TÜRKİYE'nin önemli bir sorunu da strateji oluşturması gereken insanların ‘‘önlem alınsın’’ demekle iş yaptıklarını sanmaları.
Özellikle Çin konusunda yazılıp çizilenler ve verilen demeçlere bakarsanız, bunun ne kadar yaygın bir tavır olduğu ortaya çıkar. Çünkü biz hálá Çin'den ‘‘sarı tehlike’’ diye söz ediyoruz!
Unutmayalım ki sözcüklerin de hafızası ve taşıdıkları anılar var.
Irkçılık kokan ve 19'uncu yüzyılın sömürgecilik kafasını yansıtan bu iki sözcüğün ötesinde modernleşen bir ülke var karşımızda.
Türkiye'de kimse Çin'le ilgili strateji geliştirmiyor. Kulaktan dolma bilgilerle ‘‘sarı tehlike’’ hamasetinde pozisyon alınıyor ve önlem isteniyor, hepsi bu.
Asıl tehlike burada. Çünkü önleme değil stratejiye ihtiyaç var.
Diğer taraftan da Çin'i sadece tekstildeki bir tehdit gibi yaşıyoruz. Oysa Dünya Ticaret Örgütü'nün kotaları kaldıracağı 2005'te dünyada sadece tekstil kotaları sıfırlanmayacak. Kotaların kalkacağı tam 762 ürün grubu var. Bunun ancak 60 kadarı tekstil kotası.
Çin sadece kılık kıyafet üretmiyor. Günümüzde Çin, küresel tabirle bir ‘‘world factory’’ yani dünya fabrikası. Çin'de makine de üretiliyor, elektronik ürün de yapılıyor. Çin'in 1.3 milyar nüfusu var. Askeri harcamaları 2002'de önceki yıla oranla yüzde 18 arttı. Çin geleceğin en büyük uydu filosuna sahip olacak.
Ve Çin'in Avrupa pazarında gözü var.
Avrupa'nın da Çin pazarında gözü var.
* * *
Avrupa Birliği uzunca bir süredir tekstil sektörünü gözden çıkardı. AB dışındaki ülkelere ticari taviz vermesi gerektiği her durumda bunu tekstil alanında yaptı. Bu bilinçli bir stratejiydi. AB tarımda vermediği tavizi tekstile kaydırdı.
AB tekstil sektörü bu duruma fazla tepki göstermedi. Çünkü aralarında üretimini Çin'e kaydıran markalar vardı. Bunlar Çin mallarının AB'ye serbest girişine destek verdiler. Ayrıca Çin'de alım gücü yükselen bir kitle var ve Avrupa markalarının tüketicisi olmaya başladı bile. 1.3 milyar nüfusun onda biri bile devasa bir yeni pazar.
Çin ile AB, uydu teknolojilerinde işbirliği yapıyor. AB ve Çin 1998 yılından bu yana her yıl ortak zirvede buluşuyor. Çin'in AB'ye ihracatı son 12 yıl içinde sekiz kat artarak 80 milyar Euro'ya yükseldi. AB ülkeleri ise Çin'e 39 milyar dolarlık mal satıyor. Bu miktar ABD'nin önünde, Japonya'nın arkasında.
* * *
Çin hükümeti, AB'ye yönelik bir ‘‘strateji belgesi’’ hazırladı. Buna göre Çin, gelecek 5 yıl içinde en büyük ticaret ve yatırım ortağı olmasını bekliyor. AB ise Çin'le ilişkilerine ağırlık verdiği son sekiz yılda beş kez Çin politikasıyla ilgili belge yayınladı.
Ben de Türkiye'nin Çin stratejisiyle ilgili bir belge arıyorum.