Kasımpaşalı Terminatör

TERMİNATÖR rolünden tanıdığımız aktör ve eski vücut şampiyonu Arnold Schwarzenegger'in California'da ezici bir çoğunlukla vali seçilmesi, globalleşme çağında klasik siyasetin bittiğinin önemli bir göstergesi sayılabilir.

Bizim burada da kimse kendini ‘‘sağ dağıldı’’, ‘‘sol birleşemiyor’’ diye boşuna yormasın. Globalleşme dalgası, klasik siyasi tanımlamaların tümünü yıkıyor. Bugünün dünyasında politika ve liderlik yapmak için siyasi kimlik yetmiyor.

Siyaset kişiselleşiyor; daha doğrusu, siyaset yapan kişinin imajı ve insan odaklı olarak neyi temsil ettiği öne çıkıyor. Sağcı, solcu, dinci ya da muhafazakár olmanın önemi giderek azalıyor.

Toplumsal yaşam büyük bir televoleye dönüşüyor. İnsanlara yaşamın tümünü bir oyun olarak algılama isteği egemen oluyor. Bu oyunu kazanan ise güçsüzlerin hamisi rolünde kim ise o!

* * *

Bizim de Terminatör'ümüz yok mu? Ezilmişi, itilmişi, kakılmışı ve tüm mağdurları koruyan Terminatör, Türkiye'de en çok hangi politikacıya benziyor?

‘‘Mahallenin hamisi, güçlü, otoriter ve adil Kasımpaşalı Abi’’ ile Terminatör imajı bire bir örtüşüyor. Başbakan Recep Tayip Erdoğan da tıpkı Terminatör gibi globalleşme çağının daha fazla güven ve korunma isteyen mağdur insanına hitap eden bir imaj çiziyor.

Başbakan Erdoğan'a verilen destekte onun eski bir Milli Görüşçü olmasının payını abartmamak gerek. Nitekim AKP Kongresi'nde Milli Görüşçülerin geri plana itileceklerinin işaretleri geliyor. Başbakan kendi deyişiyle ‘‘Milli Görüş gömleğini çıkarıyor’’. AKP, merkezdeki siyasetçilerle vitrin yapıyor.

California'da da Arnold Schwarzenegger, Cumhuriyetçi Parti'nin alışılagelmiş klasik söylemine uymuyor. Mesela, kürtajı destekliyor. Mesela, karısı Demokrat Partili.

AKP'nin sol söylemlerin pek çoğunu sırtlaması gibi, Amerika'da da cumhuriyetçilerle demokratlar arasındaki çizgi giderek kayboluyor.

* * *

Temsil ettiği Cumhuriyetçi Parti'nin muhafazakár değerlerini hiçe sayan Terminatör'le, AKP Kongresi'nde Milli Görüş gömleğini çıkarmaya hazırlanan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bir benzeri de Brezilya'da var. Brezilya'nın eski sendikacı ‘‘solcu’’ lideri Lula, bu özellikleri yüzünden değil, ezilmişin hamisi rolündeki başarısı ile ülkesinin başına geçti. Ülkesine yabancı sermayeyi davet eden, özelleştirmeleri destekleyen Lula da başarısını eski solcu kimliğine değil, güçlü, otoriter, adil lider imajına borçlu.

Siyaseti tartışırken kardan yolu kapalı köylerdeki kahvehane muhabbeti düzeyinden kendimizi kurtarmalıyız. Ülkemizdeki siyasi gelişmeleri irdelerken, dünyadan ve Arnold'dan alacağımız pek çok ders var.
Yazarın Tüm Yazıları