Yeni trendler

DOĞAN Yayın Holding’in önceki günkü "Trends Buluşması"ndan çıkarken hepimize Doğan Kitapçılık’tan bir armağan verildi.

Kitabın adı, "Doğal Tedaviler ve Yoga Terapisi/Ve Tanrı Mucizeyi Yarattı". Başta şaşırtıcı gelebilir, ama bence iyi düşünülmüş bu armağan bireysel mutlulukların öne çıktığı dünyadaki "trend"lere iyi uyuyor.

Trendler ya da eğilimler... Son zamanlarda "trend"den üretilmiş bir de "trendsetter" kelimesini kullanmaya başladık. İddialı bir sözcük, "eğilim oluşturan" anlamına geliyor. Dünyada trendsetter kişiler olabildiği gibi trendsetter ülkeler ve kentler de var. Bu sonuncular siyasal ve ekonomik eğilimlerde öncülük yapabiliyor.

* * *

Yaşamın bireysel mutlulukların etrafında örülmesi eğilimi siyaseti de etkiledi. Avrupa’da bu trendin siyasetteki izdüşümünü Almanya ve İngiltere’deki kimi siyasetçilerin yeni söyleminde gördük. İşçi Partili İngiltere Başbakanı Tony Blair’in "Yeni Sol"un öncülüğünden sonra "huzur" gibi bir kavramdan söz etmesi sol kanatta pek çok şeyin değiştiğinin habercisi oldu. Nitekim CHP de isabetli bir seçimle Sufilikte karar kılmış olmalı ki, son bayramda Mevlevi broşürü yayınladı!

Alman siyaset yelpazesinde ise hem solda, hem de sağda yeni eğilimler son seçimlerde çok belirgin biçimde ortaya çıktı. Sosyal demokratlar ilk kez "aile dostu" bir tavır sergilemeye başladılar. Almanya’da son zamanlarda evlilik bağını reddetmeyen gerçek entelektüel bulmak hayli zordu. Beraberlikler ne denli uzun süreli olursa olsun devletin ve kilisenin onayına ihtiyaç duyulmuyordu. Bundan sonrası için bir şeyler değişmeye başlıyor. En azından çocuk bakımı gibi kavramlar sosyal demokratların da sözlüğüne girdi.

* * *

Aileci trend Japonya’da baş gösterdi. Ancak "aile dostu" olmanın milleti zorla nikah masasına oturtmaktan başka anlamları var. Japon hükümeti şirketleri erkek çalışanlara "babalık izni" verilmesi konusunda uyardı. Aynı eğilim Alman Başbakanı Merkel’in programında da yer aldı.

Kuşkusuz "aile dostu" trendin geri planında demografik eğimler rol oynadı. "Avrupa yaşlanıyor, buna karşılık yeterince çocuk doğmuyor. O halde en iyisi aileyi tekrar yüceltmek" denildi.

Yine Almanya’dan bir başka eğilim, trend dilinde "multi generational" denilen, birkaç neslin bir arada yaşadığı aileler oluşmasına teşvik kararı. Çocuk ve yaşlı ebeveynlerin bakımı gibi sorunlar hem devleti hem de bireyleri o kadar yordu ki sonunda çekirdek aile mitosu yıkılmaya yüz tuttu. Bunun yerine torunların, büyükanne ve dedelerin birlikte yaşadıkları biz Türkler için çok tanıdık bir düzenin en sağlıklısı ve herkes için en mutlu çözüm olduğuna karar verildi.

Siyasetteki yeni yaklaşımlar bize "aile dostu" yaklaşımın yükseleceğini haber veriyor. Siyaset de zaten bireysel mutluluk peşindeki insanlara tedavi yöntemleri sunma sanatı değil midir?
Yazarın Tüm Yazıları