnşa edilen her millet bahçesi, bulunduğu bölgeye sosyal, kültürel ve ekonomik değer katarken aynı zamanda bir cazibe alanı haline geliyor ve şehirlerimize büyük bir değer ve zenginlik katıyor. Tüm Ankaralıları Başkent Millet Bahçesi’ne bekliyoruz” diyor.

HANDE FIRAT’IN 5 ‘ALTIN’DAĞ TAVSİYESİ

1) İstanbul’da yaşayıp denizi görmemek neyse, Ankara’da yaşayıp da Ankara Kalesi’ni görmemek odur. Bu yüzden ilk tavsiyem ve ‘mutlaka görün’ diyeceğim yer, sırları ve öyküleriyle Ankara Kalesi... Kale kapısından iç kaleye girişte âdeta zaman tünelinden geçmiş hissini yaşayacak, surlara çıkıp manzaraya baktığınızda ise başkente bir kez daha aşık olacaksınız.

2) Altındağ Ulus’tur... Ulus ise Cumhuriyet... Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere en büyük armağanı olan Cumhuriyet’in ilan edildiği Ulus’a gitmeden olmaz. Hele hele Cumhuriyet’in 100’üncü yılına girmeye hazırlandığımız şu dönemde, eski TBMM binalarına başka bir gözle bakmak, ‘Atatürk’ü an(la)mak’ için büyük bir fırsat.

3) Yaşadığımız bu kentin manevi mimarı Hacı Bayram Veli’yi de unutmayalım. Altındağ Belediyesi, hem Hacı Bayram Veli’yi hem de Ankara’yı anlatan çok özel bir müzeyi Hamamarkası’nda açtı. Hacı Bayram Veli Müzesi’ni de mutlaka ziyaret edin. Gitmeyen, görmeyen çok şey kaçırır.

4) Ve tabii ki Mehmet Akif Ersoy da Ankara için ayrı bir öneme sahip. İstiklal Marşı’mızın Altındağ’da yazıldığını biliyor muydunuz? O zaman Hacettepe’deki Taceddin Dergâhı da sizleri bekliyor...

5) Kitapseverler burada mı? Son tavsiyem ise sizler için... Özellikle öğrencilerin yeni buluşma noktası haline gelen Başkent Millet Bahçesi’nde, Altındağ Belediyesi’ne ait Altın Mekân Kütüphanesi’ndeki kitaplar arasında kaybolabilirsiniz.

�

HACI BAYRAM VELİ’Yİ TANI VE ANLA

‘Altındağ’ı Keşfet’ turumuzun ilgi çeken noktalarından birisi de Altındağ Belediyesi’nin Hamamarkası’nda yeni kurduğu Hacı Bayram Veli Müzesi oldu. Bu özel müze, Ankara’nın manevi mimarı Hacı Bayram Veli’yi kişisel eşyalarıyla birlikte anlatıyor. Müzede ayrıca dönemin Ankara’sı ve Ahilik kültürünü tanımak da mümkün.

Ankara’nın manevi mimarı Hacı Bayram Veli’nin yıllardır koruma altında olan özel eşyaları, Altındağ Belediyesi tarafından kurulan Hacı Bayram Veli Müzesi’nde ilk kez görücüye çıktı. Müze, açıldığı günden bu yana ziyaretçilerden yoğun ilgi görüyor. Hamamarkası bölgesinde Hacettepe Mahallesi Koyungözü Sokak’ta yer alan müze ile ecdad yadigârına sahip çıktıklarını vurgulayan Altındağ Belediye Başkanı Asım Balcı, şu bilgileri verdi:

İLK KEZ BİR MÜZEDE SERGİLENİYOR

“Ecdadımızın yadigârı olan önemli eserleri ve kültürel değerleri, gelecek nesillere sapasağlam ve yakışacak bir şekilde aktarabilmek için elimizden ne gelirse yapıyoruz. Müzede, Hacı Bayram Veli’nin tasavvuf anlayışı, ekolü ve yaşam felsefesi ile, yaşadığı dönemdeki Ankara’nın hayranlık uyandıran kent tarihi ve ahilik kültürü ele alınıyor. Ankara Etnografya Müzesi’nde yıllardır koruma altında bulunan Hacı Bayram Veli Koleksiyonu, ilk kez bir müzede sergileniyor.

ZİYARET ETMEYE DAVET EDİYORUM

Bu koleksiyonda; Hacı Bayram Veli’nin murakka hırkası, hırkası, gömleği, Hacı Bayram Veli’nin kısa külahı, Hacı Bayram Veli’nin uzun külahı, Hacı Bayram Veli Sancağı, Bayrami taçları ve dönemin şairlerinin Hacı Bayram Veli üzerine yazdığı şiirlerin bulunduğu levhalar ziyaretçiler ile buluşuyor. Hacı Bayram Veli, Anadolu’nun her yerinde yüzyıllardır unutulmayan, çok sevilen bir düşünür ve mutasavvıf. Onun yaşamını ve Ahilik kültürünü müzemizde anlatıyoruz. Özel eserleri yakından görmek, Hacı Bayram Veli’yi tanımak ve anlamak isteyen herkesi bu anlamlı müzeyi ziyaret etmeye davet ediyorum.”

MÜZEDE NELER VAR

Müze, toplamda 500 metrekarelik bir alana sahip. Müzedeki ara kapılar aynı zamanda bir zaman koridoru olarak planlandı. Ziyaretçiler bir hikâye çerçevesinde, bir zaman diliminden diğerine geçiyor. Müzede anlatılan hikâye ise dört ana başlıkta aktarılıyor. Böylece her başlık bir diğerine hazırlık yapıyor, ziyaretçiler anlam bütünlüğünü kaybetmeden temaları birbirine bağlayabiliyor. Başlıklar aynı zamanda müzenin dört salonuna da adını veriyor. Bu salonlar Ankara Salonu, Ahilik Salonu, Hacı Bayram Veli Salonu ve Bayramilik Salonu olarak adlandırılıyor. Hacı Bayram Veli, müzede, usta bir öğretici, bir mürid, bir mürşid, bir şehrin manevi lideri olarak tüm yönleriyle ele alınıyor. Müzede Ahi Ankara’sını sembolize eden eserlerden oluşan üç vitrin, Derviş Çeyizi’ni oluşturan eserlerden oluşan iki vitrin ve Hacı Bayram Veli’nin Etnografya Müzesi’nde bulunan koleksiyonunun sergileneceği yedi vitrin bulunuyor.

DOĞDUĞU EV VE ÇEVRESİ DE YENİLENİYOR

Altındağ Belediyesi, Solfasol Mahallesi’nde Hacı Bayram Veli’nin doğduğu ev ve çevresini de yeni bir çalışma ile tarihi dokuya uygun hale getiriyor. Eski gecekonduların yıkıldığı bölge yeni bir görünüme kavuşturulacak. Çevre temizliği ve düzenlemeyle müze niteliğindeki evin restore edilerek daha çok görünür olması hedefleniyor. Çalışmalar tamamlandığında genelde sadece bilenlerin ziyaret ettiği evin daha çok tanınması ve ziyaretçi çekmesi de hedefleniyor. Tarihi caminin de restore edildiği bölgeye kütüphane, meydan kültür evi de kazandırılacak. Altındağ Belediye Başkanı Asım Balcı, “Ecdad yadigârı olan bu değerli eseri ve bölgeyi gelecek nesillere sapasağlam ve yakışır şekilde aktarmayı hedefliyoruz” dedi.

KISACA HACI BAYRAM VELİ

Mutasavvıf ve şair olan Hacı Bayram Veli’nin asıl adı Numan bin Ahmed’tir. 1352 yılında eski adı Zülfadl olan Solfasol Köyü’nde doğdu, 1429 yılında Ankara’da vefat etti. Kara Medrese’de hocalık yapan Hacı Bayram, döneminde halk arasında saygı duyulan biriydi. ‘Ankara’nın manevi mimarı’ olarak adlandırılan Hacı Bayram’ın türbesi, bugün kendi adını da taşıyan Ulus’taki Hacı Bayram Camii’nin bitişiğinde yer alıyor.

ANKARA KALESİ’NİN LEZZET DURAKLARI

Hürriyet Ankara’nın ‘Altındağ’ı Keşfet’ turunda, siz okurlarımız için ‘lezzet durakları’ notları aldım. Tarihi Ankara Kalesi’nden önerilerim şöyle:

KINACIZADE KONAĞI

Kınacızade Konağı’na çok çok eskiden de gelmiştim. O zamanki halini hatırlamıyorum ancak şimdiki hali, adına da kaleye de yakışmış. ‘Müze-restoran’ gibi düşünürseniz, atmosfere de uyum sağlarsınız. İçindeki tarihi eşyalar, kütüphane ve duayen tarihçi Halil İnalcık’ın çalışma odasının etkisinden olsa gerek, restoranda yediğiniz-içtiğiniz her şeyin lezzeti farklılaşıyor. Geçmişin havasına kapılıyorsunuz.

KURŞUN ASKER KAFE

Kale içinde Kale Kapısı Sokak’ta küçücük bir mekân ve yeni bir tarzı var. İlk defa rastlamıştım ki zaten yeni açılmış. Abla Bircenaz ile kardeşi Emircan’ın bir girişimi. Lokum ve şeker satıyorlar. Kahve ve çay da var tabii ki. Boy boy kurşun askerlerin de teşhir edildiği tarihi dükkânın atmosferi nefis. Renkli görüntülerin tarihle harmanlandığı kurşun askerleri beğendiyseniz, satın alabiliyorsunuz. Gittiğinizde mutlaka uğramanız gereken bir yer.

TAŞ BEBEK KAFE

Bir koleksiyonerin yıllarca biriktirip, çoğunlukla Doğu Avrupa’dan toplayıp sergilediği dört bin civarı taş bebek var bu kafede. Kalenin hemen girişinde, saat kulesinin yanı başında, nefis Ankara manzarasına karşı yudumladığınız çayın lezzeti de nefis. Hem bebeklerle hem de manzarayla fotoğraf çektirmek için bile gidilir.

KEBAPÇI EMİN USTA

Kaleyle ve kale esnafıyla özdeşleşmiş Koyunpazarı yokuşundaki efsane esnaf lokantası Kebapçı Emin Usta’ya mutlaka uğramalısınız. ‘Yüz on bir’ (az kuru, az pilav, az cacık) siparişi verin. Kendinize güveniyorsanız ‘iki yüz yirmi iki’ deyin, hepsi tam geliyor. Ardından köfteniz gelsin, gömülün. Kuzu şiş ve pirzolası da şahane... Midenizde boşluk kalırsa, onlardan da tadın. Olmazsa bir daha ki sefere... Nasılsa müptelası olacaksınız.

SADIK USTA OLTU CAĞ KEBAPÇISI

Kaleye giderken önünden geçiyorsunuz. Öğlen saatlerine denk geldiyseniz, yayılan cağ kebabı kokusu sizi avlıyor, aç değilseniz bile birden acıkıyor, ağzınız sulanıyor. Hürriyet Ankara ekibiyle birlikte önünden geçerken toktuk, ancak Sadık Usta’nın taze taze pişen gevrek şişlerden ikram etmesine ‘hayır’ diyemedik, yumulduk.

NEFİSE’NİN YERİ ÇERKES MANTI EVİ

Ankara Kalesi’ne giderken iki katlı küçücük dükkândaki, Nefise’nin nefis mantısını (hıngal), özellikle hamur işi ve mantı düşkünüyseniz mutlaka duymuşsunuzdur. Çerkes usulü hazırlayıp pişirdiği patatesli, peynirli ve kıymalı ‘hıngal’ı yediğinizde, el lezzetinin diğerlerinden farklı olduğunu anlıyorsunuz. Ispanaklı ve peynirli ‘fıççın’ın da tadına bakın, doyamayacaksınız. Finalde yiyeceğiniz un ve tereyağı ile kısık ateşte iki-üç saat boyunca kavrulan ‘pakuh’un damağınıza bırakacağı lezzeti unutamayacaksınız.