Akün-Emek hattında hafızasını yitiren kent

Güncelleme Tarihi:

Akün-Emek hattında hafızasını yitiren kent
Oluşturulma Tarihi: Nisan 17, 2010 00:00

Ankaralılar ve kendini bu şehre ait hisseden herkes için küçük bir hafıza testi: “Ses” “Talip” “Dilek” “Karınca” “Gölbaşı” “Arı” isimleri neyi çağrıştırıyor? Yanıtı kolaylaştırmak adına, Tunalı Hilmi, Maltepe ve Bahçelievler semtlerini söylemek bir şey ifade eder mi?

Tunalı Hilmi Caddesinde her öğle ve akşam sayısız müşterisine Meksika yemekleri sunan lokantanın aslında Ses Sineması; arabanızı emanet ettiğiniz otoparkın aslında Talip Sineması; düğün yapıp evlendiğiniz/eğlendiğiniz mekânın aslında Dilek Sineması; ekonomik krizle iyice bunalıp neredeyse yarısı boşalmış çarşının aslında Karınca Sineması olduğunu hatırlayan kaç Kavaklıdere ve Küçükesat sakini kaldı, gerçekten merak ediyorum. Yüksek tavanlı ve geniş balkonlu Maltepe Gölbaşı Sinemasının yerini telekomünikasyon binasına bırakması veya başkentin çift balkonlu çok özel sineması Bahçelievler Arı’nın televizyon stüdyosuna dönüşmesi acaba kaç kişinin hatırında bilemiyorum?

Hafıza kaybı ve kültürsüzlük devri

Kent değerlerine ve mimari geçmişine ilişkin ne varsa ortadan kaldırmayı başaran Ankara, yeni kuşaklara yoğun bir hafıza kaybı eşliğinde “kültürsüzlük” devretme yolunda. Kaybolup giden yalnızca anılarımız değil, bir şehrin kültür tarihine ve kentlilik bilincine anlam katan herşey yokoluyor. Şimdi bambaşka yerlere dönüşen bu sinemalar müstakil kimliğiyle birer mimari tarz örneğiydi ve birbirinin kopyası olan AVM modeli ticari sinema işletmesi anlayışından çok farklıydı.

Akün-Emek hattı bu anlamda yaşananların hazin bir özetidir. Nasıl ki Ankara neo-klasik mimarinin örneği olan, fuayesindeki seramiklerden tavan süslemesine dek estetik bir özenle yapılmış Akün Sinemasını göz göre göre kaybettiyse, şimdi de İstanbul’daki tarihi Emek Sineması aynı kaderi paylaşmanın eşiğinde. Devlet Tiyatroları Akün’ü almasaydı, alışveriş merkezi olması işten bile değildi. Türkiye’nin en eski sinemalarından Emek ise 1924’ten beri sinemaseverlere yaşattığı bütün güzelliklere karşılık her an “Beyoğlu’na yeni bir AVM” para hırsı ve gözü dönmüşlüğün kurbanı olabilir.

Emek İstanbul ise Akün Ankara değil mi

Bu yıl İstanbul film festivali açılışına damgasını vuran “Emek Sineması’na Dokunmayın” protestosu orada kalmadı; sinemaseverler kapısına zincir vurulmuş bile olsa Emek Sineması’nın önünde günlerce toplanıp seslerini duyurmaya çalıştı. Bir slogandan fazlasını ifade eden ve kent bilincini ayakta tutan “Emek İstanbul’dur Yıkamazsınız” sözleriyle. En son IKSV’nin panelinde durumun sanıldığından daha vahim olduğu ortaya çıktı!

Ankaralı bir grup sinemasever de Tunalı Hilmi Caddesi üzerindeki Kavaklıdere Sineması’nın tarih olmaması için uğraş veriyor. Batı Sineması ise, Ankara Film Festivali ve Ankara Sinema Derneği çabaları sayesinde geçici de olsa perdelerini açtı. Dilerim bu sesler, bu çağrılar kör duvarlara çarpmaz.

Sinema rehberi

Festival ve Oscar etkisi kuvvetle hissedilen bir haftaya girdik. Sinemalarda birbirinden ilginç ve ödüllü filmler var. İşte bu hafta için tavsiyelerimiz eşliğinde mini bir rehber:

Bal
Semih Kaplanoğlu’nun “Yumurta” ve “Süt” arkasından gelen üçlemenin son halkası. Türkiye’ye 45 yıl aradan sonra Altın Ayı ödülünü getiren “Bal” filmi seyirciden katkı bekleyen çalışmalardan biri. Görselliğin bir alt metne dönüştüğü bu tarz filmlere izleyenin de ruhunu katması şart. Yoksa herşey “ağır aksak” bir tempodan ibaret görünür ki bu da filme büyük haksızlık olur.

Genç Victoria
İktidar kavgaları ve ayak oyunlarının tam ortasında tahtını korumaya çalışırken, Prens Albert’le aşk yaşayan Kraliçe “Genç Victoria” kostümlü tarihsel dönem filmlerinden hoşlananlar için biçilmiş kaftan. Kraliçe rolünde Emily Blunt, Prens Albert rolünde ise Rupert Friend var.

Kosmos
Reha Erdem’in “Hayat Var” filminden sonraki çalışması. Şimdiden festivallerin gediklisi olan “Kosmos” düşle gerçek arası bir dünya kurguluyor. Reha Erdem sinemasının büyüleyici görselliği içinde, doğaüstü güçlere sahip olduğuna inanılan hırsız Kosmos, insanların hayatlarını etkiliyor. Zamansız ve mekânsız bir öyküde.

Salgın
Şehrin su şebekesine karışan zehirli bir madde kentte yaşayanları katil zombilere dönüştürür

Rec 2
Yangın söndürmek için bir adrese gelen itfaiye apartmanın zombiler tarafından kullanıldığını anlayacaktır

Her iki filmi de korku ve gerilim tutkunlarına havale ediyoruz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!