ÜRDÜN’ün genç kraliçesi için verilen davetten döndüğümde gazetede majestelerinin fotoğrafını henüz görmemiş olan herkes aynı soruyu sordu: "Kraliçe’nin başı açık mıydı?"
Sinir bir soru; ama hayatın gerçeği de bu. Arap kraliçelerinin bizim lider eşlerimizden daha modern ve Batılı bir görüntü sunması bizi rahatsız ediyor. Müslüman áleminin Batı’ya açılan yüzü olma rolü elimizden çalınıyor.
Ve Attila İlhan artık yok; ama birisinin çıkıp "Hangi Türk kadını?" diye sorması gerekiyor.
Mehmet Yılmaz dünkü yazısında Kraliçe Rania’ya misyon yüklüyordu: "Dünya televizyonlarında boy gösteren kirli sakallı, korkunç görünüşlü Müslüman Arap imajını kırmak!.."
Ancak bu rolü olsa olsa Rania’nın kocası oynayabilir. Rania ise bizim bozulmasına katkıda bulunduğumuz Müslüman kadın imajını düzeltebilir.
* * *
Türklerin yüzyıllar boyunca "kavm-i necip-asil topluluk" olarak adlandırdıkları Araplara, 1. Dünya Savaşı’nda İngiltere ile beraber oldukları için duydukları kırgınlık bilinç altında sürüyor. Buna aynı dini paylaştığımız Arapların imajının Türklere olumsuz yansıdığına ilişkin inancımızı da ekleyin. Türkler, Araplara karşı karmaşık duygular içinde.
Bu duyguları sağlığa kavuşturmak için Arapları tanımamız lazım. Oysa biz henüz daha Mağrip (Kuzey Afrika), Maşrık (Suriye-Filistin-Lübnan-Ürdün) ve Körfez Arapları arasındaki derin farklılıkların dahi bilincinde değiliz. Bizde örtünme denince Türklere kültürel olarak en uzak ve Müslümanlığın en bağnaz uygulayıcısı olan Körfez Arapları model olarak seçiliyor. Tabii bu seçim sadece belirli bir zümreye ait. Önceki gün Ziraat Bankası şubesindeydim. Kuyruklardaki dar gelirli kadınların üçte ikisi başına eşarp bağlamıştı; ama hiçbirininki bandanalı yumurta kafa tarzı bir bağlama değildi.
İşin doğrusu, biz siyasal alanda bile Ortadoğu’yu Batılı kaynaklardan izliyoruz. Onun içindir ki Irak’taki bölünme bizi şaşırtabiliyor, HAMAS liderini Türkiye’ye getirmeyi yüzümüze gözümüze bulaştırabiliyoruz. Çünkü itiraf edelim ki Arap dünyasına sadece coğrafi olarak değil, içselleştirilmiş bir yukarıdan bakışımız var.
Evet ama Kraliçe Rania’nın başı açık işte...
* * *
On gün önce Ürdün’deydim. Ürdünlü kadınlar, Arap dünyası kadın ve gençlik hareketi içinde öncü rolde. Orada olduğum sırada Prenses Basma, Arap Gençlik Forumu’nu açtı. Ürdün Kadınlar Birliği, Arap dünyası sivil toplum kuruluşlarına öncülük eden toplantıya ev sahipliği yapıyordu. Kuzey Afrika ve Ortadoğu Ülkeleri İş Forumu’nda ise pek çok başarılı Arap işkadını dikkatimi çekti.
Kraliçe Rania’nın, Anne Çocuk Eğitim Vakfı’nın "7 Çok Geç" sloganıyla başlattığı 0-6 yaş çocuk eğitimi kampanyasına verdiği destek çok değerli. Kibar Kraliçe,her ne kadar televizyon programında "Türkiye’yi model alıyoruz" demiş ise de bizim de Arap dünyası kadınlarını izleyerek öğreneceğimiz çok şey var.