KAMURAN ZEREN'in ‘‘Klasiklerde Öztürkçe Operasyonu’’ (25 Şubat 2002, Hürriyet) haberi üzerinde çok tartışmalıyız.
Hasan Ali Yücel'in kurduğu Tercüme Bürosu ve Milli Eğitim Klasikleri, gerçekten 50 yıl öncesinin Türkiyesi'nde büyük bir eksikliği doldurmuştu. Cumhuriyet kültürünü güçlendirecek, dünya görüşünü oluşturacak temel kitapları okumamızı sağlamıştı. Bu çeviri seferberliği sayesinde Batı'nın, Doğu'nun en önemli eserlerini okuyabildik.
Lucretius'u da, Şeyh Sadi'yi de.
Çoğumuzun kitaplığında beyaz kapaklı kitaplar bugün bile en seçkin yeri alır.
Tercüme Bürosu 62 yıl sonra yeniden kurulacakmış.
Doğrusu Türk yayıncılığının bugün geldiği düzeyi, yarım yüzyıldır izleyen benim gibi biri için heyecanlandırıcı bir haber değil.
Ayrıca Öztürkçe Operasyonu adı da beni rahatsız etti.
Öztürkçe sözü, Dil Devrimi'nin ilk günlerinde kullanılan, bir aşırılığı simgeleyen deyimdi. Artık buna arı Türkçe diyoruz.
Bu durumda Tercüme Bürosu'nun adı da Çeviri Bürosu olarak değiştirilmeli.
Tercüme Bürosu'nun o zamanki üyeleri, kendi alanlarının en seçkin, en bilgisine güvenilir adlarıydı.
* * *
BUGÜN klasiklerin çoğunu özel yayınevleri bastı.
Türk yazarlarının eserleri özel yayınevleri tarafından çıkarıldı ve okur da buldu.
Ancak Tercüme Bürosu'nun dergisi bugün önemli bir işlevi üstlenebilir.
Dünya edebiyatının bugününü tanıtan, dünü yeni bir gözle yorumlayan yazıları bu dergiye koyabilir.
Özel sayılarla, gene dünya edebiyatının geldiği yer konusunda Türk okurlarını bilgilendirebilir.
Sözgelimi, Tercüme Dergisi'nin Şiir Özel Sayısı hálá başvuru kaynağı olma özelliğini korumaktadır.
Milli Eğitim Klasikleri'nin bir başka özelliği vardı. Sadece dünya edebiyatının en önemli eserlerini dilimize çevirmekle yetinmedi, o yazarlar üzerine yazılmış iyi kitapları da dilimize kazandırdı.
Böylece Goethe'yi, Çehov'u, hakkındaki eserlerle daha yakından, derinden tanıdık.
O zaman devlet yayınlarında tek kaynak Milli Eğitim Klasikleri idi, oysa şimdi bir de Kültür Bakanlığı yayınları var.
İkisinin arasındaki koordinasyon nasıl sağlanacak. Bence devletin yayınlayacağı eserler, özel yayınevlerinin basamayacağı kitaplar olmalı.
* * *
ESKİ kurumları canlandırırken, geçen zaman içindeki değişimleri, özel yayıncılığın geldiği aşamayı göz önüne almalıyız.