İSKOÇYATAVUK partisine izin yoktur! Eskiden kilise iken bara çevrilmiş olan tarihi binanın kapısına asılı notta böyle yazıyordu.
Bu uyarının kümes hayvanlarıyla, siyasetle ya da etyemezlikle herhangi bir ilgisi olduğu sanılmamalıdır. Anglosakson kültüründe düğün öncesi gelinin ve arkadaşlarının kız kıza düzenlediği son gece eğlencesine "tavuk partisi" denmektedir.
Parti yapan kızların bar ve restoranlara alınmaması, kültürel hafızasında "damsız girilmez" yazan bir Türk’e garip gelecektir, ama bu kızların yaptığı şamata da pek dayanılır gibi değil.
Kuzeydeki Elgin kasabasını, Aberdeen ve Edinburgh şehirlerini gördüm. Sürekli olarak karşıma eğlence mekánına dönüşmüş tarihi kiliseler ve banka binaları çıktı. Edinburgh Festivali’nin merkez binası da tarihi bir kilise. Bu şuna benziyor: Sözgelimi bizim TEMA Vakfı’nı alıp -cemaati kalmamış olması kaydıyla- Tophane’deki Kılıç Ali Paşa Camii’ne yerleştireceksiniz! Türkiye olarak bu noktada değiliz, ama cami inşaatlarının hızı kesilmezse bizde de cemaat bulma sorunu yaşanabilir
Öte yandan dünyanın neresinde olursanız olun bankalar ve kiliseler gücün yanı sıra finans ve din gibi iki önemli kurumu temsil eder. İskoçya örneği bize şunu da gösteriyor: Bir ülkede kurumlar değişebilir, ama bu yüzden toplumun çökmesi gerekmiyor. Tersine, beynini kullanırsan değişim refah içinde de gerçekleşebiliyor.
İki yıl önce G-8 zirvesi İskoçya’da toplandığında Fransa’nın lideri Chirac, İngiltere’nin yemeklerini küçümseyen sözler sarf edip krize yol açmıştı. Edinburgh’da şaşırdığım şeylerden biri de iyi restoranlar oldu. İskoç mutfağı diye yeni bir "şey" oluşmuş. Bunun için önce Fransız şefleri çağırıp eğitim almışlar. Kaliteli restoranlar açılmaya başlanmış. Chirac bugün Edinburgh restoranlarını gezse utanırdı.
Ayrıca pazar günleri başka hiçbir Avrupa şehrinde tüm dükkánların açık olduğunu görmemiştim. İskoçya’da çocuk giysilerinde KDV olmadığını fark etmem ise oğlumun fazlasıyla işine yaradı. Özetlersem İskoçya, viski ve ekose yünlüleriyle anıldığı günleri geride bırakmış.
* * *
Dünyanın en ilginç modern mimariye sahip olan parlamentosu da İskoçlarınki. Barcelonalı mimar Enric Miralles tarafından tasarlanan İskoç parlamentosu, 2005’te dünyanın en iyi 12 binasından biri seçilmiş. Ne yazık ki mimarı genç yaşta beyin tümöründen gitmiş. Tesadüfe bakın ki oğlumun babasının arkadaşı imiş Enric. Ölmeden önce bir gün telefonda, "Beynim elime hükmedemiyor" demiş ve ne yazık ki tasarımını yaptığı binanın bittiğini görememiş.
İnsanlar gibi toplumlar da beyinleri ile yaptıkları arasında irtibat kurmak zorundalar. İskoçlar bu bağı iyi oluşturmuşlar. Değişmişler ama toplum olarak dejenere olmadan olumlu yönde ilerlemişler. Değişim onları korkutmamış, tam tersine itici güçleri olmuş.