Çevre ve Şehircilik Bakanı Güllüce, Afyonkarahisar'da:

Güncelleme Tarihi:

Çevre ve Şehircilik Bakanı Güllüce, Afyonkarahisarda:
Oluşturulma Tarihi: Ocak 18, 2015 15:02

- "Türkiye'de bir kısım insanlar bu ülkenin iki yakasının bir araya gelmesini istemiyor. Birkaç gün önce İzmir Barosu, bakanlık hakkında mahkemeye dava açtı. İzmir otoyoluna ÇED vermişiz diye. Sonra havaalanına ÇED vermişiz diye, sonra Marmaray'a ÇED vermişiz diye, sonra Boğaz Köprüsüne ÇED vermişiz diye. Ne demek bu? Bu ülke kalkınmasın, iki yakası bir araya gelmesin" - "(İztuzu Plajı ile ilgili çalışmalar) İztuzu Plajı'nda insan ayağından başka hiçbir şey olmaması lazım"

Haberin Devamı

AFYONKARAHİSAR (AA) - Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, "Türkiye'de bir kısım insanlar bu ülkenin iki yakasının bir araya gelmesini istemiyor. Birkaç gün önce İzmir Barosu, bakanlık hakkında mahkemeye dava açtı. İzmir otoyoluna ÇED vermişiz diye. Sonra havaalanına ÇED vermişiz diye, sonra Marmaray'a ÇED vermişiz diye, sonra boğaz köprüsüne ÇED vermişiz diye. Ne demek bu? Bu ülke kalkınmasın, iki yakası bir araya gelmesin" dedi.

Bakan Güllüce, AK Parti Afyonkarahisar İl Başkanlığı tarafından düzenlenen il danışma meclisi toplantısında yaptığı konuşmada, dünyanın, gözünü Türkiye'ye diktiğini belirterek, yoksulların, ezilmişlerin, yetimlerin, kimsesizlerin kimsesi olan bir milletin çocukları olduklarını vurguladı.

Herkesin gözünün Türkiye'nin üzerinde olduğunu ifade eden Güllüce, şöyle konuştu:

Haberin Devamı

"Adam kendi ülkesine dua etmiyor, bize ediyor. Hamaset yaptığımı zannetmeyin. Kendi ülkesine dua etmiyor, bize ediyor. Bu bir insanlık davası. Allah, bu toprakların insanlarına liderlik vasfı verdi. Bu millet, asırlardır 16 imparatorluk kurdu. En sonuncusu da dünyaya adalet ve insanlık veren, medeniyetin devleti, Osmanlı Devleti'dir. Coğrafyada bilinmeyen ülke insanlarının umutları, Türkiye'dir. Hamd ederim Rabbime, bize böyle bir şeref verdiği için. Bu şerefin karşılığın da bir mükellef var. O sorumluluk da pazar günü, kışta kıyamette geleceksiniz, burada oturacaksın, daha sonra işinizi yapacaksınız, sorumluluğunuz da odur."

Güllüce, Türkiye'nin şimdiki vasfından endişe eden, bu vasfının sonucunda, dünyaya tekrar nizamat veren ülke olması endişesinde olan güçler, organlar ve grupların bulunduğunu söyledi.

Türkiye'de de bir kısım insanların bu ülkenin iki yakasının bir araya gelmesini istemediğini vurgulayan Güllüce, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Birkaç gün önce İzmir Barosu, bakanlık hakkında mahkemeye dava açtı. İzmir otoyolu Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) vermişiz diye. Sonra havaalanına ÇED vermişiz diye, sonra Marmaray'a ÇED vermişiz diye, sonra boğaz köprüsüne ÇED vermişiz diye. Ne demek bu? Bu ülke kalkınmasın, iki yakası bir araya gelmesin. 'Ey AK Parti, sen ne yapıyorsun, bu milletin iki yakası bir araya gelmesiyle ilgili çabalıyorsun' demek, değil mi? 'Biz de bu milletin iki yakası bir araya gelmemesi için böyle mahkeme mahkeme uğraştırırız sizi' diyorlar. Biz de diyoruz ki, 'Uğraştırın.' Biz uğraşmaya geldik kardeşim. Size rağmen başaracağız biz, bu işleri. Tabi, bahaneleri de çok. HES'ler olmasın. Rüzgar santralleri... O da olmasın. Türkiye enerji fakiri bir ülke, yapmak lazım bunları. Termik santral.. O da hiç olmasın. Nükleer... O da hiç olmasın. Geçen gün bir arkadaşım dedi ki, 'Onlara bir sor bakalım, telefonlarını nerede şarj edecekler, madem bu kadar elektriğe, enerjiye karşılar.' Aslında enerjinin olmaması, kalkınmanın olmaması demek. Bunu direkt söyleyemiyorlar."

Haberin Devamı

- Akkuyu Nükleer Santrali'nin ÇED raporuna yönelik eleştirileri

Güllüce, Akkuyu Nükleer Santrali'nin ÇED raporuna yönelik eleştirileri de değerlendirdi.

Geçen gün bir mühendisin "Akkuyu Nükleer Santrali'nin ÇED'i doğru değil, ben onu kabullenmiyorum" dediğini anlatan Güllüce, şöyle konuştu:

"Ben de dedim ki, 'Sen o kıytırık halinle onun doğru olmadığını nereden biliyorsun. Koca koca profesörler, koca koca mühendisler bu işi bilenler imzaladı. 'Hemen lafı çevirdiler, mühendislere kıytırık' dedi, ettiler. Çevirdiler, onu da başka türlü hale getirdiler. Her şeyde bir bahane bulmaya çalıştılar. Caretta carettalarla ilgili çadır kurdular. Sanki bu ülkedeki insanların hayvan sevgisi, tabiat sevgisi yokmuşçasına. İztuzu Plajı ile ilgili çalışmalar var. Yaptırdığım araştırmada, bilim adamları o İztuzu Plajı'nda hiçbir şezlongun da olmaması gerektiğini bildirdi. Ben onu bilmiyordum yakında öğrendim, bilim adamlarına da teşekkür ediyorum. İztuzu Plajı'nda insan ayağından başka hiçbir şey olmaması lazım ve sadece insan olması lazım. Orayı öyle bir hale getireceğiz ki insan ayağının değdiğinden başka bir şezlong, şemsiye gibi hiçbir şey olmayacak, o hale getireceğiz. Biz hayvanları onlardan çok seviyoruz, bizim amacımız da hakikaten odur. Çünkü biz bütün yaratılmışların hukukundan kendimizi sorumlu kabul ederiz, bu konuda çalışacağız."

Haberin Devamı

- Charlie Hebdo karikatürlerinin yayınlanması

Güllüce, Charlie Hebdo karikatürlerinin yayınlanmasına ilişkin de şunları kaydetti:

"Cumhuriyet gazetesi ile ilgili de şöyle bir dua etsin insanlar, 'Allah'ım sen bizim sonumuzu hayır eyle.' Nereden geldiler, nereye gittiler. Yahu, o Cumhuriyet gazetesi bir zamanlar, hala da daha öyledir, 'Dün gece yapılan operasyon sonucunda, ayin yapan 4 kişi yakalandı, bunların evlerinde 4 tane kırmızı kapaklı kitap, 2 tane takke, 6 tane tesbih, 3 tane de seccade ele geçirildi.' Özellikle gençler, siz bu söylediğimi sanırsınız ki mübalağa yapıyor. Girin arşivlere, belli bir yaşın üstündekiler bunları bilir de yaşı 30'un altındakiler çok fazla fark etmeyeceklerdir. Çünkü son 12 senesi AK Parti iktidarında, zaten o haltı yapamıyorlar. Ama geçmişi çok fazla bilemediği için sanıyorlar ki...

Haberin Devamı

Geçen birisi bana diyor ki 'İdris amca o kadar da değil.' Aynen o kadar işte. O zannediyor ki hep böyleydi dünya. Yok kardeşim, kitabından dolayı 163. maddeden insanlar içeride yatardı. Onlarca insan biliyoruz. O kadar değil zannediliyordu. 'Paralelci' dediğimiz arkadaşların çoğu da bunların, 'Ayin yaparken yakalandı' denenlerin bir kısmı da bunlardır. Şimdi gittiler ağabey-kardeş oldular, bizim diyeceğimiz, 'Ya Rabbim sen bizim sonumuzu hayır eyle'. Nerede başladı, nerede bitirdiler. Özellikle CHP dönemindeki inançla ilgili baskılar o kadar aşırıdır ki, Anadolu'da bunun hicivle anlatılması olmuştur. Onlar bitti, onları bir daha getirecekler, rüyalarında bile görmesinler. Bu millet ayağa kalktı, artık. 1940'ların, 1960'ların, 1980'lerin, 1990'ların 2000'lerin Türkiyesi değil. 2002'den sonra bundan böyle rüyalarında bile görmesinler bunu aman ha."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!