Güncelleme Tarihi:
15 Temmuz darbe girişimi sonrası başlatılan soruşturma kapsamında dönemin İl Jandarma Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı Kurmay Albay Halil Çelik, Çukurova İlçe Jandarma Komutanı Jandarma Kurmay Binbaşı Hüseyin Yalçınkaya, darbe girişimi gecesi nöbetçi olan İl Jandarma Komutanlığı'nda görevli Binbaşı Osman Tunahan Berk, Adana İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Atilla Demir ile Üsteğmen Hasan Şahna tutuklandı.
131 SAYFA İDDİANAME HAZIRLANDI
Soruşturmayı yürüten savcı 131 sayfadan oluşan iddianame hazırladı. İddianameye göre, Jandarma Bölge Komutanı'nın izinli olması nedeniyle vekaleten bu görevi yürüten şüpheli Albay Halil Çelik'in, 'Harekat Yıldırım' nitelikli sözde sıkıyönetim direktifi ile silahlı kalkışmayı gerçekleştiren 'Yurtta Sulh Konseyi' tarafından sözde Adana Jandarma Bölge Komutanı olarak atandığı belirtildi. FETÖ üyesi Halil Çelik'in, sözde Adana Sıkıyönetim Komutanlığı'na atanan İncirlik 10'uncu Tanker Üs Komutanı Hava Tuğgeneral Bekir Ercan Van ile telefonla görüşmeler yapıp, Van'ın emriyle Osmaniye'de bulunan Jandarma Özel Harekat (JÖH) Taburu'nu Adana'ya getirmek için girişimlerde bulunduğu ve diğer şüpheliler ile odasında toplantı yaptığı bildirildi. Ayrıca tüm uyarılara rağmen darbecilerle hareket ettiği bildirilen eski Çukurova İlçe Jandarma Komutanı Kurmay Binbaşı Hüseyin Yalçınkaya ile Adana Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Atilla Demir'in kırmızı renkli 'ByLock' adlı gizli ve şifreli program kullanıcısı olduğu öne sürüldü. 5 Eski subay hakkında 3'er kez müebbet hapis cezası istemiyle Adana 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne dava açıldı.
'TUĞGENERAL VAN, JÖH TABURUNU GETİRTMEYE ÇALIŞTI'
Bugün ilk kez hakim karşısına çıkarılan 5 sanığın savunması görüntü ve ses kaydı yapılarak alındı. İlk olarak savunma yapan Halil Çelik, kendisine iftira atıldığını öne sürerek, savunmasında şunları söyledi:
"Olay gecesi, bir çok kişi odama gelip gitmiştir. Kimseyle yalnız kalmadım. İddia edildiği gibi bir toplantı da yapmadım. Sıkıyönetim mesajında sıkıyönetim komutanı olarak dönemin 10'uncu Tanker Üs Komutanı Tuğgeneral Bekir Ercan Van'ı görünce telefonunu buldurtarak aradım. Kendisine durumdan haberi olup olmadığını söyledim. Daha sonra beni tekrar arayarak İl Jandarma Komutanı Albay Fatih Yılmaz'a ulaşamadığını toplumsal olaylara karşı birlik olup olmadığını sordu. Ben de kendisine herhangi bir birliğimiz olmadığını söyledim. Tekrar aradığında ise Osmaniye'de konuşlu Jandarma Özel Harekat Taburu'nu Adana'ya getirilmesini istedi. Ben bunun mümkün olamayacağını ve suç olduğunu söyledim. Bekir Ercan Van'ın suça beni de ortak etmeye çalıştığını düşündüm. Konuştuğum kişilere kendimi devamlı kurmay başkanı olarak tanıttım. Burada yanlış anlaşılma var. İftiraya uğradım. Gelen mesaja da itibar etmedim. Darbe girişimine itibar etseydim, bölge komutanı ve vali ile görüşmezdim. Gelen darbe mesajını komutanlığa bağlı ve yaklaşık toplamda 10 bin personel olduğu diğer komutanlıklara göndermedim. Mesaja itibar etmeyerek ve kimsenin dikkate almamasını sağlayarak Adana'da hiç kimsenin burnunun kanamasını sağladım. Ayrıca o gün komutanlığa gelen tüm personeli evlerine gönderdim."
"FETÖ MAĞDURUYUM"
Sanıklardan Osman Tunahan Berk ise FETÖ mensubu olmadığı, aksine kendisinin de bu örgütün mağduru olduğunu öne sürdü. Berk, sıkı yönetim mesajının komutanlığa gelmesinin ardından durumu telefonla Halil Çelik'e ilettiğini belirterek, şunları söyledi:
"İstanbul'da görev yaptığım dönemde FETÖ'nün askeri okullara sızma girişimi nedeniyle çalışma yürüttüm. Bu nedenle görevden atılmaya çalışıldım. Sürgün yeri olarak görülen Adana'ya gönderildim. Darbeyi asıl durduranlar tankların, uçakların önünde duran polisler ve askerlerdir. Vatandaş 2'nci derecede etkili oldu. Darbeyi TSK durdurmuştur. Darbeyi Cumhurbaşkanımızın cesareti durdurmuştur. İlk andan itibaren darbeye karşı olduğumu açıkça herkese ifade ettim. Komutanım Halil Çelik'in emri üzerine İncirlik'e giderek sıkıyönetim evrakını Bekir Ercan Van'a teslim ettim. Halil Çelik şimdi verdiği emri inkar ediyor, anlamadım. Bekir Ercan Van ile özel görüşmemiz olmadı. Kendisi ile 5-10 cümle konuştum. Evrakı kendisine verdiğimde bana 'diğeri' dedi. Herhalde sıkıyönetim komutanlığı ile ilgili olanı sordu. Daha sonra İncirlik'ten ayrılmak istedik, polisler bizi bırakmadı."
"KAHRAMANDIM HAİN OLDUM"
Darbe gecesi İl Jandarma Komutanı Fatih Yılmaz'ın emirlerini yerine getirdiğini kaydeden Hüseyin Yalçınkaya ise kendini şöyle savundu:
"Darbe gecesi Fatih Yılmaz, beni arayarak Çukurova İlçe Jandarma'da bulunan tüm rütbeli personeli evlerine göndermemi söyledi. Komutanlığa giderek tüm personeli evlerine gönderdim. Ayrıca emir üzerine komando bölüğünü de silahlarından arındırdım. Albay Yılmaz beni arayarak kendisinden başka kimsenin emrini yerine getirmememi istedi. Gözaltına alınana kadar kahramandım daha sonra hain ilan edildim. Telefonumda ByLock çıkmış. Benim kullandığım telefon dışarıdan herhangi bir program kurulmasına müsade etmiyor. Böyle bir program kullanmadım. Tüm eğitimimi dereceyle bitirdim, çok sayıda ödül ve madalyam var. Geleceğin paşası olarak görülürken mesleğim elimden gitti. Suçlamaları kabul etmiyorum."
Hasan Şahna ise Whatssap grubundan kendisinin göreve çağırıldığını belirterek, "Darbe ile ilgili ne emir aldım ne de bir emir verdim. Ben zaten sivil çalışıyorum. Üzerimde 1167 dolar vardı. Ama nedense sadece çıkan 2 dolar görüldü. Bu art niyettir. İncirlik'ten çıkışımız sırasında bize engel olan polislere herhangi bir müdahalem olmadı" suçlamaları kabul etmiyorum" diye savunma yaptı.
"FETÖ İLE MÜCADELE ETTİM"
Atilla Demir de darbe girişimi öncesinde MİT TIR'larıyla ilgili görüntülerin sosyal medya hesaplarından yayınlanmaması için Başsavcılık ile çalışma yürütüp engellediğini anlatarak, şöyle konuştu:
"FETÖ'yle hep mücadele ettim. Darbe girişimi gecesi bizi İl Jandarma Komutanı Fatih Yılmaz göreve çağırdı. Fatih Yılmaz, neden Bölge Komutanı Vekilinden emir almak için aramadı da emir almak için Halil Çelik'in yanına gitti. Gerçek suçlular dışardayken biz içerdeyiz. Suçlanmamızı sağlayan tutanaklarda imza atan kişilerin benimle ilgili husumeti bulunmaktadır. İftira olduğunu düşünüyorum. Kaldı ki imzası bulunan personelin verdikleri bilgiler de birbirleriyle de çelişmektedir. Ayrıca bana çamur atan çoğu personel daha sonra FETÖ mensubu olmaktan ihraç edilmiştir. Darbe başarılı olsaydı kurşuna dizilebilirdim. Aradan 6 gün geçtikten sonra bir terörist gibi tartaklanarak gözaltına alındım. Kahraman olmayı beklerken hain ilan edildim."
Duruşma müşteki ve avukatların beyanları ile devam ediyor.