WOODY Allen'dan alıntı: ‘‘Ben ölümden korkmuyorum. Sadece geldiği zaman orada olmak istemiyorum.’’
Woody Allen nereden mi çıktı? Şu aralar gösterimde olan filmi falan da yok ama yine de bu cümleyi hatırladımsa sebebi var.
Bizim durumumuz da biraz bu yukarıdaki örnekte yansımasını bulan Tevrat mizahı gibi. Türkiye'yi kastediyorum:
‘‘Biz kendimizi dünyanın merkezi gibi görmüyoruz, ama ne yapalım ki biz oradayız!’’
Kötü de yönetilsek, iyi de yönetilsek fark etmiyor. Değişmeyen bir özgül ağırlığı var Türkiye'nin...
* * *
Dünyanın merkezinde olma konumundan kaynaklanan özgül ağırlığımızı ağır entelektüel toplarımız reddetme eğiliminde olsalar da herkes onlarla aynı fikirde değil. Özellikle son üç aydır, Türkiye konusunda gerçek bir metamorfoza uğrayan Avrupalı liderler var. Bunların içinde en şiddetli Türkiyeci kesilenler Almanya ve Fransa'dalar. Bir örnekle anlatayım:
Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, geçenlerde Stern dergisinin iki muhabiriyle İtalya'daki tatili sırasında göl kenarındaki çok hoş bir restoranda mum ışığında saatler süren bir yemek yedi. Her şeyin konuşulduğu bu yemekte Fischer denk getirip iki lafın başında Türkiye'den bahsetti. Örneğin muhabirler Japonya ya da Meksika'yı mı sordular, Fisher ‘‘Bu vesileyle belirtmeliyim ki, Türkiye mutlaka AB üyesi olmalıdır’’ diyerek cevabına eklemelerde bulunuyordu.
Son zamanlarda Fischer vesile üzerine vesile yaratıp bunu hep yapıyor. Almanya'yı bilenler bunu söylemenin siyaseten rizikolu olduğunu da bilirler. O halde şu soruyu sormalıyız kendimize: Bıçak sırtında yürüyen bir koalisyona rağmen Fischer bu rizikoyu neden alıyor? Amaç Türkiye'yi memnun etmek mi?
* * *
Yakın zamana kadar Alman siyasetçilerin hemen hepsi Türkiye'nin AB bağlamında uzun vadede başlarına bela açacağını düşünüyorlardı. Ta ki son Irak savaşına dek. Ancak Irak'taki gelişmeler nedeniyle Almanya ve tabii Fransa da şoke oldu. Özellikle Almanlar, Ortadoğu ve Kafkaslar'ı kapsayan stratejik planları nedeniyle Türkiye'ye ne denli ihtiyaçları olduğunu fark ettiler.
Peki ama bu resmi Amerika nasıl seyrediyor?
AB bağlamında Amerika için İngiltere ne ise Türkiye de o. Biri batı kanadında, diğeri doğu kanadında AB'nin özel ‘‘uç’’ üyeleri. Bir ucunda İngiltere, diğer ucunda Türkiye olan bir AB, ABD'yi daha az korkutacaktır.
Demek ki değişen bir şeyler var: Aynı anda hem Almanya, hem Fransa, hem de Amerika kendi stratejik çıkarları için AB'yi Türkiye'de görmek istiyor.
Aniden Türkiye, paylaşılamayan sevgili...
Kendini dünyanın merkezi olarak görmüyor, ama orada!