Güncelleme Tarihi:
Ayakkabı sandığından kazandığı para ile kimseye muhtaç olmadan bir kızımı harita mühendisi, bir oğlunu diş teknisyeni yaptığını, diğer kızının ise lise mezunu olduğunu belirten 67 yaşındaki Nejdet Hoştan, Ankara'nın Ulus semtinde başlayan ayakkabı macerasının şimdi Bakanlıklar'da Akay yokuşunun başında aynı heyecanla devam ettiğini belirtti. Anne ve babası ayrı yaşadığı için Ankara'ya 160 kilometre uzaklıkta Kırşehir'den 6 yaşındayken bir akrabasının yanına kamyon sırtında geldiğini belirten Hoştan, kısa bir süre Kızılcahamam Çocuk Esirgeme Yurdu'nda kaldığını, daha sonra tekrar Ankara'da bir yakının yanına sığındığını belirtirken, "işim olsun diye bana kocaman bir ayakkabı boyası sandığı aldılar. Ulus'ta benden çok büyük insanların yanında ayakkabı boyamaya başladım ve tam 61 yıldır boyacılık yaparak hayatımı kazanıyorum" dedi.
AYAKKABISI OLMAYAN ÇOKTU
1950'li yıllarda çok az insanda deri ayakkabısı olduğunu belirten Nejdet Hoştan, "çoğu insanın ayağında ayakkabı bile yoktu. Deri ayakkabı giyen insanlar ya ticaretle uğraşırlardı, ya da siyasilerdi. Daha çok Anadolu'dan gelen insanların ayaklarında kendilerinin yaptığı çarık ayakkabılar vardı. Daha sonraki yıllarda lastik ayakkabılar çıktı da çarık olarak tabir ettiğimiz deriden yapılan çarık ayakkabılar tarih oldu" dedi.
61 yıldır ayakkabı boyacılığı yapıp 3 çocuk okuttuğunu belirten Hoştan, "Her gün düzenli ve disiplinli olarak işime önem verdim. İlk yıllarda çocuk diye kimse ayakkabısını boyatmak istemezdi, ama ayakkabı boyamanın meziyetlerini öğrendim. Derinin rengine ve yapısına göre boyalar kullandım. Şimdi halen ilk günkü heyecanla işime devam ediyorum" dedi.
AKAY CADDESİ'NİN BAŞINDA...
Yarım asırı aşkın mesleğinde her meslekten insanlarla kalıcı dostlukların oluştuğunu belirten Hoştan, Bakanlıklar semtinde bulunan Akay Caddesi başında çevresini Atatürk resimleri ile donattığını belirtirken, "Atatürk'e derinden bağlılığım var. Sandığımın başında her zaman bir Atatürk resmi bulundururdum. Daha sonra müşterilerim tek tek Atatürk fotoğrafları getirerek hediye ettiler. Şimdi ayakkabı sandığımın etrafı Atatürk fotoğrafları ile doldu" dedi.
Para kazanmak için bazen sağlığığını ihmal ettiğini de belirten Hoştan, "Eşim Ülker hanım sinir ve ruh hastası olarak uzun süredir Süleyman Demirel Huzur Evi'nde yatıyor. Hayat arkadaşımın şu an yanımda olması gerekirken huzur evinde yatması beni derinden üzüyüyor" dedi.