Meme Kanseri Farkındalık Ayı

Güncelleme Tarihi:

Meme Kanseri Farkındalık Ayı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 21, 2015 13:50

AĞRI HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ KANSER ERKEN TEŞHİS, TARAMA VE EĞİTİM MERKEZİ’NDE GÖREVLİ DOKTOR MİNE GÜMÜŞ

Ağrı Halk Sağlığı Müdürlüğü Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi tarafından Meme Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla bir açıklama yayınlandı.
Ağrı Halk Sağlığı Müdürlüğü Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi’nde görevli doktor Mine Gümüş, yayınladığı açıklamada, “Meme kanseri ülkemizde ve dünyada kadınlarda en sık rastlanan kanser olup hemen hemen her 8-10 kadından birinde karşımıza çıkmakta ve nadir de olsa erkeklerde de görülebilmektedir. Bu kadar sık görülmesi ve erken tedaviyle yaşamı uzatmanın mümkün olması nedeniyle tarama programları başlatılmış, ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı olarak kabul edilmiştir” dedi.
Meme kanserinin tanımlamasını yapan Doktor Gümüş, “Öncelikle meme kanserini süt kanalları ve süt bezlerini döşeyen hücrelerin anormal ve kontrolsüz çoğalması olarak tanımlayabiliriz. Buna zemin hazırlayıcı olarak yaş, genetik mutasyonlar, beslenme, sigara, alkol alışkanlığı, obezite olmakla birlikte en çok göze çarpan neden olarak östrojen dediğimiz kadınlık hormonuna maruziyet süresinin uzun olmasını sayabiliriz. Yaş artışıyla meme kanseri görülme olasılığı da bir yere kadar artış gösterir. Ülkemizde bu artış özellikle 40-50 yaşlarında pik yaptığından tarama grubuna 40-70 yaş aralığını tabi tutmaktayız. Muayeneye gelen her hastaya mutlaka aile öyküsü de sorgulanmalıdır. Ailede, anne veya baba tarafından akrabalarda iki taraflı, erken yaşta, erkek bireyde ortaya çıkmış kanser öyküsü genetik mutasyon düşündürür. Bu durumda sağlam bireylerin taranması ve mutasyon saptandığı takdirde memenin iki taraflı çıkarılmasıyla henüz kansere yakalanmadan korunmak mümkündür. Östrojen hormonuna maruziyet süresinin uzaması, erken(13 yaştan önce) ergenlik, geç (55 yaştan sonra) menapoz, hiç doğum yapmamış veya emzirmemiş olmak, aşırı kilolu olmak veya bu hormonun dışarıdan uzun süreli alınması durumlarında söz konusudur. Menapoz sonrası dönemde uygulanan hormon replasman tedavisinin 5 yılı geçmemesi gerekir. KOK dediğimiz doğum kontrol haplarındaysa uzun süreli kullanımda hafif bir risk artışı mevcuttur, çünkü bu haplar östrojen yanında ayrı bir hormon daha içerir ve oldukça düşük dozdadırlar, hatta memenin iyi huylu hastalıklarını azaltabilir” diye konuştu.
20 yaşından sonra her kadının ayda bir kez kendi kendine ve yılda bir kez de doktor muayenesi yapması gerektiğini belirten Gümüş, “20 yaşından sonra her kadın ayda bir kendi kendine ve yılda bir de doktor muayenesi yaptırmalıdır. Bu muayenede memelerde boyut farklılığı, meme cildinde kızarıklık, döküntü, ülserleşme, portakal kabuğu görünümü, meme başında içe çekilme, tek taraflı ve tek kanaldan gelen renksiz ya da kanlı akıntı, ele gelen kitle gibi bulgular saptanması durumunda ileri tetkik gerekebilir. Ancak orta yaş kadınlarda çok sık karşılaşılan memede ağrı, iki taraflı ve renkli akıntının altından kanser çıkma olasılığı daha düşüktür. Tabi bu bulguların hiçbirinin olmayışı kanser olmadığı anlamına gelmez, bu yüzden 40 yaş itibariyle beraberinde mamografi de çektirilmesinde fayda vardır. Meme kanserinde erken tanının bu kadar üzerinde durulmasının nedeniyse, erken evrelerde memenin sadece bir kısmının çıkarılması ve radyoterapiyle kür sağlanması mümkünken, ileri evrelerdeki burada en önemli faktör lenf bezlerine sıçramasıdır, cerrahi yerini hormonoterapi, kemoterapi gibi yöntemlere bırakır. Kanserden korunmak için kadınlarımıza önerilerim; sigara ve alkolden uzak durmaları, kilo vermeleri, kendi kendilerini muayene etmeyi öğrenmeleri ve özellikle 40 yaşından sonra yılda bir kez tarama için KETEM’e başvurmalarıdır. Muayene olmaktan korkmayın, kanserin farkına geç varmaktan korkun” şeklinde konuştu.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!