IHA
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 16, 2015 11:34
ADANA ECZACI ODASI BAŞKANI ECZ. ERSUN ÖZKAN, 14 MAYIS 2015 BİLİMSEL ECZACILIĞIN 176. YILINI KUTLADIKLARINI İFADE ETTİ.
Adana Eczacı Odası Başkanı Ersun Özkan, Eczacılık Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, ekonomik açmazlarının derinlemesine devam ettiğini söyledi.
“14 Mayıs Eczacılık Günü” Adana’da da kutlanmaya başladı. “14 Mayıs Eczacılık Günü” etkinlikleri çerçevesinde
Atatürk Anıtı önüne çelek koyan Adana Eczacı Odası Yönetimi ve eczacılar daha sonra basın açıklaması yaptı.
Bilimsel Eczacılığın 176. Yılını bugün kutladıklarını ifade eden Adana Eczacı Odası Başkanı Ecz. Ersun Özkan, “Tam 176 yıldır biz eczacılar insan sağlığını merkezine alan bir anlayışla, sağlığın sadece bedenen sağlık anlamına gelmediği bilinciyle toplumsal sorunlara da aynı duyarlılıkla yaklaşarak karşılaştığımız tüm sorun ve zorluklara rağmen halk sağlığı için çalışıyor ve emek veriyoruz. Tüm bunlarla birlikte ülkemizi, halkımızı, demokrasimizi ve cumhuriyetimizi ilgilendiren konularda da toplumsal sorumluluğumuz gereği halkın yanında taraf olduk bundan sonra da taraf olmaya devam edeceğiz” dedi.
Sağlık alanındaki yapılan bazı düzenlemelerin özellikle onkoloji hastalarının ilaca ulaşmasını güçleştirdiği için canlarını tehlikeye attığını belirten ADEO Başkanı Ersun Özkan, “Hepinizin bildiği gibi 2000’li yılların başından itibaren sağlıkta dönüşüm ile birlikte sağlık alanında köklü değişiklikler yapıldı. Eczacılar olarak bizler yapılan bu değişikliklere, ekonomik kayıplarımıza rağmen halk sağlığı adına destek verdik. Çünkü bizler biliyor ve inanıyoruz ki; sağlık insanların kolay ve parasız olarak ulaşması gereken bir hak ve sosyal devletin de olmazsa olmazlarından biridir. Fakat bu gün gelinen noktada özellikle Sosyal Güvenlik Kurumunun neye ve kime hizmet ettiği anlaşılamayan uygulamaları sağlığı tamamı ile ticarileştirerek paralı hale getirmiş, sağlıkta tasarruf insan hayatının önünde görülmeye başlanmıştır. Bugün sırf Sosyal Güvenlik Kurumunun ekonomik gerekçeleri ile başta onkoloji ilaçları olmak üzere yeni teknoloji ürünü birçok ilaç üretici firmalar tarafından ülkemize getirilmeyerek halk sağlığı ciddi anlamda tehlikeye atılmış durumdadır. Yine aynı Sosyal Güvenlik Kurumu, 2005 öncesi SSK hastanelerinin içler acısı durumunu ve ilaca ulaşımın çok zor olduğu günleri unutup sadece ekonomik gerekçelerle 1 Temmuz 2015 tarihi itibari ile kamu hastanelerinde tedavi gören onkoloji hastalarını ilaçlarının bu hastanelerden karşılayacağını ve 2005 öncesi döneme dönüleceğini beyan etmiştir. Buradan bir kez daha Sosyal Güvenlik Kurumu yetkililerini halk sağlığını tehlikeye atan bu uygulamalardan vaz geçmeye ve bu tür ilaçların halkımızın kolayca ulaşabileceği eczanelerden temin edilmesini sağlayacak düzenlemeleri yapmaya ve insan odaklı bir anlayışla halk sağlığına hizmet etmeye davet ediyoruz”
Bugün vatandaşlardan 1. Basamak sağlık hizmetleri de dahil olmak üzere hastanelere gittiklerinde muayene fark ve ücretleri olmak üzere yaptırdıkları tetkiklerde, eczanelerden aldıkları ilaçlarda değişik isimler altında alınan ücretlerin artık dayanılmayacak boyutlara geldiğini dile getiren Özkan şöyle devam etti:
"Özellikle bu ücretlerin tahsil edilmesi noktasında biz eczacıların halk ile karşı karşıya getirilerek isteğimiz ve görev tanımımız dışında tahsildar gibi kullanılmamız bizlerin kabul edebileceği bir uygulama değildir. Bu anlamda halk sağlığı için sağlığın ücretsiz olması ve dolayısıyla eczacıların tahsildar olarak kullanılması uygulamasına bir an önce son verilmelidir. Sosyal Güvenlik Kurumu son dönem uygulamaları ile vatandaşlarımız ile birlikte biz eczacıları da ciddi anlamda mağdur etmiştir. Bu gün iki eczaneden biri faaliyetini sürdüremez durumdadır. Türkiye’de 2004 yılında yürürlüğe giren İlaç Fiyat Kararnamesi, 2005 yılında Sosyal Güvenlik Kurumlarının tek çatı altında toplanması, 2009 dan bu yana uygulanan Global Bütçe yöntemi, ilaç ve eczacılık alanında yıllar geçtikçe daha da belirginleşen ve somutlaşan olumsuz etkiler yaratmıştır. İlaç harcamalarında tasarruf adına uygulamaya konulan düzenlemeler nedeniyle eczane ekonomileri artık geniş ölçekli kayıplar yaşar hale gelmiştir. Sağlığa ayrılan payın görece olarak düşük olduğu bir ülke olan Türkiye’de ilaca ayrılan payın da bunun belirli bir yüzdesini geçmeyecek şekilde ayarlanmaya çalışılmasıyla eczanelerimizin ekonomik açmazları derinleşerek devam etmektedir. Birinci basamak sağlık kuruluşu olan eczanelerin varlıklarını sürdürebilmeleri ve nitelikli bir sağlık hizmeti sunumu için politika yapıcıların uzun süredir uyguladıkları ilaç fiyatlandırma ve geri ödeme politikalarının eczaneleri nasıl bir noktaya sürüklediğini görmeleri ve acilen önlem almaları gerekmektedir. Salt maliyet odaklı yaklaşımların halk sağlığına tehdit oluşturduğu ve halkın ilaca erişim hakkını zedelediği açıktır.”
“YAŞATMAK İÇİN YAŞAMALIYIZ”
Sözlerinin sonunda Sosyal Güvenlik Kurumu yetkililerine seslenen Ersun Özkan, "Türk Eczacıları Birliği ve Sosyal Güvenlik Kurumu arasında imzalanan İlaç Alım Protokolü 1 Temmuz 2015 tarihi itibari ile sona erecektir. Sağlıkta dönüşüm ile birlikte eczacılar olarak yaşadığımız ve yaşamaya devam ettiğimiz hak kayıplarının artık yeni imzalanacak İlaç Alım Protokolü ile sona ermesini ve eczacılar olarak ekonomik kaygılardan uzak, insan odaklı sağlık anlayışı ile halk sağlığı adına hizmet vermeye devam edebileceğimiz bir İlaç Alım Protokolü imzalanmasını talep ediyor ve bekliyoruz. Bugün zor durumda olan eczaneler herhangi bir kriz ya da ticaretin gerektirdiği koşullardan değil sadece ve sadece Sosyal Güvenlik Kurumu uygulamalarından ötürü bu noktaya gelmiştir. Artık biz eczacıların içinde bulunduğumuz durumu finanse edebilecek gücü kalmamıştır. Tıpkı yıllar önce söylediğimiz gibi; ‘Yaşatmak için yaşamalıyız’ sloganından hareketle tek bir eczanemizi bile feda etmeden yaşam mücadelesi veren eczanelerimizi rahatlatacak tedbirleri içermeyen bir İlaç Alım Protokolü imzalanmasını istemiyoruz” diye konuştu.