Güncelleme Tarihi:
Malik GÖDELİNER/ADANA, (DHA)- DİYANET İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "FETÖ/PDY samimiyet, ihlas ve hayırseverlik gibi dini değerleri, imam, vaiz ve cemaat gibi İslam'ın en temel kavramlarını istismar ederek en büyük zararı maalesef yüce dinimize vermiştir. FETÖ/PDY ile mücadele edilirken başka hak ihlalleri ve mahrumiyetlerin yaşanmaması için de büyük özen gösterilmesi gerektiği izahtan varestedir"dedi.
Adana'da gerçekleştirilen 33'üncü istişare toplantısı sona erdi. Sheraton Otelinde gerçekleşen toplantıya Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, başkan yardımcıları ve 81 il müftüsü katıldı. 3 gün süren toplantıda '15 Temmuz Süreci ve Din Hizmetlerine Etkisi (Sorunlar ve Çözüm Önerileri)' ana başlığı altında çalıştaylar ve özel oturumlar düzenlendi. Merkez birimlerinin planladığı çalışmaların sahadaki yansımaları değerlendirildiği toplantı sonunda sonuç bildirgesi Mehmet Görmez tarafından açıklandı. Görmez, Adana'da gerçekleştirilen terör saldırısında ve dün gece meydana gelen yangın faciasında hayatını kaybeden öğrencilerin yakınlarına başsağlığı diledi.
SONUÇ BİLDİRGESİ
15 Temmuz darbe girişiminin din kisvesi altında menfaat devşiren, ayrıştıran ve sinsi planlarıyla toplumumuzun bilincinde derin yaralar açan din istismarcılarına karşı etkin mücadele yürütülmesinin kaçınılmaz olduğu belirtilen sonuç bildirgesinde şu görüşlere yer verildi:
"FETÖ/PDY, samimiyet, ihlas ve hayırseverlik gibi dini değerlerimizi; imam, vaiz ve cemaat gibi İslam'ın en temel kavramlarını istismar ederek en büyük zararı maalesef yüce dinimize vermiştir. FETÖ/PDY, halkımız arasında şüphe, kuşku ve endişe ortamı oluşmasına neden olmuş, milletimizin arasındaki güveni tahrip etmiştir. Ailelere acı, anne babalara hüsran, aldatılmışlara hayal kırıklığı ve pişmanlık yaşatmıştır. Şimdi millet olarak hepimize düşen görev, bu kaygı ve şüphe ortamını ortadan kaldırmak, güveni yeniden her düzeyde tesis etmek için basiretle, var gücümüzle çalışmaktır. Yürütülen hukuki süreçlerde, hak, hukuk, adalet ve masumiyet ölçülerinin ihlal edilmemesi için azami gayretin gösterildiği açıktır. FETÖ/PDY ile mücadele edilirken başka hak ihlalleri ve mahrumiyetlerin yaşanmaması için de büyük özen gösterilmesi gerektiği izahtan varestedir. Toplumun din güvenliğini tehdit eden oluşumların önlenmesi için milletin vicdan hürriyetini güvence altına alacak düzenlemelerin yapılması ertelenemeyecek bir zorunluluktur. Ülkemizde son dönemde görünümleri ve etki alanları giderek artan bir takım türedi dini hareketler dikkat çekmektedir. Şahıs merkezli gelişen bu tür oluşumlar, kendileri dışındaki herkesi karalayarak hatta tekfir ederek çarpık bir din anlayışı oluşturmaya çalışmakta, İslam'ın evrensel değerlerinden uzak kişisel ve hizipsel menfaatleri öncelemektedir. Alternatif Cuma namazları, çarpık fetvaları, sözde eğitim faaliyetleri, ilkesiz radyo ve televizyon yayınları ile taraftar toplamaya çalışan bu grupların toplumsal hasarlarını önlemek için gerekli tedbirler alınmalıdır.
Batı dünyasında Müslümanlara yönelik ayrıştırıcı tutum ve davranışların artması, camilere yönelik saldırıların çoğalması, yurt dışındaki millet varlığımızın sorgulanmaya başlanması kaygı vericidir. Yabancı düşmanlığının radikal bazı siyasiler ve ırkçı söylemlerle tırmanışa geçtiği, İslam ve Müslüman karşıtlığının bazı ülkelerde iç siyasi mülahazalarla sistematik hale getirildiği görülmektedir. Sürecin küresel barış ve güvenliği tehdit edecek bir noktaya doğru çevrildiği esefle müşahede edilmektedir. İletişim araçlarının ve teknolojik imkanların sınır tanımadığı günümüzde, genç kuşaklar birtakım yayın ve telkinlerle bedensel ve ruhsal istismara maruz kalmakta, milli ve manevi değerlerimizden uzaklaşmaya itilmektedir. Bu gidişatın doğuracağı olumsuzlukların önlenebilmesi için gençliğin zihin dünyasını koruyacak, maneviyatlarını güçlendirecek, kimlik ve aidiyet bilinçlerini pekiştirecek çok boyutlu çalışmalar yürütülmelidir.
Camilerin toplumu kucaklayan, vaaz ve hutbeleriyle insanlara yön veren, huzur, güven, birlik ve bütünlük aşılayan manevi merkezler olması, Başkanlığımızın öteden beri üzerinde özenle durduğu asli hedeflerindendir. Bu kapsamda gençlerin, kadınların, çocukların camiyle buluşması daima teşvik edilmeli, engelli vatandaşlarımızın camiye erişimi konusunda yapılan çalışmalar artırılarak devam ettirilmelidir.
Gerek ülkemizdeki muhtaçların gerekse misafir olarak ağırladığımız milyonlarca sığınmacı kardeşimizin yaralarını sarmada, hayata tutunmalarını kolaylaştırmada milletimizin hayır, hasenat, sadaka, zeka gibi bağışların önemli bir payı ve katkısı olduğu açıktır. Zenginlerin malları üzerindeki fakir ve ihtiyaç sahiplerine ait payın dağıtılması, fakirlik, yoksulluk ve yoksunluk içinde yaşayan kesimlerin sorunlarının çözümü için de büyük bir imkandır. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu kabil hayri ibadetlere rehberlik yapması görevlerinden bir tanesidir. Başkanlığın bu tür mali ibadetlerin ifasında da halkımıza rehberlik etmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır."
FOTOĞRAFLI