Güncelleme Tarihi:
Özkan ARSLAN / ANKARA, (DHA) - 15 Temmuz Darbe girişimi sırasında Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in rehin alınması sırasında, Güler'in emir subayı Mehmet Akkurt'u vurarak öldüren üsteğmen hakkında 'kasten öldürme' suçlamasıyla yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı verildi.
15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay'daki odasında rehin alınan Yaşar Güler'i, bir araçla Akıncı Üssü'ne götürmek isteyen darbeci askerlerle, nizamiyedeki bir grup asker arasında çıkan çatışmada, Güler'in emir subayı Mehmet Akkurt, üsteğmen M.R.B., tarafından vurularak öldürüldü. Önce şehit olduğu açıklanan Mehmet Akkurt'un, Yaşar Güler'i kaçıran ekibin başında olduğu anlaşıldı ve memleketi Aydın'ın Efeler ilçesinde yakınları tarafından sessiz sedasız gömüldü.
SİLAHINI BİZE DOĞRULTUP, 'KAPIYI AÇIN YOKSA KOMUTANINIZI VURACAĞIM' DİYE BAĞIRDI
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca olayla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında ifadesi alınan üsteğmen M.R.B., yaşananları şöyle anlattı: "Tabur Komutanımızla araç çıkış kısmında beklerken uzunlarını yakmış bir aracın nizamiyeye doğru hızla yaklaştığını gördüm. Araçtan, sonradan Binbaşı Mehmet Akyurt olduğunu öğrendiğim sivil kıyafetli kişi araçtan indi. Silahının bize doğrultup 'kapıyı açın yoksa komutanınızı vuracağım' diye bağırıyordu. Tabur komutanımıza birkaç el ateş açtı. Sonra silah tutukluk yaptı. Ben de kantin kısmında mevzilendim. Daha sonra araç sürücüsü Tabur komutanımız Tolga Yarbayın üzerine aracı sürdü. Tabur komutanımız kaçarken Mehmet Akkurt kendisine 3-4 el ateş açtı. Komutanımız bağırarak yere düştü. Mehmet Akkurt yerdeki tabur komutanımızın üzerine gidip tekrar ateş edeceği sırada beylik tabancamla göğüs kısmına doğru ateş ettim, ancak yere düşmedi. Daha sonra 3-4 el daha ateş ettim ve yere düştü. Bizim bulunduğumuz yere ateş açılıyordu. Bunun üzerine yanımdaki uzman çavuşla kantin bölgesinde mevzilenerek beklemeye başladık. Bu sırada Mehmet Akkurt'u getiren aracın arka kapısı açıldığında Genelkurmay İkinci Başkanımızın gözleri bağlı bir şekilde oturduğunu gördüm."
GÜLER DE İFADESİNDE OLAYI ANLATMIŞTI
Olay tarihinde Genelkurmay İkinci Başkanı olan daha sonra Jandarma Genel Komutanı olarak atanan Orgeneral Yaşar Güler, kurtarıldıktan sonra rehin alınmasıyla ilgili yaşadıklarını detaylı bir şekilde anlatmıştı. Güler, yaşanan çatışma ile ilgili, "Beni kaçıranların başında olduğunu anladığım emir subayım oradaki birilerine 'kapıyı aç yoksa ateş edeceğim' diye bağırdı ve ateş etti. Karşı taraftan da mukabil ateşle karşılık verildiğimi anladım. İçerisinde olduğum araca mermiler isabet ediyordu. Araçta benim yanımda oturan biri araçtan indi ve 'Bir şehit' diyerek bağırdı. O anda araçta solumda bulunan şahsa omuzum ile şiddetli bir şekilde vurdum. Bunun üzerine açık olan arka kapının muhtemelen dışında sol tarafta bulunan diğerleriyle birlikte beni araçtan dışarı çıkardılar ve dizlerimin üzerinde asfalt üzerinde sürüterek başka bir araca götürdüler. Kışla içinde yere götürdüler uzunca bir süre bekledik. Helikopterle Akıncı Üssü'ne getirildim" şeklinde konuşmuştu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca olayla ilgili yürütülen soruşturma sonrası, üsteğmen M.R.B. hakkında, 'Şüphelinin başkasının yaşam hakkına yönelmiş, gerçekleşen, haksız bir saldırıyı o anda hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile TC'nın 25/1 maddesi kapsamında meşru savunma sınırları içinde fiilin işlediği anlaşılmakla, kamu adına kovuşturmaya yer olmadığı' denilerek takipsizlik kararı verildi.