AVRUPA Komisyonu üyesi Verheugen, ofisine astığı Türk ressamlarının eserlerine bakarak karar verdi: Türkiye ile Avrupa arasında ciddi bir kültür farkı yoktur!
Geçen eylül ayında Brüksel'de çağdaş Türk resmi sergisi açmayı akıl edenleri bir kez daha kutlamak gerek. Zira önyargıları rakamlarla, göstergelerle kıramazsınız. Türkiye'nin Avrupa'ya dönük yüzünü yaşama aktaracak olan şey sanattır.
Türkiye 90'larda her iki yılda bir Brüksel'de düzenlenen ünlü Europalia festivallerinden birinde tanıtılan ülke olma konumunu devletimizin ve özel sektörümüzün cimriliği yüzünden kaçırmıştı. Umarım bir daha böyle fırsatlar ayağımıza geldiğinde geri tepmeyiz. İnanıyorum ki o gün Türkiye Europalia'da sanatıyla ve sanatçısıyla Avrupa çıkarmasını yapmış olsaydı, bugün AB kapısı çok daha kolay açılırdı ve dünyadaki itibar sıralaması da farklı olurdu.
Kaldı ki sanatın iki yönlü etkisi var. Bir yandan dışarıya doğru tanıtım yaparken, diğer taraftan da Türkiye içinde özgüvenin artmasına, bu ülkeye olan aidiyet duygusunun güçlenmesine yol açıyorsunuz.
Bugünün dünyasında ulusların askeri kahramanlara değil sanat kahramanlarına ihtiyaçları var.
* * *
Mevlana'nın ünlü dizeleridir: ‘‘Sen düşünceden ibaretsin/Geriye et ve kemiksin/Gül düşünür gülistan olursun/Diken düşünür dikenlik olursun.’’
Yeni yıla pozitif düşünerek girmekte zarar yok. Ancak gazeteciler, gazeteleri yapanlar, manşetleri atanlar için gülistanla dikenlik arasındaki yolda yürümek o kadar kolay iş değildir.
Bir yandan var olan riskleri ve tehditleri göstereceksin, ama bunu yaparken de insanları karamsarlığa sevk etmeyeceksin...
Diğer yandan da her şeyi güllük gülistanlık gibi sunup insanlara sahte bir dünya yaratmayacaksın.
Burada tayin edici olan, kullandığımız üslup olmalı. Doğru gitmeyen şeyleri söylerken bile pozitif bir üslup içinde olmak, işte en zoru da bu.
Başarmak için hepimizin iyi şeyler duymaya ihtiyacımız var. Medya bunu güler yüzlü yayınlarla, sayfalarla, görüntü seçimiyle başarabilir.
* * *
2004 yılında hepimizin ortak kaderi açısından tayin edici özelliği baskın çıkan konu, Avrupa Birliği ile ilişkimizdir. Bu ilişkinin yıl sonunda üyelik müzakerelerinin açılması sonucu vermesi gerekiyor. Bu açıdan Verheugen'in Brüksel'deki ofisine astığı Türk ressamlarının tablolarına bakarak söyledikleri harika bir başlangıç oldu.
Ya kendi yağında kavrulma sıradanlığı için devam edeceğiz, ya da AB projesini başarıp özenilen bir ülke konumuna zıplayacağız.
Tüm okurlarımıza sanatın hayata olan katkısını önemsediğimiz, gül düşünüp gülistan olduğumuz bir yeni yıl diliyorum.