61 yıl sonra nihayet anıldı

Güncelleme Tarihi:

61 yıl sonra nihayet anıldı
Oluşturulma Tarihi: Mart 28, 2007 00:00

Hitler Faşizmi’nden kaçıp Türkiye’ye sığınan ve Atatürk’ün konuğu olarak senfonik müziğin temellerini atan büyük şef Ernst Preatorius, unutulmaya terk edildiği Cebeci Asri Mezarlığı’nda 61 yıl sonra belki de ilk kez anıldı. Preatorius’u ölüm yıldönümünde devlet görevlileri ya da resmi tören değil, birkaç vefalı müzisyenin bıraktığı çiçekler vardı.

TÜRKİYE’nin ilk senfoni orkestrasının kurucularından Ernst Preatorius’un 61 yıldır unutulmaya terk edilen ve Ankara Hürriyet’in araştırmacı Teoman Yazgan’ın bir çalışmasına dayanarak gündeme getirdiği Cebeci Asri Mezarlığı’ndaki kabri sonunda ilk ziyaretçilerini ağırladı.

Ernst Preatorius’a vefa borcu duyan ilk ziyaretçiler, onunla 6 yıl birlikte çalışan 85 yaşındaki obua sanatçısı Şakir Yolaç, 30 yıl başkemancı olan Oktay Dalaysel, CSO Yönetim kurulu üyesi Mustafa Konalı ve müzisyenin mezarının yeniden bulunmasını sağlayan Teoman Yazgan’dı. Preatorius ölümünün 61. yıldönümünde devlet yetkilileri tarafından değil ama birkaç vefalı müzisyen ve aydın tarafından anıldı.

CUMHURİYETİN UNUTULAN KAHRAMANLARI

Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin hem sancılı hem de heyecanlı kuruluş yıllarında Hitler faşizminden kaçan çok sayıda bilim ve müzik insanı kuruluşa büyük katkı sağladılar. Birçoğu Ankara’da yaşayan bu değerli insanların bir bölümü
/images/100/0x0/55eb442ef018fbb8f8b612c6
yıllarca Türkiye’ye hizmet verdikten sonra anavatanlarına dönebildiler kimileri ise bu topraklarda hayata veda ettiler. Bugün çok azı anılan bu insanlardan biri de Türkiye’de senfonik müziğin temellerini atan Ernst Preatorius’tu. 1935 yılında Atatürk’ün özel ricası ile Türkiye’ye gelen Preatorius, senfonik müziğin temellerinin atılmasında büyük katkı sundu. Preatorius, Ankara’da Cebeci semtinde yaşıyor ve her sabah yeni müzisyenler yetiştirmek için konservatuarın yolunun tutuyordu. 26 Mart 1946 günü geçirdiği bir pankreas ameliyatının ardından hastane yatağından düşerek ölen Preatorius, Almanya’ya dönemeden hayatını kaybetti. Preatorius’un 61. ölüm yıldönümünde ayağı kırık olmasına rağmen vefasını göstermek için mezarı başına gelen 85 yaşındaki obua sanatçısı Şakir Yolaç onun babacan bir insan olduğunu söyledi:

YOLAÇ: ÇOK BABACAN İNSANDI

Ben 1922 doğumluyum yani 85 yaşındayım. Senfoni orkestrasında 33 sene birinci obua çaldım. 54 sene çalıştım birçok öğrenci yetiştirdim. 1940’dan 1946 yılına yani rahmetliyi kaybedinceye kadar beraber çalışmıştık. Ben orkestrada obua çalıyordum. Bir de rahmetlinin senfonisi vardı. Onun senfonisini de çaldık. Mezarının yerini bilmiyorduk, şimdi arkadaşlarım bana bulunduğunu haber verince ziyaret için geldim. Preatorius, çok babacan ve çok iyi niyetli bir insandı. Ben onunla tanıştığımda konservatuar öğrencisiydim. Kimseyi kırmayan müziği sahiden bilen ve özümsemiş bir insan olarak bize büyük bir baba diyeceğimiz tavırlarla davrandı. Ne diyelim Allah rahmet eylesin.

YENİ NESİLLERE ANLATILMIYOR

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda(CSO) 41 yıl emek veren, bunun 30 yılını başkemancı olarak geçiren Oktay Dalaysel ise şöyle konuştu: "Ben müziğe 1949 yılında konservatuarda başladım. Ancak o zaman Preatorius ölmüştü. Ancak bütün müzik çevreleri Preatorius’un adını saygıyla anarlardı. O erişilmeyecek bir insan olarak anılırdı. Ben, kendisiyle çalışmadığım halde o kadar sık işittim ki adını. Preatorius, CSO’yu Avrupa standartlarına ulaştıran kişiydi.

Preatorius’u ziyaret eden en genç kişi ise yeni nesli ve CSO’yu temsilen Mustafa Kopalı’ydı. Kopalı, "Hocalarım anlatıyorlar, bunlar bize masal gibi geliyor ama bu kişiler Türkiye’nin çağdaş yüzünün ortaya çıkmasına bizim bugün ekmek yememize en büyük emeği veren insanlar. Neden unutuyoruz? Geçmişimizi, nerden nasıl geldiğimizi, o zor koşullarda bu insanların nasıl çaba gösterdiğini bilmemiz gerekiyor. Ne yazık ki yeni nesillere Preatorius’la ilgili bir şey öğretmiyorlar.

Atatürk’ün görüşlerine değer verirdi

Yazgan, Hirsch’in anılarında, Atatürk’ün gece geç vakitlerde Preatorius’u evden aldırdığını ve Türkiye’de senfonik müzik üzerine konuşmayı istediğini söyledi. Yazgan şunları anlattı: "Hirsch’in aktardığına göre Preatorius, akşamları erken uyumayı severmiş, ama bazı geceler Atatürk, kendisini çağırınca giyinip gitmek zorunda kalırmış. Atatürk, onunla senfonik müziğin geleceği üzerine tartışırmış. Preatorius’un ikinci özelliği ise çok büyük bir saat tamircisi olması, kendisi Alman büyükelçiliği’nin saatlerini hobi olarak tamir edermiş."

60 yıl sonra ilk anma

Preatorius’un mezarını araştıran ve Cebeci Asri Mezarlığı’nda bulan araştırmacı ve İstanbul kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Teoman Yazgan "Preatorius, muhtemelen öldüğünden beri sadece ikinci kez anılıyor. Umarız Kültür Bakanlığı ve devlet yetkilileri gelecek yıllarda bu konuya gereken ilgiyi gösterirler" dedi. Yazgan şöyle konuştu: Preatorius’un mezarı başındayız. Kendisi Musevi asıllı olduğu için Hitler’den kaçıyordu. Onu tavsiye eden de ünlü besteci Paul Hindemit’tir. Böylece Almanya üzerinden kaçan Preatorius, İtalya üzerinden Türkiye’ye geldi. Atatürk, tiyatronun başına Carl Ebert’i, Hukuk Fakültesi’ne de Ernst Hirsch’i getirdi. Hirsch ve Preatorius da Cebeci de yaşıyorlardı. TÜBİTAK yayınları tarafından basılan Hirsch’in anılarını okurken şu satırlar dikkatimi çekti: "26 Mart 1946 günü benim can dostum ağabeyim herşeyim Preatorius’u soğuk bir kış günü tipi içinde Cebeci Asri Mezarlığı’na gömdük." Bunun üzerine araştırmaya başladım ve mezarlık kayıtlarından kabri buldum. Mezarın başına gelince şaşkınlıkla gördük ki Preatorius’un eşi onun ölümünden sonra yıllarca Türkiye’de yaşamış ve 1981’de öldüğünde kocasının mezarına gömülmüş.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!