Tesettürlü yüzmek

ACABA onlar hayatlarından memnun mu?

Sebebi her ne olursa olsun tesettür giysisiyle denize girmek zorunda kalan genç kızlardan ve kadınlardan söz ediyorum.

Denize girmek istiyor; ama babası mayo giymesini yasaklıyor.

Denize girmek istiyor; ama erkek kardeşi mayo giymesini yasaklıyor.

Denize girmek istiyor; ama kocası mayo giymesini yasaklıyor.

Denize girmek istiyor; ama inançları yasaklıyor.

Ve sonunda astronot giysisi kumaşından yapılma o çizgi roman kıyafetini, bir su ninjasına benzemeyi dahi göze alarak giyiyor.

Denize girmek istiyor; ama alternatif çözüm olarak üretilen kıyafetini Ahmet Hakan kardeşimiz sakil buluyor. ‘Denize girmeseniz ölür müsünüz?’ demeye getiriyor.

Yok ya?

* * *

İyi de, bu kadınları bu hale sokan her kim ve her ne ise siz neden onu sorgulamıyorsunuz? Bundan álá özgürlük kısıtlaması ve yasakçılık olur mu? Ve ayrıca neden o kadınlara o kılıkta yüzmenin, güneşin altında oturmanın nasıl bir his olduğunu sormuyoruz?

Hemen hepsi, giysilerin içine yüzerken su kaçtığını, aslında hiç de rahat etmediklerini söylüyorlar. Tabii zahmet edip soruşturursanız.

İçlerinden ‘inançlarım nutku’ çekenleri de çıkacak arada elbette...

(Bu arada; yaptığı filmi beğenmeyip Hollandalı sinema yönetmeni Theo van Gogh’un sokak ortasında boğazını kesen radikal İslamcı Faslı genç, bu hafta çıkarıldığı mahkemede ‘Bunu inançlarım nedeniyle yaptım’ dediğinden beri benim ‘inançlarım’ gerekçesine olan alerjim yeniden nüksetti, bunu da belirtmekte yarar var.)

Bu zorlama özel plaj kıyafetiyle kıyıda oturan kadınlar, elbiseyle denize giren fukara takımından değil. Tam tersine üst gelir grubundan. Bir kere o özel kıyafet, Türk standartlarına göre oldukça pahalı. Bunları giyenler de tatil köylerindeler. Üstelik normal mayoyla denize girseler kimsenin ilgilenmeyeceği kadınlar, böyle dikkat çekiyorlar. Örneğin, 6.5 yaşındaki oğlum bile ‘x ışını teleskobu’ ile tesettürlü giysinin ardını görebileceğini iddia ediyor.

Geçen hafta sonu Mudanya ile Gemlik arasındaki pet şişeli, bol çöplü bakımsız halk plajlarını dolaştım, oralarda böyle giysilerle denize giren kimse görmedim; ama Antalya’da çokmuş. 20 yıl önce Balkan göçmenlerinin yaşadığı Kurşunlu Köyü’nde elbiseyle denize girerlerdi, bugün köyün tüm genç kadınları mayolu.

* * *

Kadınların tesettürlü giysiler içinde denize girmek zorunda kalmaları, sebebi her ne olursa olsun benim için adil değil.

Alay etmek de çözüm değil.

Bence bunu da Türkiye’nin marjinal renkleri diye düşünüp geçelim.

Ve geçen yüzyılın başında Fransa’nın güneyinde, ilk kez kadınlar denize girmeye başladıklarında giydikleri fırfırlı uzun şortları hatırlayalım.

Bu bir süreç...

Ve biz bu konularda rahata, huzura ne zaman ereceğiz biliyor musunuz? Erkekler, kadınların giysileri üzerinde ahkám kesmeyi bıraktıkları gün.
Yazarın Tüm Yazıları