Güncelleme Tarihi:
Son yılların en kara haftalarından birini yaşayan Ankara’da kenti esir alan ev şuana kadar dört can alan sel felaketinin yaraları sarılmaya çalışılıyor. Belediyeler felaketin izlerini silmek için çalışmalarını sürdürüyor. Kentteki bazı esnaflar yeni su baskınlarını önlemek için iş yerlerinin önüne kum torbalarıyla barikat kuruyor. Uzmanlar ise kentin bir kez daha sel felaketi yaşamaması için izlenecek stratejileri araştırıyor. Ankara Kent Konseyi Başkan Yardımcısı, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi öğretim üyesi ve şehir plancısı Prof. Dr. Savaş Zafer Şahin, kentlerdeki yerleşim planlamasında sellere karşı izlenebilecek stratejileri Hürriyet Ankara’ya anlattı. Kentsel politika olarak sellere karşı yeni bir yaklaşım geliştirilmesini gerektiğinin altını çizerek Şahin ‘en önemli’ olarak tanımladığı 7 maddeyi şöyle sıraladı:
2)Yeşil Çatılar ve Çatı Bahçeleri: “Yeşil çatılar ve çatı bahçeleri doğaları gereği yağmur suyunu belli ölçüde emerek sel baskınlarının etkisini azaltmaktadır. Yapılar için yağmur suyunu toplama aracı görevi yapmakta, yerleşim bölgelerinde altyapı üzerindeki baskıyı azaltmaktadır. Ayrıca asit yağmurlarının ve azot kirliliğinin etkisi azaltılmaktadır. Dünyada bazı kentlerde yeşil çatı ve çatı bahçeleri zorunlu hale getirilmektedir.“
3)Yerleşim İçi Taşkın Bölgelerinin Yapılaşmadan Arındırılması: “Tarih boyunca kentsel alanlarda akarsu taşkın alanları kadim yerleşim bilgileri ışığında yapılaşma dışında kalmıştır. Ancak, modern kentleşme süreçleri içinde akarsu yatakları ve taşkın sahaları yapılaşmaya açılmıştır. İklim değişikliği sebebiyle yağış rejimlerinde yaşanan değişikliklerin de daha şiddetli hale getirdiği yağışların da etkisiyle bu yerleşim alanlarında çok ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Tüm yerleşim alanlarında akarsu taşkın alanları doğal sınırlarına çekilecek şekilde boşaltılmalıdır. Bu amaçla imar planlarında bütünsel bir dönüşüm gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Akarsu taşkınlarından zarar görecek yerleşim yerlerinin dönüştürülmesi ile elde edilecek kaynakla bu amaçla kullanılabilir.”
4) Yağmur suyu ile kanalizasyonun birbirinden ayrılması: “Kentlerde kanalizasyon suyu ile yağmur toplama sisteminin birbirinden ayrılması, gerekli yerlerde yağmur hasadı ile yağmur suyu hacminin azaltılması gerekmektedir. Yağmur suyu hacminin yükselme olasılığının yüksek olduğu yerlerde yer altı galeri ve rezervuar sistemleri oluşturulabilir.”
5) Kentin Geçirgen Yüzeylerle kaplanması: “Kentsel tasarımda, ulaşımda ve yapılarda çoğunlukla su geçirmez malzeme kullanılması yaklaşık yüz yıldan beri uygulanan bir yaklaşımdır. Ancak, artık, su geçirmezlik değil, su geçirgenlik daha önemli bir önlem haline gelmiştir. Altyapı sistemleri ile birlikte tasarlanarak, kaldırımların, yolların ve kamusal alanların su geçirgen ancak gerekli dayanıma sahip malzemelerle kaplanması gereklidir. Bununla ilgili olarak yenilikçi mühendislik projelerinin uygulanması ve ar-ge yapılması gerekmektedir. “
6) Sellere ilişkin erken uyarı sistemlerinin kurulması: “Meteorolojik tahminlemenin yanı sıra, yerleşimin yakın çevresindeki su rezervuar alanlarının seviyelerinin izlenmesi ve sel tehlikesi bulunan alanlarda erken uyarı sistemlerinin kurulması gerekmektedir. Kent içi erken uyarı sistemlerine ilişkin iletişim planlamasının yapılması ve halka bu sistemlerin nasıl çalışacağının anlatılması gerekmektedir.“
7) Atık su arıtma tesislerinin yeniden ölçeklendirilmesi: “Özellikle büyük kentlerde atık suların ve kullanım sularının tek büyük merkezlerde arıtılması hem arıtma tesislerinin kapasitesini zorlamakta hem de altyapı kapasitesinin limitlerinin aşılmasına sebep olabilmektedir. Yeni kentsel gelişim alanlarından başlayarak, gri su ve yağmur hasadı ile bütünleştirilmiş yeni bir yeşil arıtma ağı planlanmalıdır. “
Ankara’yı esir alan sel felaketi sırasında Altındağ Tatlar Deresi’nin taşmasıyla sel sularına kapılarak kaybolan ve arıcılık yaptığı belirlenen Ramazan Gök’ün cansız bedeni bulunmuştu.