AKK Başkanı Halil İbrahim Yılmaz: ‘Görmedim, duymadım bilmiyorum’ bitti

Güncelleme Tarihi:

AKK Başkanı Halil İbrahim Yılmaz: ‘Görmedim, duymadım bilmiyorum’ bitti
Oluşturulma Tarihi: Ekim 10, 2024 14:55

Hürriyet Gazetesi’nin başkent Ankara’ya özel sayfalarında artık, ‘KENT SOHBETLERİ’ ile de siz okurlarımızla buluşacağız.

Haberin Devamı

AKK Başkanı Halil İbrahim Yılmaz: ‘Görmedim, duymadım bilmiyorum’ bitti

 Konu ‘kent’ ve ‘sohbet’ olunca hem başkenti iyi bilen, çok seven hem de gayretli çalışmalarıyla bu kente değer katan ilk ismi düşünmek zor olmadı. Evet... ‘KENT SOHBETLERİ’nin ilk konuğu, Ankara Kent Konseyi (AKK) Başkanı Halil İbrahim Yılmaz... Eğer bir istatistik tutulmuş olsaydı, Ankara’da ‘kent’ kelimesini en çok kullananlar listesinin zirvesini kesinlikle zorlardı. Yıl 2019... Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, “Partisi Ankara’dır” diyerek başkentin uyuyan Kent Konseyi’ni harekete geçirdi. Ankara Kent Konseyi’nin ilk günden beridir başkanlığını yürüten Halil İbrahim Yılmaz, ‘ortak akıl’ ve ‘ortak hedef’ davetiyle beş yılda büyük bir yapı oluşturulmasına katkı sundu. Ve Ankara Kent Konseyi, beş yılın sonunda 2 bin 500’ün üzerinde genel kurul üyesi, 100 binin üzerinde aktif vatandaş katılımına ulaştı. Şimdilerde, “Bu Seyirde Herkes Kaptan” sloganını kullanan Ankara Kent Konseyi’nin dününü, bugününü, yapılan çalışmaları ve yeni dönem hedeflerini konuştuk.

* Bundan beş yıl önce, Ankara Kent Konseyi’nde yeni bir sayfa açtığınızda nasıl bir tablo vardı? Sürecin başlangıcı nasıl oldu?

Prof. Dr. İlhan Tekeli Hoca’mızın çok güzel bir sözü var; “Kent, kendini örgütleyen bir sistemdir.” Kentin bile kendini örgütleyebildiği bir yapıda maalesef Ankara Kont Konseyi yıllarca tıpkı akıl gibi esir tutuldu. Halbuki Belediye Kanunu’nun 76. Maddesi’nde, ta 2015 senesinde kent konseylerinin tanımı yapılmıştı. Lakin bu yapı, Ankara’da ‘tabela’ olarak kalmıştı. Sorunuzdaki o yeni sayfayı açan, 2019’da Ankaralılar oldu. Çünkü yurttaşlar, yüzde 50.9 oyla Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Mansur Yavaş’ı seçti. Başkan Mansur Yavaş ise kentin o yeni sayfasına, ‘Ben yüzde 50 oy aldım ama yüzde 100’ün aklına ihtiyacım var’ şeklinde bir öz güvenle önemli bir not düştü. ‘Yüzde 100’ün aklına ihtiyaç’ sözü ortak aklı, ortak akıl ise Ankara Kent Konseyi’ni doğurdu. Son seçimde yüzde 60 oy alan Mansur Bey, şimdi de ‘yüzde 40 da burada temsil edilsin’ istiyor. Mansur Bey, bu kentteki her kesimin temsil edilmesini ve onların fikrinin karar olarak ABB Meclisi’ne gelmesini arzu etmeseydi, beş yılda bu mesafe alınamazdı. Ruhunda özgürlük olan herkesin evidir burası. Ruhunda özgürlük olmayan, kula kulluğu tercih eden hiç kimse için bir şey ifade etmez Ankara... Ruhunda pranga olan, ruhunda kula kulluk olanlar için kurucu değerler de bir şey ifade etmez... Bu kent, özgürlüklerin kenti...”

* Bundan beş yıl önce yola çıktığınızda, kentten nasıl bir yaklaşım gördünüz?

Başta rektörlerimiz olmak üzere kamplaşmadan uzak duran her partiden seçilmiş belediye başkanlarına, her partiden seçilmiş grup başkanlarına, partilerin il başkanlarına ve belediyelerin meclis üyelerine teşekkür ediyorum. Kentin geleceği için emek verenler, başından beri Ankara Kent Konseyi’ne ön yargılı davranmadılar. Geçen dönem birkaç arkadaşımız belki siyasetin konusu yapmaya çalıştı, farklı yerlere çekti ama onlar da mahcup oldu. Politik bir dairemizin olmadığını, burayı kullanmadığımızı yerel seçimlerde anladılar. Kentte bu kadar yoğun bir insan kaynağını başka bir amaç için kullanmadığımızı herkes anladı. Beşinci yılın sonunda bir delikli kuruş bütçe kullanmadan, organizasyon yapmadan, emek veren herkesin baş üstünde tutulduğu, aynı sosyolojiden olmayan insanların birbirine kardeş olduğu, kent konuştuğu, gelecek yüz yılı konuştuğu ortam herkese çok iyi geldi. Konuyla alakasız olanlara çok saçma geldi bu iş. “Burada para yok, deli mi bunlar” dediler. Biz Ankara’nın en anlamlı özetiyiz. Kendi menfaatlerini düşünenler, kenti rant olarak görenler rahatsız oldular. Onları rahatsız etmeye devam edeceğiz. Bu konuyla alakalı uzlaşmacı değiliz.

* Peki yaptığınız çalışmaların kente katkısı ne yönde oldu?

Ankara Kent Konseyi ile bu kentte, ‘görmedim, duymadım, bilmiyorum’ bitti. Kentin ve kentlinin gözü açıldı, kulakları duymaya başladı. ‘Benden uzak dursun, ne hali varsa görsün’ anlayışı vardı ve bu vurdum duymazlık, Mustafa Kemal’in kentine yakışmıyordu. Çünkü 105 yıl önce bu kent, “Paşam seni görmeye geldik, bu vatan uğruna ölmeye geldik” diyerek çığlık atmıştı. Bir dönem ise bu kent, sözde şehir sahiplerine kulluk etmek zorunda kaldı. İnanmadığı insanlara tebessüm etmek zorunda kaldı. Sesini duyacak bir kurum, kuruluş, organizasyon yoktu. Ankara Kent Konseyi’nin yeni dönemi ile öz güvenleri geldi. Sıkışmış ve kente dair fikri olan insanlar, muhatap bulmanın verdiği öz güvenle tekrar fikirlerini kent için masaya sürdüler. “Muhatabımız yok” diyenler muhatap buldular. Ve burada her partiden ahlaklı insanlarla tanıştık. Aslında bu yapı kenti de harekete geçirdi. İlçelerde de Kent Konseyi kurulmaya çalışılıyor. Var olanlar da aktif hale getirilmek isteniyor. Buradaki iyi niyeti herkes anladı ve bu emeği herkes selamladı. Bugün 25 belediye başkanımızın tamamı danışma kurulumuzda. Siyasette kamplaşmanın bu kadar kurumsallaştığı, insanların birbirine selam verirken sağına soluna baktığı, kimsenin görmediği yerde birbirine tebessüm ettiği, kendi olmaktan hızla uzaklaştığı, politik kamplaşmanın insanların gerçek düşüncelerini ifade etmesini engellediği bir ortamda biz kentin ortak yani yeşil bölgesini oluşturduk. Ankara Kent Konseyi’nde farklı siyasi partilerden insanlar huzurla buluşuyorlar. Bu kente bundan daha güzel bir katkı olabilir mi?

Haberin Devamı

AKK Başkanı Halil İbrahim Yılmaz: ‘Görmedim, duymadım bilmiyorum’ bitti

Haberin Devamı

AKK Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, Hürriyet Ankara Haber Koordinatörü Murat Yılmaz’ın sorularını yanıtladı.

KENTE KARŞI İŞLENEN SUÇLAR KIRMIZI ÇİZGİMİZ

* Ankara Kent Konseyi’nin kırmızı çizgileri nelerdir? Kuralları var mı?

Kente karşı işlenen suçlar kırmızı çizgimiz. Bize karşı suç işlenebilir, bize iftira atabilirler ki iftiranın kralını yedik biz. Her türlü iftirayı yedik, bagajımız dolu olmadığı için de galip çıktık. Rantımız, bagajımız yok çok şükür. Gücümüz etkimizde.

KENT İÇİN SOSYALLEŞİRKEN KENETLENİYORUZ

* Çok geniş bir yapınız var. Bir esnaf grubunu temsil eden oda başkanı da burada ODTÜ’den bir hoca da. Bunu nasıl sağladınız?

Turizmle ilgili bir meclisin içerisinde turizm fakültesinin dekanıyla bir taksici aynı anda olabiliyor. Çünkü taksi şoförü de turizmden ekmek yiyor. Fakültenin dekanı da kural koyucu durumunda. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne giren Gordion Antik Kenti’ni arkeologla bir otelin valesi aynı anda konuşabiliyor. Siz doğru düdükle doğru sesi çalarsanız, buna cevap verecek ahlaklı insanlar bu kentte var. Burada aslında toplumun farklı kesimleri olarak kent için sosyalleşirken kenetleniyoruz. Bu kentin en anlamlı özetini oluşturduk.

Haberin Devamı

KİM NEREDE DOĞMUŞ OLURSA OLSUN ANKARA HEPİMİZİN EVİ
ANKARA 85 MİLYONUN İKAMETGÂHIDIR

* Ankara Kent Konseyi, Ankara’ya nasıl bir açıyla bakıyor. Dünü ve bugününü nasıl değerlendiriyor?

Bu kentte 2 milyon üniversite mezunu, 190 bine yakın yüksek lisanslı, 50 bin doktoralı insan var. 1 milyon 800 bin iş gücü var. 13 organize sanayi bölgesi, 8 teknokent var. Cumhuriyet’in ilk 50 yılında kültür-sanatın bütün nitelikli unsurları buradaydı. Sonrasında kültür sanata muhalif bir kent gibi algıladılar. Nitelikli unsurlarımızı, kültürümüzü, sanatımızı, edebiyatımızı İstanbul’a kaptırdık. En son kamu kuruluşlarımızı kaptırdık. Bankalarımız, binalarımız, nitelikli insan kaynaklarımız gitti. Kentteki örgütlü vasat, kenti kendi şeridine çekmek için olağanüstü bir emek verdi. Orta Anadolu’dan buraya gelip o dayanışma kültürünü bu kentte yaşatmak isteyenleri görmezden geldiler. Bu kentte üç nesildir olanlarla Orta Anadolu’dan buraya göç edenler, bu kentte aynı hakka sahiptir. Çünkü Ankara 85 milyonun ikametgâhıdır. Demokrasi çığlığının atıldığı bu kent, Hakkarilinin de Rizelinin de evidir. Kimse burayı sınırlandıramaz, burası coğrafi bir sınır değildir. Ankara’nın 5 bin yıllık tarihi var. Hacı Bayram Veli’nin Augustus Tapınağı ile birbirine sarıldığı, kucaklaşmanın yıllar önce yapıldığı bu hikâyeyi birbirimize bile gösteremedik. Augustus’u bilmeyen, Hacı Bayram Veli’ye gitmeyen, Anıtkabir’i halen görmeyen var. Biz kentte, bu değerleri birbiriyle dövüştürme ahlakını sona erdirdik. Kentteki değerleri dönüştürmemeye karar verdik. Ve herkes birbiriyle barıştı.

* Ankara Kent Konseyi’nde karar alma süreçleri nasıl işliyor? Gerçekten de çok seslilik ve ortak uzlaşı sağlanabiliyor mu?

Tabelaların sokağı kirlettiğini düşünen insanlarla tabelayı yapanlar aynı çatı altında kararlar aldılar. Hayatın doğal akışında olabilecek şeyler değildi bunlar. 100 binden fazla “Fikrim var” diyen aktif yurttaş, binalarımıza geldi. Her alanda 56 çalışma grubunda 11 mecliste fikrini söyledi. Ankara’nın tarım envanterinin çıkarılmasından bisiklet yollarına, tarih ve kültürden kent yoksulluğuna, istihdamdan yapay zekâya tavsiye kararları çıktı. 400’den fazla engelli derneğinin katıldığı Engelli Meclisi’nden Bisiklet Meclisi’ne kadar çok farklı alanlarda bütün ezberleri bozduk. Ve bu insanların hiçbiri daha önce örgütlü bir şekilde bir toplulukta değillerdi. Hiçbiri birbirini tanımıyordu. 100 binden fazla aktif yurttaş buraya geldi. Akıl, alın teri akıttılar. Bir tek delikli kuruş talep etmediler. Danışmanlık şirketi kapsamında değerlendirirseniz, buradaki yaklaşık 56 bin toplantıyı saat olarak ücretlendirmeye kalksanız bu kentin bütçesi yetmez. İnsanlar akıl terini, alın terini inandıkları çığlığa cevap vererek kent için seferber ettiler.

* Son genel kurulunuz bayağı ses getirdi. Kalabalık ve geniş katılım dikkat çekti. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Genel kurul 3 bin 500 kişinin katılımıyla yapılırken ülkenin yarısı buradan haberdar oldu. Gücümüzü etkimizden aldık. Başka bir şeyden almadık ve benzersiz bir beş yıl geçirdik. 70 Danışma Kurulu üyesi, 70 Yüksek İstişare Kurulu Üyesi... İçinde Ömer Koç’un, İlhan Tekeli’nin, Ruşen Keleş’in, Murat Karayalçın’ın, Mustafa Tuna’nın olduğu Onur Kurulu’nun bir arada olabileceğini kimse hayal edemezdi. Çünkü onlar aynı takımda değil ama aynı kentteydiler. Aynı kentte olanların, aynı takıma girmesini sağladık. Bir takım oyunu oynadık. Takım sporlarında golü atacak olanın hangi ideolojiden olduğu merak edilmez. En iyi kafa topu atan gol atar. Birbirimizin mahallesine, meşrebine, mezhebine, duruşuna, geçmişine, ailesine bakmadan, birikimimize bakarak bir takım olduk. Ve bu bize çok iyi geldi, bu kente de...

Haberin Devamı

AKK Başkanı Halil İbrahim Yılmaz: ‘Görmedim, duymadım bilmiyorum’ bitti



25 İLÇE BELEDİYESİNE ‘KENTİN NİTELİKLİ UNSURU SİZİN EMRİNİZDE’ DİYORUZ


* Yeni dönemde nasıl bir Ankara Kent Konseyi olacak? Neler hedefliyorsunuz?

25 ilçenin tamamının gelecek yüzyılını planlayacak bir gönüllü ordusu oluşturmak istiyoruz. Her ilçe belediyesindeki Kent Konseyi’nde çalıştaylar yapmak istiyoruz. “Kentin nitelikli unsuru sizin emrinizde” demek istiyoruz ve her biriyle konuşarak bunu ilerletiyoruz. 400 bin üniversite öğrencisinin her biri birer turizm neferi olabilir. Bunu sağlamak istiyoruz. Yüzde 55 tarım arazisi olan kentte tarımı ayağa kaldırmak istiyoruz. Yüzde 3’lük alana sıkışmış nüfusu ilçelere dağıtma amacındayız. Şereflikoçhisar 200 bin nüfusun yaşayabileceği bir yer, bugün 20 binlere düştü. Beypazarı 50 binlerde, 150-200 bin kişi yaşayabilir. Bu kentte sanayi var. Burada turizm cenneti olabilecek hikâyeler var. Kalecik’in üzümleri Toscana’da olsa, milyar dolarlık ekonomiler oluştururlar. Bugün Elmadağ’ın içerisindeki bir Renkli Köy projesi bile dünyanın hangi turizm kentinde olsa milyonlarca kişiyi getirir. Kentin merkezine sıkışmış niteliği kırsalla buluşturma vizyonu koyacağız. Nitelikli insan gücünü, vizyonu, projeyi ilçelerimize taşıyacağız. Ve dayanışmayı büyüteceğiz. Merkezden doğru kırsala açılacağız. İnsan kaynağımız kırsalın tekrar ayağa kalkmasını sağlayacak. Kenti kendi tarihiyle tekrar buluşturmak için içerik oluşturacağız. Biz bütçe yönetmiyoruz. Bunları uygulamayacağız. Politika oluşturacağız. Politikalarımızı tavsiye kararı olarak alacağız. Kent Konseyi denince insanların aklına sadece iyi niyet gelmeye başladı. Bu sadece Ankara için değil, Türkiye için yeni bir model. Ankara’da yaşayan büyükelçilerin her birinin dikkatini çektik. Ve Türklerin alçak gönüllülüğünü, kent aidiyetini, kentliliği, kente karşı işlenen suçlara karşı duyarlılığı, kentin muhafızı olma arzusunu, kent konseyi üzerinden herkese ispat etmiş olduk.

SANATÇIDAN VALEYE KADAR HERKES BURADA İTİBARLI OLDUĞUNU GÖRDÜ

* Son dönemde “Bu Seyirde Herkes Kaptan” çağrısını sık sık kullandınız. Neyi yansıtıyor bu slogan?

“Bu Seyirde Herkes Kaptan” çağrımıza insanlar inandı. Bizim bir sürüye ihtiyacımız yoktu, akla ihtiyacımız vardı. Akıl da birbirine kul olmasın. Aklı olan, fikri olan, idraki olan insanlar birbirini kolaylaştıramazlar. Ondan dolayı “Bu Seyirde Herkes Kaptan” dedik. Sanayinin kaptanı ayrı, turizmin ayrı, kırsalın ayrı, engelli bireylerin ayrı, emeklilerin ayrı, sporcunun ayrı... Bugün 3 bin 100’e yaklaşan, her bir kurum, kuruluş, dernek temsil ediliyor. 56 çalışma grubunda, 11 Meclis’te, 46 alt çalışma grubunda ayrıca bireysel olarak temsilin olduğu 100 bin kişinin aktif rol aldığı bu şehirde artık kimse kimsenin kulu değil. Ve ondan dolayı bir bütçe olmadı. İnsanlar kendi fikrine, aklına itibar edildiğini görüyor. Aklının politikaya döndüğünü görüyor. Bizim masamızda insanlar eşitlendi. Bunu sözde değil icraatta gösterdik. Bütün siyasi partilerin kuruluş manifestolarında birey vardır. Bireyler eşittir ve liderlik baskın değildir. Ancak uygulamada bunun örneği yoktur. Biz önce uygulamayı gösterdik. Beş sene sonra da bu şehirde herkesin kaptan olduğunu ispat ettik. Beş sene önce yazsaydık, hiçbir anlamı olmayacaktı. Dediğim gibi o açıdan Ankara’nın en anlamlı özetini oluşturduk. En nitelikli gönüllüler ordusunu meydana getirdik. Kamplaşmaya karşı liyakati örgütledik. Kentin doğasına, geleceğine savaş açanları mahcup ettik. Kendi sosyolojisine sıkışmış iyi niyetli insanları görünür hale getirdik. Bütün siyasi partilerin, kalbi güzel insanların dikkatini çektik. Kalbi bozukları üzdük.

BAKMADAN GEÇME!