Güncelleme Tarihi:
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ulvi Can Ünlügenç, Çukurova Bölgesi'nde geçmişte oldukça büyük can ve mal kayıplarına yol açan onlarca deprem yaşandığını belirterek yeni acılar yaşanmadan önlem alınmasını istedi.
'DEPREM AÇISINDAN RİSKLİ'
ÇÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü'nde görevli akademisyenlerce gerçekleştirilen 'Adana ve çevresinin depremselliği' konulu bilimsel çalışmanın ayrıntılarını paylaşan Prof. Dr. Ulvi Can Ünlügenç, "Adana ve çevresi önemli fay hatlarına yakın bir konumda bulunup birinci ve ikinci derece deprem bölgesi sınırları içerisinde yer alıyor. Bölge, Doğu Anadolu Fay Sistemi, Ecemiş Fay Zonu ve Helen-Kıbrıs yayı gibi aktif tektonik yapılar arasında sismik açıdan etkin bir alanı kapsıyor" dedi.
GEÇMİŞTEKİ ACILARI ANLATTI
ÇÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü ve Jeoloji Mühendisleri Odası işbirliğiyle, Çukurova'da deprem potansiyeli, riskler ve toplumsal bilinçlenme konularında çeşitli çalışmalar yapıldığını aktaran Ünlügenç, şöyle devam etti:
"Tarihsel ve aletsel dönem deprem kayıtlarına bakıldığında millattan önce 69 yılından dönemimize kadar bölgede orta ve büyük ölçekli bir çok depremin olduğu görülmektedir. 1114 ve 1268 yıllarında meydana gelen 9 büyüklüğündeki depremler, Çukurova bölgesindeki ilk önemli deprem kayıtlarındandır. 1513 depremi Tarsus-Adana-Malatya ekseninde yıkıcı etki yaratmıştır. 1822 yılında Antakya ve 1872 yılında Amik Gölü'nde meydana gelen deprem önemli bir hasara neden olmuştur. 1500-1800 yılları arası dönemde Tarsus-Antakya-Halep ekseninde sıklıkla meydana gelen depremler var. 1822 ve 1872 depremlerinden sonra bölgede büyük depremler açısında bir etkinliğin olmadığı gözlenmektedir. 20'nci yüzyılda bölgede orta ve küçük ölçekli birçok deprem oldu. 1945 yılından günümüze kadar olan dönemde Çukurova ve yakın çevresinde 5.5 ve 6.3 büyüklüğü arasında 6 deprem yaşandı."
ÖNERİ SUNDU
Çukurova Bölgesi'nin deprem açısından büyük risk ve potansiyele sahip olduğunu anlatan Prof. Dr. Ünlügenç, şunları kaydetti:
"Adana ili bir çöküntü alanla temsil ediliyor. Ecemiş Fay Zonu, güneydoğuda Amanos dağları ile sınırlandırılmakta ve güneyde Akdeniz'in içinden Kıbrıs'a kadar uzanmaktadır. Tektonik yerleşkesi bakımından Çukurova Bölgesi, Arap-Afrika-Türkiye levhalarının birleştiği ve tektoniğinin oldukça aktif olduğu, bir ve ikinci derecede depremselliğin gelişebileceği üçlü birleşme bölgesinin oldukça yakın kesiminde yer almaktadır. Bölgemizde deprem gibi doğal afetlerin oluşumu maalesef kaçınılmaz bir olaydır. Aktif fay zonları boyunca hemen her yerde sismik aktiviteler gerçekleşebilir. Bu nedenle, depremle yaşamaya her an hazırlıklı olmalıyız ve yöresel olarak belirli büyüklükte deprem olacakmış gibi yaşayacağımız yapı tasarımlarının deprem yönetmeliğinde belirtilen standartlara uygun tarzda ve özellikle fay zonlarından uzakta inşa ettirmemiz gerekmektedir. Daha önceki depremlerin ciddi kayıplarını ve yaralarını unutmamalıyız. Bu günden itibaren geleceğe yönelik gerekli önlemlerin alınması yönünde ciddi çalışmaların başlatılması gerek."
Yusuf BAŞTUĞ/ ADANA,(DHA)
YB (EŞ)(4.9.2016, FOTOĞRAFLI)