Kadınların seçimi

HABERİ duymayanlar çok, ama dikkatimi çekti. Dokuz yaşında tecavüze uğrayan ve evlendiği kocası tarafından geneleve satılan vesikalı eski hayat kadını Ayşe Tükrükçü, genelev kadınlarının sesini duyurmak için İstanbul 2. bölgeden bağımsız milletvekili aday adayı.

Ayşe Hanım adaylığını hoşgörünün merkezi sayılan Konya Mevlana Müzesi önünde Şefkat-Der Genel Başkanı Hayrettin Bulan ile birlikte açıkladı. Hayrettin Bulan, yıllarca zorla genelevlerde çalıştırılmış, köleleştirilmiş ve adına hayat kadını dediğimiz Ayşe Tükrükçü’nün İstanbul 2. bölgeden bağımsız milletvekilliği adaylığının Mevlana’nın manevi şahsiyeti yanında açıklanmasının da altını çizdi.

Türk toplumunun bu noktaya gelmesi sevindirici bir gelişme.

Olayın bir de "kadın boyutu" var. Bu seçimlerde kadın adaylar erkek adayların yıllardır geçit vermediği listelerin seçilme şansı olan sıralarını bağımsız aday olarak delmek için kolları sıvadılar. Bu yeni durumun siyasi partiler üzerinde baskı oluşturması beklenmeli. Kadınları liste sonlarına yerleştirme alışkanlığı olan erkek partilerimiz bu sefer de akıllanmazlarsa cezasını çekmeye hazırlansınlar.

Kentlerde internet ve SMS gibi yeni iletişim olanakları kadın dayanışmasını geniş kitlelere yaydı. Aile İçi Şiddete Son, Haydi Kızlar Okula gibi medya destekli kampanyalar kadın olma bilincini artırdı. Medya ve iş dünyası, Türkiye’de siyasetin dönüşmesi için bugüne kadar karar alma mekanizmasında yer bulamayan kadınlara patronlar seviyesinden geçit verdi. Böyle olması alt kademeleri de etkiledi.

Son dönem kadın hareketinin yaratıcı projelerinde imzası olan Uçan Süpürge’nin başkanı Halime Güner’in de içinde olduğu bir grup, kadın kuruluşlarının üç bağımsız kadın aday ismi üzerinde mutabakat sağlamasına çalışıyor. Bütün bunlar toplum olarak ulaşılan ileri düzeyin klasik dönem erkek siyasetçiler tarafından algılanmasına yarar diye umuyoruz.

72 yılda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne toplam 8 bin 294 erkek girerken kadın vekil sayısı sadece 186 olmuş.

Türkiye’de siyasi partilerde lider sultası var. Aslında bizim rejimin adı demokrasi değil, partiler oligarşisi. Bu resme bakan Halime Güner bakın ne kadar gerçekçi laflar etmiş: "Parti başkanları genellikle partinin kurallarına uyabilecek kadınları seçiyor. Böyle olduğu sürece bağımsız, güçlü kadın hareketini temsil edenlerin sayısının Meclis’e yansımayacağından eminiz. Kadınların kadından yana daha eşitlikçi, daha paylaşımcı bir duruş sergilemesi için herhangi bir parti başkanının tahakkümü altına girmeyecek bağımsız aday olmalarını konuşuyoruz."

Bu girişimi yürekten destekliyorum.
Yazarın Tüm Yazıları