IHA
Oluşturulma Tarihi: Nisan 20, 2015 14:21
KAHTA'DA KUTLU DOĞUM HAFTASI ETKİNLİĞİ MÜNASEBETİYLE MUHAMMED EMİN YILDIRIM'IN KONUŞMACI OLARAK KATILDIĞI "SAHABE" KONULU KONFERANS KAHTA KÜLTÜR MERKEZİ KONFERANS SALONUNDA GERÇEKLEŞTİ.
Kahta’da Kutlu Doğum Haftası etkinliği münasebetiyle Muhammed Emin Yıldırım’ın konuşmacı olarak katıldığı "Sahabe" konulu konferans Kahta Kültür Merkezi Konferans salonunda gerçekleşti.
Konferansa sendika ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. Kahta Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen konferans Kahta İmam Hatip Lisesi 12. Sınıf öğrencisi Mehmet Fırat’ın Kuran-ı Kerim tilavetiyle başladı. Kuran-ı Kerim tilavetinden sonra Derneğin amaç, hedef ve faaliyetlerini içeren tanıtım filmi sunuldu.
Sunumdan sonra açış konuşmasını Siret Derneğinin Kahta temsilcisi Mustafa Aydın yaptı. Aydın, “Yaklaşık 14 asır önce yurdu Medine’yi henüz Resulullah (sav)’in buram buram kokusunun duyulduğu yerleri terk edip buralara kadar geldi. Geldi ancak dönmek için gelmedi. Yaşanmak adına, yeşertmek adına İslam’ın hakikatlerini duyurmak adına o coğrafyada kalmak ve gerekirse davası uğruna ölmek için geldi. Izdırabı kendi davası neydi ki ta Medine’den buralara kadar getirdi. Izdırap belli, dert belli aslında. Veda hutbelerine yüz binlerin üzerinde sahabe efendilerimizin iştirak ettiği rivayet edilir.
Ama bakın şöyle Medine’ye, Mekke’ye toplam sahabi sayısı 10 bini geçmez. Ve geçmediğini göreceksiniz. Peki, nerede geriye kalan 90 bine yakın sahabe. Dostlar neredeler, bakın şöyle dünya coğrafyasına, bakında nerelerde olduklarını görün her biri dertlerinin, ızdıraplarının peşlerinde. Ya Çin de, ya Özbekistan’da, ya Kıbrıs yamaçlarında ya da İstanbul sırtlarında ya da Adıyaman’da. Daha nice yerlerdeler. Hani derler ya direk olay yurdunu, toprağını hele ki canlarından çok sevdikleri Allah Resülü (sav)’i terk edip yeryüzünü tabi caizse tohumlar misali” dedi.
Açış konuşmasından sonra ilahi dinletisi gerçekleştirildi. İlahi dinletisinden sonra Muhammed Emin Yıldırım yaptığı konuşmada, “Zaman güzel bir zaman dilimi, hangi zamandayız? Allah izin verirse yarın gece Mevlana’nın en büyük ikramiyelerinden olan biri olan üç aylara merhaba edeceğiz. Recebi şerif bizi karşılayacak inşallah ve onunla beraber biz Mevlana’nın ikramiyesi olan o güzel zaman dilimlerinden istifade etmeye çalışacağız. Mevsim güzel dedim. Mevsim miladi olarak Allah resulü (sav) doğum günleri. 571 20 Nisan onun miladi olarak aleme merhaba dediği günler. O günlerden dolayı şu anda kutlu nebinin doğum günlerini ihya etmeye çalışıyoruz. Onun doğum günleriyle aslında doğmaya çalışıyoruz. Onun doğumu aleme nur getirdi. Kainat onun getirdiği mesajlarla nurlandı. Her kim onun getirdikleriyle doğarsa asıl kutlu doğum o zaman ihya ediyor. Bizde şu mevsimde o kutlu doğumu ihya etmeye çalışıyoruz. Zemin güzel bir zemin dedim. Niçin? Safvan bin muattal’dan dolayı, o büyük insanın memleketi burası. Onun olduğu yerde bir rahmet olur. Salihlerin anlattığı yerde bir bereket olur. Şehitler Allah katında rızklandıkları için ona ait olan bir zeminde o rızkdan biraz nasip almak adına zeminde bu zemin adına farklı bir havayı bizlere hissettirecektir. Asıl konumuz "Medeniyetimizin kurucu nesli olan sahabe" Mühim bir konu ne kadar anlatabilirim size bilmiyorum. Ama gerçekten eğer biz şu konunun altındaki bazı başlıkları bu gece bir an olsun anlayabilirsek İslam medeniyetinin ne kadar büyük bir medeniyet olduğunu anlayacağız. Sahabe dediğimiz o medeniyetin taşıyıcı kolonları, taşıyıcı köprüleri olan o nesli biraz farklı bir biçimde anlayacağız. O neslin çok ciddi bir uğraşıyla büyük bir bedelle bize intikal ettirdikleri aziz İslam’ın onların dünyasındaki değerini anlayacağız ve bunlardan da kendi dünyamıza bazı mesajlar taşımaya çalışacağız. Sahabe birileri için efsane olsa da bizim için en büyük hakikattir. Diğeri için nostalji olabilir sahabe. Ama bizler için haldir, İstikbaldir. Diğeri için mazi olabilir sahabe, bizim için bu günlerin ihya yarınların ihşa edilebileceği en önemli haldir. Neden böyledir biliyor musunuz? Çünkü din dediğimiz aziz İslam’ı biz onlardan almışız. Onların bize intikal ettirdikleri bu din üzerinden biz konuşuyoruz. İlahi kitabımızı biz gökten ilham olarak almadık ki, sahabenin elinden aldık biz kuranı. Sahabenin elinden aldık biz Hz. Muhammed (sav) kutlu sözlerini. Sahabe olmasaydı eğer biz bugün din adına konuştuğumuz birçok şeyi belki yanlışça hatalı konuşacaktık. Hal böyle olunca medeniyet dediğimiz o büyük yürüyüşün zemininde olan bir nesil konuşmuş oluyoruz” dedi.