Güncelleme Tarihi:
Çağın Kırca(vokal-ukulele), Cansu Turgut(rhodes piyano), Ozan Özgül(bas gitar), Can Sürmen(davul) ve Hakan Karaaslan(trompet) isimlerinden oluşan grup, müzik kariyerlerindeki hedeflerini Ankara Hürriyet’e anlattı.
* Kişisel müzik serüveniniz nasıl-ne zaman başladı?
ÇAĞIN KIRCA: Bir enstrümanla ilk yakın temasım orta okuldayken oldu. Bir gün, yıllardır evde yatan gitarı çıkardım; ‘Ben gitar çalmaya başlıyorum’ dedim. Müzikle olan serüvenim ise daha eski. Çok küçük yaşta şarkı söylüyordum.
CANSU TURGUT: Lisede gitar çalmaya başladım ve o andan itibaren müzik her şeyin önüne geçti. Üniversite yıllarımda ise çeşitli gruplarla çalmaya başladım.
OZAN ÖZGÜL: İlkokul 3’te klasik gitar kursuna giderek başladı. 4 ay sürmesi gerekiyordu ama 3’üncü ayda bıraktım. Seneler sonra babam kendine bir bas gitar aldı. Ki o zamanlar bas gitarın ne işe yaradığını bile bilmiyordum. O gitar yaklaşık 3 sene boyunca olduğu yerden milim oynamadı. Sonra bir sabah uyandım ve ‘Ben bu gitarı çalacağım& dedim. Şimdi bakıyorum da 10 seneyi geçmiş.
CAN SÜRMEN: Ortaokul dönemlerime dayanıyor. O zaman izlediğim Tony Royster Jr. adlı 7 yaşındaki bir davulcudan etkilenip başlamıştım davula.
HAYDİ YARIN STÜDYOYA GİRELİM
* Peki nasıl bir araya geldiniz?
ÇAĞIN KIRCA: Bu grup, bu haliyle hep aklımda vardı. Ben evde şarkılar yazıp, ufak kayıtlar alırken Ege Tülek diye bir arkadaşımla beraber müzik yapmaya karar verdik. Düzenlemeler de yapıyorduk çıkan şarkılara. Bir gün, “Bunu kaydetsek bunları kimler çalacak?” diye sordu. Can’ı ve Ozan’ı bir süredir tanıyordum. Ayrı ayrı gruplarda çaldıkları dönemdi, beraber bir şey yapmak istiyordum. Hakan liseden arkadaşım, zaman zaman onunla bir araya gelip şu an yaptığımıza benzer şeyler yapmaya çalışıyorduk. Bir tek klavye soru işaretiydi. Ege’nin vasıtasıyla Cansu ile tanıştık. Bir yıllık bir duraklamadan sonra bir gün ‘Haydi yarın stüdyoya girelim’ deyiverdim. Her şey böylece başlamış oldu.
RÜZGÂRA VE DALGAYA GÖRE SÜREKLİ YÖN DEĞİŞTİRİR
* Grubun ismi nasıl ortaya çıktı?
ÇAĞIN KIRCA: ‘Alarga durmak...’ ‘Açıkta durmak, açığa demirlemek’ anlamını taşıyan bir denizcilik terimi. Bir deniz aracı alarga durduğunda, tek bir nokta etrafında rüzgâra ve dalgaya göre sürekli yön değiştirir. Biz de belirli bir müzikal yaklaşımı, ‘sound’u nokta olarak belirleyip çeşitli tarzlara göz kırptığımız bir müzik ortaya çıkardığımızı düşünüyorduk. İsim arayışında olduğumuz dönem birçok alternatif vardı. Alarga fonetik olarak hoşumuza gidiyordu. Bir de anlamı ve müzikal yaklaşımımızın örtüştüğünü fark edince kararımızı vermiştik.
* Konserleriniz nasıl geçiyor?
ÇAĞIN KIRCA: Evde, odanızda ilk kez ortaya çıkan şarkıları, bir zaman sonra hiç tanımadığınız insanların ağzından dinlemek çok değişik bir his.
CANSU TURGUT: Konserlerde şarkılara eşlik eden insanların olması çok güzel bir duygu gerçekten. Boşuna uğraşmadığımızı ve neden devam etmemiz gerektiğini öyle anlarda daha iyi anlıyorum.
CAN SÜRMEN: Keyifli geçiyor. Bizi dinlemeye gelen çok büyük olmasa da kemik bir kitle var ve bu kitle gün geçtikçe artıyor. Bu gelen kitlenin gruba ve şarkılara hakim olması bizi sahnede çok mutlu ediyor.
* Müziğinizi yaparken ilham aldığınız gruplar hangileri?
ÇAĞIN KIRCA: İlk şarkılar için Kings of Convenience, Beirut, Jason Mraz’ı sayabilirim. Ancak sonrasında gruptaki herkes kendi sepetiyle geldi. Bu netlik ortadan kayboldu. Bugüne kadar hepimizin dinlediği her müzik, izlediği her film, gittiği her ormandan ilham almaya başladık.
KLİP İÇİN ‘EVRAKA’ ANINI BEKLİYORUZ
* Bundan sonraki planlarınız ne? Albümdeki şarkılara klip gelecek mi?
ÇAĞIN KIRCA: Şubat ayında gerçekleştirdiğimiz bir konserde küçükken hayali arkadaşları olan seyircilerimizden hikâyelerini topladık. O hikâyeleri kullanarak önümüzdeki yıl içinde bir albüm yapmak istiyoruz. Ancak bundan önce şu anda demirlediğimiz yerden demir alıp başka bir yere demirlemek niyetindeyiz. Müzikal yaklaşım ve ‘sound’ birazcık değişecek. Bunun ilk meyvelerini sonbaharda kısa çalar formatında paylaşmayı planlıyoruz. Klip en tutuk kaldığımız konu ne yazık ki. Çekmiş olmak için çekmedik şimdiye kadar. Klip fikriyle ilgili ‘evreka’ anını bekliyoruz.
* Müziğiniz ile vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
ÇAĞIN KIRCA: Mesaj kaygısıyla müzik yapmak müziğe de haksızlık gibi geliyor. Mesaj kaygısı karşı tarafın algısına bir şekilde müdahale çabası oluyor. Bu da müziğin de sanatın da kendi havuzlarının başına birer can kurtaran dikmekten başka bir şey değil bence.
* Sosyal sorumluluk projelerine nasıl yaklaşıyorsunuz?
ÇAĞIN KIRCA: Sosyal sorumluluk projelerinde bireysel olarak yer alıyoruz. Ancak grup olarak yer almakla ilgili çok hevesli olsak da doğru bir kanal ve yöntem bulabilmiş değiliz henüz. Geçen yıl ‘Başka Bir Okul Mümkün’ hareketinin Ankara İncek’teki okullarının açılış etkinliğinde yer alarak eğitim konusundaki bu güzel adıma destek vermeye çalışmıştık.
ANKARA DEZAVANTAJI AVANTAJA DÖNÜYOR
* Ankara’da müzik yapmanın avantaj ve dezavantajları neler?
OZAN ÖZGÜL: Açıkcası bir dezavantajı olduğunu düşünmüyorum ama Ankara için ‘Çok sıkıcı yapacak hiçbir şey yok’ derler... Ben bu kadar katı düşünmesem de bir noktada bu doğru. Eğer bu bir dezavantaj ise belki bu insanları farklı şeylere yönelten bir etken haline geliyor olabilir. O yüzden bu dezavantaj da avantaja dönüyor. Öte yandan son 10-15 yıllık süre zarfında çok grup çıktı gibi görünüyor Ankara’dan ama özünde bu o kadar da büyük bir sayı değil. Yani bir şekilde ciddi olarak bu yola baş koyan herkes birbirini tanıyor. Bu da herkese bir güç, destek ve çeşitlilik sağlıyor ki bizim grupta aslında böyle doğdu.