Güncelleme Tarihi:
İntihar, toplumdan topluma ve kültürden kültüre gerek görülme sıklığı ve şekli ve gerekse bu olgunun toplumda oluşturduğu tepki ve yargı açısından büyük değişkenlikler gösteren, psikolojik, psikiyatrik, sosyolojik, kültürel, genetik, dini, ekonomik pek çok boyutu olan çok bileşenli bir niteliğe sahiptir. İntihar eden ya da girişiminde bulunan kişi %98 psikiyatrik sorunları olan kişidir ve her yıl içinde kayıtlı olarak dünyada 850.000 kişinin intihar ederek yaşamına son verdiği saptanmıştır**
Ülkemizde tüm intiharların % 3 'ünü 15 yaşın altında gençlerin intiharları oluştururken 15 yaş üstünde intihar eden gençlerin sayısı hızla artmakta.İstatistikler incelendiğinde; 15-24 yaş grubunda ölüm nedenleri sıralamasında intiharın 2. sırada yer aldığı, hatta bu yaş gruplarında intiharın motorlu taşıt kazalarına bağlı ölümlerden daha fazla olduğu görülmektedir. (DİE, 2004) İntihar girişiminde bulunan ergenlerin bir kısmı tedavi için başvurmadığından ve tedavi için başvuranların bir kısmı da kayıt altına alınmadığından gerçek oranların daha yüksek olduğu tahmin edilmektedir.
Psikolojik otopsi çalışmalarına göre İntihar eden ergenlerin yaklaşık olarak % 90’ında psikiyatrik bir bozukluk bulunduğuna değinen Bilge Kara bu konuda ebevenynleri bu konularda ailesel risklerin de büyük rol oynadığından bahsetti; ailede intihar davranış öyküsü,
anneyle baba arasında ya da anne, baba ve çocuk arasında yaşanan çatışmalar intiharı tetikleyen ailesel faktörlerdir. Birçok çalışmada anne babada depresyon, madde kötüye kullanımı, antisosyal davranışlar gibi psikopatolojinin varlığının ergenlerdeki tamamlanmış intihar ve intihar girişimi riskini belirgin olarak arttırdığı gösterilmiştir.
Farklı ortam ve toplumlarda yürütülen çalışmalarda aile bağlarının gevşemesi ya da kopmasının genç insanlar arasında intihar yaygınlığını etkileyen en önemli etkenler arasında olduğu saptanmış olup intihar davranışı gösteren ergen ailelerinin daha az destekleyici ve daha fazla çatışmacı olduğu, düşmanca tutumların ön plana çıktığı da bildirilmektedir.Çocuk ebeveyn ilişkisinde yetersizlik, aile içi iletişimde yetersizlik, çok yüksek veya düşük ebeveyn beklentisi ve Ebeveynlerin aşırı kontrolcü ve mükemmeliyetçi tutumları gençlerde intihar ve intihar girişimi riskini 1,4-3,6 kat arttırmaktadır. Bu yüzden Bilge KARA, aileleri bu konuda dengeyi çok iyi kurmak konusunda uyarıyor.
En sık intihar nedenleri arasında hastalık, aile geçimsizliği, geçim zorluğu, duygusal ilişkilerde hayal kırıklığı, ticari başarısızlık öğrenim başarısızlığı sayılmaktadır. En sık intihar etme biçimleri arasında kendini asma, ateşli silahlar kullanma, kimyevi madde kullanma, yüksekten atlama, suya atlama sayılabilir.
Depresyon hastalarının %15’i intihar etmektedir.
Peki İntihar düşüncesi olan kişi, bize aslında sinyaller veriyor mu? Nasıl anlayabiliriz?
*aslında sayı daha fazladır, ancak net ve kayıtlı intiharlar baz alınmıştır.