TATİL aylarının rehavet ortamında ortak aidiyet alanlarımı oluşturan konuların sığlığı daha net seçiliyor. Cep telefonunun modeli, arabanın markası, onun bunun özel ve cinsel yaşamı ile elbette ki ceplerdeki paranın miktarı.
Kanaat önderi konumunda olması gerekenlerin bile duygu paylaşımlarını mişli muşlu cümlelerin arkasına gizlenerek tükettiği bir toplumun geleceğinden ne hayır geleceği üzerinde durulması gereken bir konu.
Entelektüel sığlık üzerinde güçlü bir ülke inşa etmek zor. Her alandan örnek var. Dış politikaya ideoloji karıştırma hastalığımız nüksetmiş, kime ne? Bu toplumun düşünce liderleri komünistse Sovyet yanlısı, liberalse Amerikancı, dindar ise Arap yanlısı olmak zorundaydılar. Bugün de değişen bir şey yok. Bu ülkenin çıkarının neyi gerektirdiğini belirleyen, herkesin kendi dar ideolojik takıntısı.
Türkiye mişli muşlu konuşuyor ve mişli muşlu yapıyor. Bu arada galiba Avrupa Birliği’ni de kendimize benzetmeye başladık. Örneğin, Türkiye’deki AB temsilciliği, AB işinden anlayanlardan oluşan bir A Takımı oluşturdu. Geçenlerde bir dostum, elinde bu 150 kişilik A Takımı listesi hesap soruyor, o listede neden yokmuşum diye. AB doğru bir yöntem izlemiş, gidip kurumlara sorup aday göstermelerini istemişler, onların verdiği isimlerden de bu liste oluşmuş, ama sonuç tartışılır. Nedeni içinse bu yazının başlığına bakın; çünkü yine miş muş olmuştur. Ayrıca medyadan sadece CNN ve NTV’den isim alınmış.
Şimdi artık cesaretimizi toplayıp gerçekleri söyleme zamanı. Mişli muşlu Türkiye’nin AB stratejisinin iletişim bacağında söyleyecek sözü olanların bir adım ileriye çıkmaları gerekiyor. Bugün çıkmazlarsa ne zaman ihtiyacımız olacak bizim A takımlarına? Sadece iki ay sonra AB’de Kıbrıs yüzünden başımız çok ciddi olarak belaya girebilir.
A Takımı’ndan bu konuda çalışan bir hücre mi var? Benim bildiğim yok. Ama Kıbrıs Rumları, Annan Planı’nı reddeden taraf olduklarını unutturmak için Türk tarafına geçimsiz maskesini yapıştıracak ataklara başladı bile. Bu gidişle üç vakte kalmaz bir de bakacağız ki Türkler yine Kıbrıs’ta sorun yaratan taraf olmuş. Adamlar sihirbaz mı? Hayır. Ama biz uyuyoruz.
Kıbrıs konusunda en az çabayla en çok etki yaratacak olan kesim entelektüellerimiz ve akademisyenlerden oluşan bağımsız kanaat önderleridir. Her şeyi Dışişleri yapamaz. Her şey parası var diye iş dünyasından beklenemez. Ne iyi olurdu Türk sivil toplum kuruluşları kendi aralarında bağımsız bir Kıbrıs iletişim ağı oluşturabilselerdi. Bunun için gerçekten çok az vakit var; ama bu çağrıyı duyacakların çıkacağına inanıyorum. Kıbrıs için de miş muş yapmanın bedeli AB treninden düşmek olabilir.