Güncelleme Tarihi:
Türkiye’de vaka sayısının en fazla olduğu şehir olan Ankara’da, ‘salgının önüne geçilmesi için alınabilecek önlemlerin neler olabileceği’ tartışmalarının yanı sıra ‘yüz yüze eğitimin ertelenme’ ihtimali de konuşulmaya başladı. İlk ve orta okul ile lise seviyesinde toplam 1 milyon 117 bin 487 öğrencinin bulunduğu şehirde, üç hafta sonra yüz yüze eğitimin başlayacak olması da vatandaşları tedirgin ediyor. Velilerin ve öğrencilerin kafasında soru işaretleri artarken; uzmanlar da yüz yüze eğitimdeki bulaş riskine karşı uyarılarda bulunuyor. Hürriyet Bilim Kurulu Üyesi ve Ankara Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık ile Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan; konuyla ilgili Hürriyet Ankara’ya konuştu.
* Prof. Dr. İsmail Balık: “Bir kere çocukların ve gençlerin bu hastalığı bulaştırdığını net olarak biliyoruz. Onlarda belirtisiz seyrettiği için hastalık daha sinsi oluyor. Ebeveynler çocuklara sürekli yakınlar, temas halindeler. Duygusal bağdan dolayı uzak durma şansımız yok. Çocuk ile anne ve babası arasında maske de kullanılmıyor. İşte bu sebeplerden dolayı ne kadar önlem alınırsa alınsın, ister istemez bulaş olacak.
* Prof. Dr. Mehmet Ceyhan: “Bu, sonu olmayan bir tartışma. Türkiye genelinde yüz yüze eğitim tehlikeli ama Ankara’da durum daha kötü. Bir plan yapılmadıkça, objektif kriterler belirlenmedikçe sürüp gidecek olan bir tartışma. Yani 21 Eylül yanlış. Neye göre verildi bu tarih? Bilim Kurulu’nun objektif bir hedef belirlemesi ve hedef bir karar vermesi lazım. Örneğin ‘günlük vaka sayısı 500’ün altına düştüğünde’ ya da ‘testlerin pozitif çıkma oranı yüzde 1’in altına düştüğünde’ açacağız gibi hedefler olmalı. Ama bu olmadığı için çocuk alacak hastalığı, eve götürecek. ‘Götürmez’ diyemeyiz çünkü bilimsel olarak durum bu. En az maskeli 1.5, maskesiz 2 metre mesafe olmalı ama okulda bunu sağlamak zor.
VELİLERE TERCİH HAKKI VERİLMELİYDİ
İnsanlara, ‘Çocuğumu bu sene okula göndermek istemiyorum. Online eğitim almasını istiyorum’ tercih hakkını vereceklerdi. Böylelikle imkânı olan uzaktan eğitime devam ettiği için okullarda yoğunluk azalacaktı. Acil eylem planı hazırlanmalı ve hangi düzeyde yüz yüze eğitime geçileceği belirlenmeli. ‘Vaka sayısı 300’ün altına düşünce yüzde elliyle, 100’ün altına düşünce yüzde yüzle normal eğitime geçilecek’ gibi kriterler belirlenmeli.”
Öte yandan okulların açılış tarihi olan 21 Eylül’de hizmet vermeye başlayacak olan kreş ve anaokullarıyla ilgili de uyarılarda bulunan Prof. Dr. İsmail Balık, mümkün derecede çocukların evde kalması gerektiğini söyledi. Balık, “Kreş ve anaokullarındaki durum da diğerlerinden farklı değil. Kreş çağındaki çocuklar arasında da hastalığın yayılabileceği aşikâr. Bunun için idealinde mümkünse eğer, vaka sayıları azalana kadar kreşlerin de kapalı kalması değerlendirmeye alınmalıdır. Açıksa da zaten ev hanımı olanların çocuklarını bu dönemde kreşe göndermelerinin mantığı yok. Devlette çalışan 10 yaş altı çocuğu olan anneler için de uzaktan eğitim için evden çalışma kolaylığı sağlandı. Evde olacak çalışan kadınların da çocuklarını kreşe göndermemeleri gerekir. İlla gidiyorsa da birincisi kreş yöneticileri ve öğretmenlerin fiziksel mesafeyi korumayı çocuklara alıştırmaları gerekiyor. İkincisi gözlem altında tutarak oyuncak ve diğer malzemelerin kişisel olması ve kesinlikle paylaştırılmaması gerekiyor. Burun akıntısı, öksürük, ateş ve ishal gibi semptomları olan çocuklar ebeveynleri tarafından kesinlikle kreşe bırakılmamalı” ifadelerini kullandı.