Güncelleme Tarihi:
ADIYAMAN (AA) - Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, "Doğu Anadolu'da milyonlarımız göçmüş, bir buçuk milyon insanımız soykırıma uğramış. Yani kim bizi terörle özdeş tutabilir ki? Terbiyesizlik ediliyor, ahlaksızlık ediliyor, hedef saptırılıyor" dedi.
Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği Adıyaman Şubesi 3. Olağan Kongresi'ne katılan Bakan Güllüce, burada yaptığı konuşmada, 25. kuruluş yıldönümünü kutlayacak, MÜSİAD’ın güzel şeyler yaptığını belirterek, Türkiye'de bir çığır açtığını söyledi.
MÜSİAD’ın yerli kaynaklarda beslenerek bir şeyler üretebileceğini gösterdiğini belirten Güllüce, “Tabi asırlardır garnizon milleti, garnizon topluluğu milletiyiz biz. Bizim sosyolojimiz garnizona dayanıyor. Biz 1050’lere yakın üretmeyen sadece asker ve erzak üreten bir toplumuz biz” ifadelerini kullandı.
Sanayici, sanatkar yetiştirmenin bir anda gerçekleştirilecek bir şey olmadığını dile getiren Güllüce, Türkiye’nin bir üretme sorunu olduğunu belirterek, kişi başı üretimde çok aşağı rakamlara sahip olduğuna dikkat çekti.
Tarım ve garnizon toplumdan tüccar, sanatkar ve iş adamları toplumuna geçişin kolay olmadığını vurgulayan Güllüce, şöyle devam etti:
“Bazı illerimizde bir anda parlaması ve belli bir yere gelmesinin arkasında geçmişinde üretimin, sanatkarların ve iş adamların bulunmasından kaynaklanmaktadır. Günlümüz istiyor ki bu durum değişsin Türkiye çok üreten bir ülke olsun. Tabi üretmenin sadece Ankara’nın aşağısında fazla yoğunlaşması bu ülkenin bir problemi. Türkiye’nen geneline yayma politikaları izlemek lazım”
- Kalite sorunu
Türkiye’nin sorunlarından birinin kalite sorunu olduğunu anlatan Güllüce, üretilen ürünlerin kaliteli olması gerektiğini vurguladı.
Kalite sorununun sadece işadamlarının bir sorunu gibi görülmemesi gerektiğine işaret eden Güllüce, ''Bunda kanalizasyon işinde çalışan işçimizden tutun da belediye başkanımıza, bakanımıza kadar yaptığımız her işin kaliteli olmasıyla ilgi bir problemimiz var. Kalitenin de bana göre bir insan hakkı olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden satın aldığımız bir malın kalite kontrolünü yapacak durumda değiliz, bu yüzden kaliteli malı satmak durumundayız” dedi.
Yerliliği herkesin amaç edinmesi gerektiğini ifade eden Güllüce, zihinsel, düşünsel ve kültürel anlamda yerliliğin sürekli hale getirilmesi gerektiğini dile getirdi.
1930 yıllarında Türkiye'de sanayinin olmadığına dikkat çeken Güllüce, o dönemde devletin ancak fabrika açıp istihdam yarattığını anımsattı.
Kurtuluş savaşında ülkenin yetişen neslinin yok edildiğini belirten Güllüce, “Emperyalist ülkeler, ne kadar can, ne kadar akıl, ne kadar bilgi, ne kadar okumuş insanımız varsa götürüp Sarıkamış’ta bitirdiler. Çanakkale’de bitirdiler. Galiçya’da bitirdiler. İnsan mı bıraktılar ki biz üretim yapalım diye. Anadolu çocuğu ve kadınları, cepheye şehit üretme fabrikası gibi çalışıyorlardı. Anneler, bir nevi şehit üretme makinesi gibi çalışıyorlardı. Büyüttüm, besledim, gitti de gelmedi diye türküler, besteler yapmışız. Bunları yapmaktan bizim, sanayileşmeye, üretim yapmaya, fırsat bulamamışız” dedi.
Türkiye’nin yeni yeni sanayileşen ülke konumunda olduğunu aktaran Güllüce, sanayileşme için belediyelerin yetkilendirme konusunda çalışmaları olduğunu dile getirdi.
Kentsel dönüşüm konusunda bakış açısının önemli olduğunu ifade eden Güllüce, bu konuda mevzuatta bazı sıkıntıların olduğunu ve çok kötü durumda olmadıkları ama çok da iyi durumda olmadıklarını söyledi.
Kentsel dönüşüm konusunda her geçen gün iyileşmeye doğru gittiklerini anlatan Güllüce, istismar olan yerleri kapatmaya çalıştıklarını, imar kanunlarından dolayı bazı sıkıntıların olduğunu bunları düzeltmeye çalıştıklarını kaydetti.
TOKİ’nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı olmadığını belirten Güllüce, TOKİ’nin Başbakanlığa bağlı olduğunu, çok büyük bir kesimin buradan faydalandığını hatırlattı.
TOKİ ile ilgili bir algı operasyonu olduğunu savunan Güllüce, şöyle devam etti:
“35 aileden birini ev sahibi yapan bir kurumdur TOKİ ve AK Parti'nin yüzünün akı bir kurumdur, iş yapmıştır. Bin insanın dünyada mekan ahirette iman diyecek kadar biz evi yüceltmişiz. Bu kadar hizmet yapmış bir kuruma ha bire saldırı, ha bire saldırılar yapılıyor. Bakıyorsunuz bir arkadaşımız 'Abi TOKi işine benzemesin bu iş de" diyor, espiri yapıyor aklın sıra. Demek ki algıda başarılı olmuşlar. 4 tane binada yanlış olabilir. Siz burada 600 bin konut yaparsanız arkadaşlar 600 bin iki kelime dediğiniş şey mi? Bakarsanız kaç bin mühendis kaç tane işçi, kaç tane para? Leblebi, çekirdek fiyatına insanlar ev sahibi olmuş"
- Terör
Bakan Güllüce, Anadolu'da terörün 1820'lı yıllarda başladığını, o günden bu yana Türk milletinin teröre karşı mücadele verdiğini ve bu yolda insanlar kaybettiğini söyledi.
Bulgaristan'da gerçekleşen terör olaylarında Türklerin şiş - kebap yapıldığını aktaran Güllüce, şöyle konuştu:
"Doğu Anadolu'da bir buçuk milyon insan kaybetmişiz. Balkanlarda terör olaylarında 3 buçuk milyon insan kaybetmişiz. Soykırıma uğramışız. Son 30-40 yılı geçelim, bu yıllarda olanları zaten herkes biliyor. Geçmişe gittiğimizde biz facialar yaşamışız. Doğu Anadolu'da milyonlarımız göçmüş, bir buçuk milyon insanımız soykırıma uğramış. Yani kim bizi terörle özdeş tutabilir ki? Terbiyesizlik ediliyor, ahlaksızlık ediliyor, hedef saptırılıyor. Bunlar kendileri kalkıp Filistinliyi öldürürken, Suriyeliyi katlettikleri ile Nagazaki'nin hesabını versinler. Kalkıp da hedef saptırmanın anlamı yok, bizi savunmaya da almanın anlamı yok. Bizim terörle ilişkimiz yoktur falan demeye de ben ihtiyaç duymuyorum. Terörün de kaynağı kendileri, sonuçlarını oluşturan, menfaatlerini sağlayanlar da batı."