21. yüzyılda Nuh’un Gemisi ‘kümelenme’

Güncelleme Tarihi:

21. yüzyılda Nuh’un Gemisi ‘kümelenme’
Oluşturulma Tarihi: Haziran 17, 2013 00:00

KOBİ’leri bir araya getirdiklerini ve kümelenme çalışmasına büyük önem verdiklerini anlatan Çankaya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç, 21. yüzyılın tufanının ‘teknoloji’ olduğunu belirterek, kurtuluş yoluyla ilgili de, “Nuh’un Gemisi artık kümelenme” dedi.

Haberin Devamı

Üniversite-sanayi işbirliğinin hayata geçirildiği öncü üniversitelerden biri olan Çankaya Üniversitesi, bu alanda oldukça iddialı.
Çankaya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç, neredeyse bütün zamanını KOBİ’ler, şirketler, sanayi kuruluşları ve üniversite ile ortaklaşa yürütülen projelere ayırıyor. Üniversite olarak KOBİ’leri bir araya getirip, kendi sektörlerinde oluşturdukları ‘kümeler’i büyük bir heyecanla anlatan Prof. Güvenç’e göre, kümelenme 21. yüzyılın ‘Nuh’un Gemisi...’
Hatta Prof. Güvenç, “Tufan o zaman yağmurdu şimdi de teknoloji tufanı” diyor. Kendisini tabiri caizse üniversite-sanayi işbirliğine adamış olan Prof. Güvenç, aynı zmanda iyi bir baba ve eş.
Kendisi gibi mühendis olan kızlarından gururla bahseden Güvenç, eşinin yemeklerini de anlata anlata bitiremiyor. Tek şikayeti akşam yemeklerini fazla kaçırmak. Küçüklüğünden beri kuş besleyen Prof. Güvenç’in bu sevgisi bitmiş değil. Makam odasının penceresinde her sabah serçelere ekmek vererek geleneği devam ettiriyor. Çok çalışsa da Prof. Güvenç’in hobileri de yok değil. En büyük hobisi çiçek yetiştirmek olan Prof. Güvenç, bahçesindeki çiçeklerin bütün detayları ile ilgilendiğini söylüyor. Bu hafta “Eğitim Sohbetleri”nde Çankaya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç’i konuk ettik. Prof. Güvenç’e yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

Haberin Devamı

- Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
- 1959 yılında Ankara’da doğdum. Ankara Kalesi’nin yakınında bugün Hamamönü olarak isimlendirilen yerde doğdum. Eski Ankara evlerinde yaşıyorduk. Çocukluğum çok güzel geçti. 3 kardeşiz. İlkokul, ortaokul, lise ve üniversite eğitimimi de Ankara’da tamamladım. Ankara Üniversitesi Fizik Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. Ankara Üniversitesi’nin eğitim dili Türkçe olduğu için hep İngilizce öğrenmek, yabancı dilimi geliştirmek istedim. O nedenle yabancı dilimi geliştirmek için ABD’ye doktora yapmaya gittim. Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla gittim. ABD’de bir süre hem eğitimimi tamamladım hem de çalıştım. Aradan belli bir süre geçtikten sonra Çankaya Üniversitesi’nde 1997 yılında yani kurulduğu ilk yılda doçent olarak göreve başladım. Çalışma alanım nano bilim, nanoteknoloji. 2006 yılında da rektörlük görevine getirildim. Rektörlükten önce Mühendislik Fakültesi dekanlığı, dekan yardımcılığı, bölüm başkanlığı gibi görevlerde bulundum. 7 yıldır da rektörlük görevini yürütüyorum.

Haberin Devamı

- Eşiniz ve çocuklarınızdan bahsedelim biraz da...
- Eşim Dilek Güvenç. Bilkent Üniversitesi Matematik Bölümü’nde öğretim üyesi. İki kızım var. Büyük kızım Pelin, şu anda ABD’de de Bilgisayar Mühendisliği doktorasını yapıyor. Aynı zamanda evli. Küçük kızım Pınar da Endüstri Mühendisi. O da ABD’de de master yaptı. Hatta şu an orada işe girdi, çalışıyor.

- Hafta sonlarınız genellikle nasıl geçiyor? Hobileriniz neler?
- Hobim var o da sanayici KOBİ’ler. Bütün hayatım bu oldu. Organize Sanayii Bölgeleri’ne yardım etmek için rektör olduğumu günden bu yana yoğun mesai harcıyorum. Üniversite olarak KOBİ’leri biraraya getirip, kendi sektörlerinde kümeler oluşturduk. İlk kurduğumuz kümenin adı İŞİM. İş ve İnşaat Makineleri Sektöründe 100’ün üzerinde KOBİ biraraya gelerek, bu çatı altında birleştiler.
Bugün Ankara’da 6 tane küme kuruldu bizim üniversitemiz sayesinde.
Bu hobim dışında gerçekten başka hiçbir şeye zamanım kalmıyor. Hayatımın büyük bir kısmı buna ayrılmış durumda. Ama tabii ki fırsat buldukça yürüyüş yapıyorum. Bir de evimin bahçesinde çiçek yetiştiriyorum. Yorgunluğumu, stresimi öyle atıyorum. Çiçeklerle uğraşmak, onları dikmek, sulamak, yetişmelerini izlemek, takip etmek çok hoşuma gidiyor. Nano bilimi en iyi bilen de tabiatın kendisi. Alanım nano teknoloji olduğu için de dikkatimi çekiyor. Ayrıca şiir de yazıyorum. Ara ara şiir yazarım. Hatta ilk yazdığım şiir de KOBİ’lerle ilgiliydi. KOBİ’lere şiirle kümelenmeyi anlattım. Daha sonra Çanakkale Zaferi’yle ilgili bir şiir yazdım. Çankaya Üniversitesi öğrencileri için mezuniyet şiiri yazdım.

Haberin Devamı

AMACIM İNSANLIĞA HİZMET ETMEK

- Yemeklerle aranız nasıl? Yemek yapıyor musunuz?
- Yemeklerle aram iyi. Tek kötü yanım akşam yemeklerini çok geç saatlerde yemek. Yemek yedikten sonra yatmak beni biraz rahatsız ediyor. Eşim çok güzel yemekler yapar o nedenle mutfağa girip yemek yapıyorum diyemem. Ayrıca gerçekten vaktim de yok. Öyle bir durum söz konusu ki, kravatımdan, gömleğime hatta çorabıma kadar her şeyimi eşim alır. Eve getirir ve ben giyerim. Alışverişe bile vakit bulamıyorum.


- Evcil hayvanınız var mı? Ya da hiç beslediniz mi?
- Kızlarım küçükken evde muhabbet kuşumuz vardı. Şimdi besleyemiyoruz ama üniversitedeki odamın camına her gün serçeler geliyor. Onlara ekmek veriyorum. Besliyorum. Bir de küçükken eski Ankara evlerinde yaşadığımız için evimizin avlusunda güvercin beslerdik.

Haberin Devamı

- Rektör olmak gibi bir hayaliniz ya da hedefiniz var mıydı?
- Aslında idari görevden çok, bilimsel alanda dünyaya, insanlığa hizmet etmek, araştırma yapmak isteğim vardı. Ben ilk günden beri bu üniversitedeyim. Bazen şöyle olsa daha iyi olabilir, böyle olsa daha iyi olabilir diyerek yöneticilerin aldığı kararlarla karşı karşıya geldiğim oldu. Bazı şeyleri düzeltmek için, yerine oturtmak, üniversitenin yönününü arzu edilen istikamete çevirmek, yol alabilmek için tek yolun idari görev olduğunu bildiğimden idari görevleri tercih ettim. Hiçbir idari görevimi ben talep etmedim, bana teklif geldiğinde de geri çevirmedim.

ANKARA DOĞDUĞUM ŞEHİR

- Ankara deyince aklınıza ilk ne geliyor?
- Aklıma ilk gelen doğduğum şehir. Anıtkabir, TBMM geliyor. Çocukluğum Kocatepe Camiisi’nin inşaatını izleyerek geçti. Hemen camiinin karşısında oturuyorduk ve inşaat tamamlanana kadar ben her adımını yakından takip ettim. Açık Hava Sinemaları vardı eskiden. Annem, babam hep birlikte film izlerdik. Hayvanat Bahçesi çocukluğumda unutamadığım yerlerden ve Atatürk Orman Çiftliği’ne piknik yapmaya giderdik onlar geliyor aklıma.

Haberin Devamı

ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞBİRLİĞİ

- Çankaya üniversitesini tanıyalım biraz da...

- Üniversitemiz 1997 yılında Sıtkı Alp Eğitim Vakfı tarafından kuruldu. Sıtkı Bey eski Arı Dershaneleri’nin ve Arı Okulları’nın kurucusu. Şu anda 5 fakültemiz bulunuyor. Son 7 yılda üniversitemiz iki katına büyüdü. İki kampüsümüz oldu. 2011 yılında da 10 yeni bölüm açtık. Şu anda 23 tane bölümümüz var. Bunlardan 3 tanesi 2 yıllık program. Diğerleri 4 yıllık lisans programları. Mühendislek Fakültemizde 7 bölümümüz var. Yeni birkaç bölüm daha açacağız. İktisadi-İdari Bilimler Fakültemizde de 5 bölümümüz var. Doktora programımızın sayısı 6 oldu. Rektör olduğumuda 300 öğrencimiz vardı. Bugün 1200 öğrencimiz var. 15 programda yükseklisans programımız var. Üniversitemiz son zamanlarda çok büyük bir gelişme ve değişme gösterdi. Bilim, Sanayii ve Teknoloji Bakanlığının yapmış olduğu sıralamada da 17. olduk. 2007 yılından beri yaptığımz projeler, sanayiye yaptığımz katkılar, küme kurmalar, her bir firmanın sorunlarıyla uğraşmamız bize başarı olarak döndü. Biz şirketi olan bir üniversite değiliz. Teknoparkı henüz kuramadık. TEKMER’i kurduk. Balgat’ta Kuluçka Merkezi’ni kurduk. KOSGEB’le protokol yaptık. Hocalarımız ve öğrencilerimiz KOSGEB’e başvurarak kendi şirketlerini kurdular. Öğrencilerimize girişimcilik eğitimi veriyoruz. Sanayiyle içli dışlı bir üniversiteyiz.

BU YÜZYILDA GERÇEK AÇLIK BİLGİ

- Üniversiteye dair hedefleriniz nelerdir?

- Şirketlerle küme kurmamızın asıl amacı gelecekte varolmak. KOBİ’lerimizin bütün eksiklerini öğrendik. Sorunları teşhis ettik. Tedavi reçetelerini yazdık. Öğrencilerimizin mezuniyet projesi bunlar. Hocalar öğrenciler KOBİ’ler için çalışıyor. Bütün hastalıklarını biliyoruz. Şu anda hangi ile gidersem gideyim bilirim. KOBİ’leri tek başlarına ulaşamayacakları nano teknoloji hedefine küme kurarak ulaşabileceklerini hale getirdik. Aslında bu bizim için, Türk sanayisi için kurtuluş projesi. Dünyada binlerce örneği var. İşbirliği yapma kültürü kazanmamız lazım. Hem rekabet hem işbirliği. KOBİ’ler tek başına AR-GE laboratuvarı kuramıyor. Pazarlama, ihracat konusunda pek çok eksiklerini tespit edip, ortak bir çalışma yapılıyor. Bu aynı zamanda üniversitenin sosyal sorumluluğu. 1400 yıl önce bize bir mesaj verilmiş. ‘Komşusu açken, tok yatan bizden değildir’ diye. Açlık tokluk denilince üniversite açısından ne anlam taşıyor? Bu yüzyıldaki açlık, çorba, ekmek, iftar çadırı, hurma değil. Bilgiye duyulan ihtiyaçtır gerçek açlık. Biz de herkesin bilgiye ihtiyaç duyduğunu aç olduğunu bildiğimiz için, ortada bir üniversite var. Bilgi tepeciği var. Etrafta 7’den 70’e bütün aile var. Esnaf, KOBİ, banka, sanayii herkesin bilgiye ihtiyacı var. Yani tok olan kesim üniversiteler. Üniversiteler bilgiyi paylaşmak zorunda. Gerçek açlık bilgi. En büyük açlık cehalet. Vebal bilenlerin omzu üzerinde. Üniversitemiz bunu kendisine misyon olarak seçti. Açlık- tokluk dengesizliğini azaltmak için uğraşıyoruz. Yapılan tezler, projeler tozlanmasın. Birilerinin işine yarasın istiyoruz. Kümelenme dediğimiz konu ülkemizin ekonomik olarak kurtuluş projesi. Tek başına KOBİ’ler son ürünü yapamıyor. Ciddi bir kendine ait ürünü yok. Ancak biraraya gelirlerse yapabiliyorlar. Kendi tasarımımız, kendi markamız olsun istiyorsak işletmelerin biraraya gelmesi lazım. Aynı zamanda üniversite ile birlikte hareket etmek lazım. Ülkenin geleceği sektörel bazda kümelenmede yatıyor. Bizim kurtuluşumuz KOBİ’lerin kendi sektörlerinde kümelenerek katma değeri yüksek ürün üretmeleri. Kendi markamız olsun. Patentini alalım. Kümelenme dediğim olay 21. yüzyılın Nuh’un Gemisi. Tufan o zaman yağmurdu şimdi de teknoloji tufanı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!