KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, bizim artık Mars diye bildiğimiz gezegen için "Merih" diyor. Ve Türkiye’de bazı "Merihliler" olduğunu söylüyor.
Merih diye güzel bir kelime dururken neden Mars’a döndüğümüzü anlayamadığım için Sayın Talat’a dil kullanımı açısından da sempati duyduğumu söylemem lazım. Ama açıkçası Merihli benzetmesindeki mizahı da sevdim.
Talat’a göre Anadolu’ya Merih’ten inmiş gibi davranan bazıları Kıbrıs’ta izolasyonların kalkmasıyla Türkiye limanlarının açılması arasında hiçbir bağ göremediklerini söylemekteler. Oysa izolasyonların kalkması elimizdeki bir koz. Bunu neden kullanmayalım?
Geçenlerde Turkish Daily News’de İngiltere’nin Türkiye büyükelçisinin olayı çok güzel irdelediği yazısında da bu konuya atıf vardı. AB tarafı bu ilişkinin nasıl kurulduğunu anlamakta zorlanıyor.
AB tarafını anladık ama bizim tarafta bunu anlamamaya ne dersiniz? İşte Talat’ın Merihlileri bunlar.
* * *
İşin doğrusu ne? KKTC’ye karşı sürdürülen izolasyonların kalkması için AB’nin söz verdiği tarih 26 Nisan 2004. Bu tarihte toplanan AB Bakanlar Konseyi KKTC üzerindeki izolasyonların kalkacağına dair kurumsal olarak yapılmış bir taahhütte bulunuyor.
Bugünkü gelişmelerin temelini anlamak için işte bu karara geri dönüp bakmak gerekiyor.
26 Nisan 2004 taahhüdü taslak metin olarak tüzüklere geçtikten sonra ne oldu?
Türkiye AB’nin bu taahhüdüne sadık kalacağını umarak hareket etti. 17 Aralık 2004’teki ek protokolü de buna dayanarak imzaladı.
AB tarafı ise aradan geçen zamanda bu tüzüğü sulandırdıkça sulandırdı. Tüzüğün ilk halinin ırzına geçildi. Verilen söz uygulanmadı.
Buna rağmen hálá limanların açılması ile izolasyonların kalkması arasındaki bağlantıyı reddetmek mümkün mü? Biz daha kendi içimizdeki Merihliler bunu anlamadıkları için gerçeği AB tarafına anlatmakta zorlanıyoruz.
* * *
Ve biz şimdi gerçekçi olarak kendimize bakalım. Hükümet Kıbrıs’la ilgili olarak 17 Aralık 2004’te imzaladığı Ek Protokolü -içinde limanların açılmasından söz edilmese bile- Meclis’ten geçirebilir mi? Bu protokolün içinde gerçekten Türkiye’yi zora koşacak bir nokta olamayabilir. Ancak gel de bunu Meclis’e anlat.
Olay bir kere limanlar zaviyesinden görülmeye başladıktan sonra muhalefetin geri adım atması söz konusu olamaz. Üst düzey bir Türk Dışişleri yetkilisinin belirttiği gibi sorun teknik değil siyasi. Teknik olarak Meclis’ten geçebilecek bir şeyi muhalefetin yaratacağı tepki nedeniyle kabul ettirmek artık siyaseten mümkün değil.
Bir tarafta Merihliler, diğer tarafta AB karşıtları... Kıbrıs’la ilgili olarak yurtdışındaki tepkileri göğüslemek içerdekilere karşı koymaktan daha kolay.