ÖNCELİKLE belirtmeliyim ki bu satırların yazarı "milli havayolu" bilincine sahip bir Türk Hava Yolları taraftarıdır. Tam da bu yüzden THY’nin hataları onu, örneğin Air France’ta karşılaştığı küstah tavırlardan çok daha fazla üzmektedir.
Uçakların tıklım tıklım dolu olduğu bu yüksek sezonda THY’yi kullanan binlerce yolcunun okuduğu THY dergisi Skylife’ın kapağıyla başlayayım. Son sayısında İzmir incelendiği için Konak Meydanı’ndan çekilmiş bir fotoğraf kapağa yerleşmişti. Bu fotoğrafta üzerine kuşların konduğu bir cami, önünde insan kalabalığı var. Tek başına düşündüğünüzde fotoğrafın kalitesi iyi olabilir, ancak amaç önemli. Skylife Dergisi, Türkiye’nin algı yönetiminde en önemli araçlardan biri. Oysa söz konusu fotoğrafa bakan, burasının Pakistan’ın ya da Ortadoğu’nun herhangi bir kenti olduğunu sanabilir. Üstelik de söz konusu olan ilimiz İzmir!
Bana öyle geliyor ki etrafımız kraldan fazla kralcılarla dolu. Deve kurban eden zihniyete hoş görünmek için şimdi de Skylife’ın kapakları feda edilecekse vay halimize.
* * *
Bir diğer konu, THY’nin CIP salonunun dekoru. Burası business class uçan yolculara ayrılmış olan bekleme salonu. Yabancı işadamları, diplomatlar, fikir önderleri buradan geçiyor. Türkiye’ye veda edilen bu son izlenim noktasının dekoru, geçen yıl bazı ünlü Türk mimarları tarafından yenilendi. Şaşaalı yeni salon tam bir "kitsch".
Turuncu plastik laleler mi istersiniz, saray mobilyalarının vahşi kopyalarından Josephine koltuklara kadar bu salonda yok yok. Kimse kusura bakmasın; ama estetik duygusu yüksek biriyseniz size öğürtü verebilecek kadar sakil bir dekor. Öyle ki insan kendini görüntü kirliliği saldırısı altında bile hissedebilir.
CIP salonunun en feci yeri ise lavabolar. Güzelim mermer kurnanın üzerine sade bir ayna çekmekle yetinilmeyip her musluğun üzerine aslen plastikten yapılma küçük boy oymalı bir ayna daha yapıştırılmış. Artık buna da kitsch denmez ise ne denir bilmiyorum.
* * *
Türkiye’nin tanıtımı bir bütün olarak ele alınmak zorunda. Turizm Bakanlığı’nın 2007 yılında harcamayı vaat ettiği 120 milyon dolarlık tanıtım bütçesi heba olsun istenmiyorsa THY’nin belirleyici bir "iletişim platformu" olduğu hesaba katılmak zorunda.
Diğer taraftan, sorun sadece THY ile de çözülecek gibi değil. İstediğimiz kadar turistik kampanya yapalım, yolsuzlukların üstesinden gelinmemişse, hálá rüşvetle iş görülüyorsa, insan hakları karnesi düzelmemişse, işkence azalsa bile sürüyorsa, ülke markasını düzeltmek mümkün değil.
Josephine koltuklara uzanıp plastik lale koklamayı reddeden milli havayolcuları birleşmeye davet ediyorum!